Hüsamettin Oğuz Yazio: Viranșehir'de Kızlar Sarayı: Kafro Labirent'in hikâyesi

Viranşehir, tarih öncesi döneminden günümüze kadar birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde keşfedilen yerler olmakla beraber bilime, kültüre, turizme kazandırılacak potansiyele sahip bir köprü şehir. Günümüzden örnek verecek olursak Sefertepe en önemli keşiflerden biridir. Dünya arkeolojisi için önemli bir yere sahip olan Sefertepe: Göbeklitepe, Karahantepe ören yerleri gibi Şanlıurfa çevresindeki diğer Çanak Çömleksiz Dönem’e tarihlenen yerleşim yerleri ile benzerlik taşımaktadır. Bu anlamda Viranşehir, Neolitik dönemin ilk evresinden bugüne kadar farklı isimlerle yönetilmiş ve viran olmuş bir şehirdir. Ama her defasında ayakta kalabilen yeniden kendini inşa etmeyi başarabilen bir şehirdir. Viranşehir ve çevresi aynı zamanda bir Süryani yerleşkesidir. Çok önemli bir keşif yapan ekipten Antropolog Ahmet Yavuklu ile Kafro Labirent'ini konuştuk. Ahmet lisansını Antropolojide ve yüksek lisansını İletişim ve Toplumsal Dönüşüm ‘de tamamladı. Yıllarca Mardin’de Mardin Müzesinde müze eğitimcisi olarak görev yaptı. Şu anda Viranşehir kaymakamlığında antropolog olarak çalışmaktadır.

-Ahmet, Kızlar Sarayı, Kefer (Kafro) Khulda köyün tarihinden biraz bahseder misin?

Bu keşif yine Viranşehir’e bağlı bir köyde. Köy; Süryanice Kefer (Kafro) Khulda, Arapça Kasr’-ul Benat, Türkçe Kızlar Sarayı Köyü olarak bilinmektedir.

Viranşehir’e bağlı merkeze 40 km uzaklıktadır. Kızlar Sarayı, her ne kadar yapım tarihi tam olarak bilinmese de Roma dönemini işaret ediyor. Kızlar Sarayı, tepelik bir yerde olup kalkerli kayadan oluşur ve geniş bir alanı kaplamaktadır. Kayalıkların güney kısmında kalkerli kalsit taşlardan sarayın kalıntıları bulunmaktadır. Sarayın altında yer altı çarşısı bulunmakta olup kapısı ve havalandırmaları da mevcuttur. Arapça Kasr-ul Benat olarak adlandırılan Kızlar Sarayı'na ilk inceleme 1905 yılında İngiliz asıllı Arkeolog Gertrude Bell tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir Süryani yerleşimi olan yapılar arasında doğal ve insan yapımı birçok mağara, çeşitli büyüklüklerde manastırlar, hamamlar, gizli dehlizler, yazıtlar, su sarnıçları ve sonraları Bizans döneminde inşa edilen, günümüze kadar ayakta kalan sütunlar mevcuttur.

-Daha önce bir İngiliz tarafından inceleniyor burası.

Evet burası bir Süryani yerleşkesidir ve buradaki Süryaniler Adıyaman Metropolitine bağlıdır. Rahibelerin yetiştirildiği ve yaşadıkları bir yer olduğunu biliyoruz. Burada farklı kaya zeminleri üzerinde Süryanice yazıtlar da yer almaktadır. Kuzeyinde yer alan kayalık tepede birçok Süryanice yazıtlar vardır. Yazıtlardan birinde geçen “Kefer (Kafro) Khulda” ifadesi Süryanilerin yaşadığı dönemde kullanılan köyün isminin olduğunu göstermektedir.

- Ahmet başka isimler var mı peki? Anladığım kadarıyla çok eski bir Süryani yerleşkesidir.

Evet tabi ki. Günümüzde Viranşehir olarak bilinen Roma İmparatoru II. Konstantius (MS 337-361) döneminde korunaklı bir mevkii olarak belirlenen şehrin adı ‘’Constantina’’ olarak değiştirilmiştir. Roma döneminde bir lejyon birliğinin olduğu da kayıtlarda geçmektedir. Yazıtlı kaya zeminde büyük harflerle yazılmış Bizans imparatorluğun ismi (Constantina) yazılmıştır. Hristiyanlık inancı yayılmaya ve kabul edilmeye başladığı zaman burada, ibadetlerini gizlice yapanlar sevinçlerini duyurmak için kaya zemini üzerine bu yazıtları yazmışlardır. Dolayısıyla Kızlar Sarayında yaşayan Hristiyanlar da bu sevinci minnettar oldukları imparatorun ismini yazarak paylaşmışlar. Bu yazı yaklaşık 4 metre uzunluğundadır.

