Bizim yüzde 4.5 HDP'ye gitti
- Sanıyorum HDP yanında hizalanan Kürtlerin tek meselesi o konuşma değildi. O dönemin psikolojisi iktidarın genel olarak Kobani direnişine karşı bir tavır aldığı görüntüsü vardı. Seçimde bir etkisi olduysa...
AK Parti’nin yüzde 4.5 oy oranı HDP’ye gitti. Bu, yüzde 9 demek.
- Bu kadar büyük bir kayma sadece bir cümlenin manipülasyonu yüzünden olabilir mi? Yoksa Türk milliyetçisi kesimleri mutlu kılacak tonda bir seçim kampanyası yürütmenizden mi?
Ben bir örnek olsun diye bunu söyledim. Netice itibariyle sizin ne dediğinizden ziyade, karşı tarafın sizi nasıl anladığı daha önemli.
Çözüm süreci AK Parti’nin iradesiyle başlamış bir süreçtir. Biz 2005’te Sayın Erdoğan’la birlikte Diyarbakır’a gittik, orada ‘Kürt meselesi benim meselemdir’ dedi. Biz Kürt meselesiyle ilgili hangi adımı attıysak PKK ve onun uzantısı olan partiler ve STK’lar ‘Bakın biz vuruyoruz, can alıyoruz, kan döküyoruz, bunun karşılığında da kıymık kıymık taviz koparıyoruz, biz olmazsak bu haklar verilmez’ gibi bir propaganda yaptılar. 90’lı yıllarda bölgede devlet yargısız infaz yapıyordu, köy boşaltıyordu, gözaltında insanlar kayboluyordu, işkence hayatın normali haline gelmişti. JİTEM korkusu vardı. Şimdi JİTEM’in yerini PKK aldı. PKK vatandaşı tehdit ediyor, haraç alıyor. Mesela bu seçimde Van’da AK Parti’nin 600 müşahidi PKK tarafından tehdit edildi. İnsanlar can korkusuyla geldiler ‘Biz müşahitlik yapamayacağız’ dediler. Bir, kendi iradesiyle oyunu gidip HDP’ye veren vatandaş var. Apo’yu lider olarak gören, gönüllü olarak gidip oy veren insanlar var. Ama bir de ciddi tehdit ve şantajla insanlar sindirildi. Ha bizim bazı arkadaşlarımızın yanlış söylemleri olabilir mi? Olabilir. Biz hatadan beri falan da değiliz. Ama algı operasyonları yapıldı. Bazı aday tercihlerimizde yanlışlar olmuş olabilir. Neden HDP İstanbul 3. bölgede 5 milletvekili çıkarsın?
Cumhurbaşkanı’nın Ak Parti-CHP’ye karşı bir telkini yok
- Sanki şöyle bir görüntü var; Sayın Cumhurbaşkanı AK Parti-CHP koalisyonunun çok yaşayabilir olduğuna inanmıyor. En son HDP milletvekili Celal Doğan yaptıkları görüşmedeki hissiyatı böyle nakletti. Bu tür değerlendirmeler Erdoğan’ın Türkiye’yi yeni bir seçime götürecek bir azınlık hükümetinden taraf olduğu yönünde yorumlara neden oluyor. Sizin böyle bir hissiyatınız var mı? AK Parti içinde koalisyon ve erken seçim ayrışması var mı?
Bizim partinin bir ortak söylem grubu var. Geçen hafta da toplandık biz. Benim de içinde bulunduğum bu grupta Sayın Beşir Atalay, Sayın Bülent Arınç, Sayın Yalçın Akdoğan, Sayın Nabi Avcı, Sayın Ömer Çelik, Sayın Mahir Ünal var. Orada da bu konuşuldu hiçbiri Sayın Cumhurbaşkanı’ndan böyle bir telkin almamış. Ben gidip birebir Sayın Cumhurbaşkanı ile bu konuları konuşmuş değilim ama arkadaşlarımın hiçbirisi ‘Cumhurbaşkanı CHP-AK Parti koalisyonunu uygun görmüyor’ şeklinde bir telkin yapıldığını ifade etmedi. O zaman bu nedir? İnsanlar tahmin yürütüyorlar. Tabii Sayın Cumhurbaşkanı’nın ya da başka bir yetkilinin farklı görüşleri de olabilir. Görüşü öyleyse ona da saygı duymamız gerekiyor. Neticede iki siyasi partinin protokol metninde anlaşması halinde ve sürdürülebilirliği olan bir hükümet kurması halinde ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuda farklı bir tutum içinde olacağı kanaatinde değilim. Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanımız biz eski milletvekillerine verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada bir azınlık hükümetini tasvip etmediğini açıkça söyledi.
Bu anayasa kaldıkça cumhurbaşkanı Kenan Evren’in yetkilerini kullanır
- CHP’nin seçim kampanyasından bugüne ‘Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlar içine çekilmesi’ gibi bir meselesi var. İlk turda bunun konuşulmadığını anlıyoruz. AK Parti CHP koalisyonuna doğru daha da derinleşse bile bu mesele kırmızı çizgi olarak mı kalacak? Yoksa bunun bir marjı var mı?
Cumhurbaşkanı hükümet kurma görevlendirmesini yapan makam. Başbakan kendisini görevlendiren bir makamla ilgili olarak oturup bu manada bir müzakere süreci içinde olamaz, bu doğru da değil. Sayın Cumhurbaşkanı halkın yüzde 52 oyuyla seçilmiştir. Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini zaten kimse tartışmıyor. Ben bugüne kadar Sayın Erdoğan’ın ağzından ‘Ben anayasal sınırları aşarım taşarım’ gibi bir şey duymadım. Neticede yorum farkıdır. Hiç kimse, Cumhurbaşkanı da dahil, anayasa ve kanunların vermediği bir yetkiyi kullanamaz. Anayasa’nın 104. maddesinde cumhurbaşkanına verilen yetkiler bellidir. Bana sorarsanız Sayın Erdoğan’ın şahsından soyutlayarak söylüyorum. Parlamenter demokratik sistemde bu yetkiler çok fazladır. Sayın Gül cumhurbaşkanı olduğu dönemde de ben bunu söylemiştim. Bugünkü yetkiler Kenan Evren’e göre hazırlanan yetkilerdir, parlamenter demokratik sisteme uygun yetkiler değil. Düşünebiliyor musunuz, bir bakan kendi danışmanını cumhurbaşkanının onayı olmadan seçemez. Kenan Evren’in darbeden sonra kendisi için hazırlattığı yetkiler duruyor. Bunları Tayyip Bey kendisi için icat etmiş değil. Ama bu Anayasa yürürlükte olduğu sürece Sayın Cumhurbaşkanı bu yetkileri kullanır.