Süryânice yazıtlarda; “Ben Sargis”, “Ben Gebar'u”, “Amaryu Yuhanun”, “Ben rahip Şim'un”, “Ben Demet(ri)ono” gibi Rahip isimleri tespit edilmiş olması, Kızlar Sarayı Köyünün bir rahip ve rahibelerin merkezi olduğu göstermektedir. Arapça Kasr-ül Benat’ın Türkçe ‘Kızlar Sarayı’ anlamına gelen isminden yola çıkılarak dönemin Rahibe yetiştiren ve ayrıca Hristiyanlar için önemli Süryani dini merkezlerinden biri olduğu da bir gerçekliktir. İlk evrensel metropolit de Viranşehirli Mor Yakup’tur.

-Viranşehir geçmişten günümüze Süryanilerin yaşadığını ve dini bir merkezin olduğu da biliniyor. İlk metropolitin Viranşehirli olması, bu da çok önemli bir bilgi Ahmet. Oradaki labirent neyi ifade ediyor, labirenti anlatabilir misin?

Tarih öncesi dönemine dayanan labirent, yaşam yolunu temsil etmektedir. Birliği ve beraberliği sembolize eden evrensel bir simgedir. Yaşam karmaşasını düzenleyen, insanlığa doğru yolu gösteren ve kendi yolumuzu bulabilmek için tasarlanmıştır. Daire şeklinde çizilen labirentin içinden geçildiğinde önümüze engeller çıksa bile yolumuz merkeze çıkacaktır. Çünkü labirentin giriş ve çıkış merkezi aynı kapıya çıkmaktadır.  Labirent her iki tarafın da dengesini sağlamaktadır. Beynin her iki alanını ve bedenin merkezindeki dengeyi sağlayan bir mekanizma gibidir.

Labirent sembolü Mısır gibi çoğu antik uygarlıkların yaşandığı dönemlerde görülmektedir.

Özellikle Girit’teki saray duvarlarında, Roma konutlarının döşemelerinde, yerleşim alanlarında ve çanak çömleklerde kullanılmıştır. Yani sembolik olarak benzerlik taşıyarak ortak bir değer söz konusudur. Bu ortak değerlerden bir tanesi de Viranşehir’de görülmektedir.

Dünyanın birçok yerinde ve tarihin birçok döneminde bu labirent sembolü araştırmalarımıza göre şu anda Türkiye’de sadece Viranşehir’de bulunmaktadır.

Dolayısıyla arkeoloji ve kültür bilimi için önemli bir keşif olduğuna inanıyorum. Dünya genelinde güney Hindistan, İspanya, İtalya, Suriye, Roma ve Yunanistan gibi ülkelerde benzer labirentler bulunmuştur.

İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi İskandinav ülkelerinde, kutup dairesinin ötesinde labirentin duvarlarını işaretlemek için taşlar ve kayalar kullanılmış. Taş labirentlerin İzlanda, Rusya ve Estonya'dan da var olduğu bilinmektedir.

Labirentin içinden geçmek, derin bir rahatlamaya, iyileşmeye, kötü hissiyattan arınma ve iyileşmeyi teşvik etmektedir.

Bedensel olarak ağrıların geçmesine enerji veren, bir şeylerin yola gitmediğinde onun dengelerini sağlamak amacıyla bedeni ruhu korumak için labirent yolculuğun içinde olunur. Her adımda var olmayı ve yola güvenmeyi teşvik eder.

Bosna-Hersek’te ise ‘’Altın Labirent’’ olarak geçer. Buraya gelen ziyaretçiler labirentin içinden bir yolculuğa çıkmaktadır.

-Ahmet araştırma ekibinden bahseder misin?

Araştırmalarımız halen devam etmektedir. Bu labirentin önemli bir keşif olduğuna inancım tamdır. Dünya genelinde örneğinin Türkiye’de de olması ve ayrıca Türkiye’de sadece Viranşehir’de birkaç yerde bulunması bize iyi bir motivasyon kazandırdı. Viranşehir tarih, kültür, inanç turizmi açısından önemli ve yüksek bir potansiyele sahip bir şehir. Bu süreçte desteklerini sağlayan İlçe Kaymakamımız sayın Önder Çengel’e İlçe Belediye Bşk. Yard. Süleyman Çelik, Viranşehir’i keşfet ekibi kurucusu Sinan Kaplan’a, araştırmalarımıza yeni bakış açıları kazandıran, antropolojik bakış açısı anlayışıma yeni yönler kazandıran Uzman Sanat Tarihçi Dilara Takı arkadaşıma ve kısa film çekimlerine, görsel kayıtlarına destek çıkacak Sinan Ateş arkadaşıma teşekkürlerimi sunarım.

Ahmet, bizim coğrafyamıza, kültür ve turizme yeni bir değer kazandırıyor ekibiniz. Kafro Labirent'ini daha çok konuşacağız. Teşekkür ederim.

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

Boks Tarihinin En Pahalı Maçı Öncesi Mike Tyson, Jake Paul'a Tokat Attı!
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi