Söz konusu dünyayı kontrol eden karanlık oluşumlara gelince, İlluminati, komplo teorisyenlerinin listesinin başında yer almasına şaşırmamak gerekir. Sembolleri günlük yaşamda her yerde... Televizyonda dizilerde, kliplerde, takılarda, paralarda, binalarda ve dekor amaçlı kullanılan pek çok tekstil üründe, tişörtlerin üzerinde İlluminati’den izlere tesadüf etmek mümkün. O zaman korkmadan hazırladığım 8 soruyla İlluminati’yi sorgulayalım:
Tarihsel anlamda, 'İlluminati' terimi, 1776'dan 1785'e kadar yalnızca on yıl boyunca faaliyet gösteren gizli bir topluluk olan Bavyera İlluminati'sini ifade eder. Bu örgüt, Aydınlanma ideallerine şiddetle inanan bir Alman hukuk profesörü olan Adam Weishaupt tarafından kurulmuştur. Onun lluminatenorden'i bu idealleri seçkinler arasında yaymaya çalıştı. Weishaupt, iktidara geldiklerinde siyasi kararları etkileyebilmeleri için İlluminati üyelerini akıl, hayırseverlik ve diğer seküler değerler konusunda eğitmek istedi. İlluminati hakkında pek çok kitaptaki ortak kanı 'Altı veya dokuz kişi için oldukça hırslıydı ama gerçekten dünyayı ele geçirmek istiyorlardı'.
Grup ilk günlerinde sadece bir avuç insandı. Ve büyüğünde bile, sadece 650 ila 2.500 üyeden oluşuyordu. Grup, diğer gruplar içinde bir tür uyuyan hücre haline gelerek bu boyuta ulaştı. Illuminati üyeleri, kendi rakip gizli toplulukları için üyeler toplamak amacıyla Mason localarına katıldı.
Tarihi İlluminati’nin iki yüzü vardı: garip ritüelleri ve idealleri. İlluminati pek çok olağandışı şey yaptı. Semboller (baykuş gibi) kullandılar, kimlikten kaçınmak için takma isimler kullandılar ve safları bölen Acemi, Küçük Hizmet ve Aydınlatılmış Minerval gibi karmaşık hiyerarşilere sahiptiler. Ancak üyelerin çok paranoyak olduğunu ve birbirlerinin kimliklerini gizli tutmak için casus benzeri protokoller kullandıklarını biliyoruz. Bu tuhaf ritüelleri takip ederken, akılcı düşünce ve özyönetim gibi Aydınlanma ideallerini yansıtan bir dünya görüşünü de teşvik ettiler. Rahip ve kraliyet karşıtı İlluminati, monarşi gibi güçlü kurumlara sızmaya çalıştıkları için devrimcilere dünya yöneticilerinden daha yakındı.
Tarihçiler, Illuminati'nin, en iyi ihtimalle etkili olma konusunda sadece biraz başarılı olduğunu düşünme eğilimindeler. (Elbette, İlluminati’nin dünyayı başarılı bir şekilde ele geçirdiğine ve bugün hala kontrol ettiğine inananlar da var.) İlluminati'nin başarısını, sızdıkları ve karıştıkları Masonların başarısından ayırmak da zor. İnsanların sahip olduklarını düşündükleri etkinin aksine, İlluminati’nin gerçekte ne gibi bir etkiye sahip olduğunu söylemek de bir o kadar zor. İlluminati'nin bazı nüfuzlu üyeleri olduğunu biliyoruz, birçok dük ve bugün unutulmuş güçlü liderlerle birlikte, bazı kaynaklar yazar Johann Goethe'nin grubun bir üyesi olduğunu düşünüyor. Bir bakıma, İlluminati etkisi onlar hakkında neye inandığınıza bağlıdır.
İlluminati’yi tek başına deviren Bavyera dükü idi. Çoğu kaynaklar 'Onlar yok edildi' diyor. 'İnsanlar yıllar içinde onları yeniden canlandırmaya çalıştı ama bu bir para kazanma planı.' 1785'te Bavyera Dükü Karl Theodor, Illuminati de dahil olmak üzere gizli dernekleri yasakladı ve onlara katılan herkes için ciddi cezalar verdi. Grubun sırlarının çoğu ifşa edildi veya yayınlandı ve İlluminati ortadan kayboldu. Ancak dağılma anından itibaren efsane genişledi. Komplo Teorileri: Bir ansiklopedide açıklandığı gibi, Xavier von Zwack gibi yüksek rütbeli İlluminati üyelerinin evlerinde bulunan belgeler, dünya hakimiyeti ve kült davranışları gibi en ürkütücü İlluminati teorilerinin bazılarını doğruladı.
İlluminati dağıldıktan hemen sonra grupla ilgili komplo teorileri ortaya çıktı. En ünlü komplo teorileri, İlluminati’nin Masonlara sızmakla suçlayan 1797'de fizikçi John Robison ve 1797 Jakobenler tarihinin İlluminati dahil gizli toplumların Fransız Devrimi'nin arkasında olduğu teorisini destekleyen Abbe Augustin Barruel tarafından yazılmıştır. Tarihçiler, bunları uzun bir komplo teorileri serisinin ilki olarak görme eğilimindedir (yine de bugün dünyayı Illuminati'nin yönettiğine inananlar için, bu tartışmalı bir şekilde grubun gücünün kanıtıdır). Daha sonra, bazı Kurucu Babalar Amerika Birleşik Devletleri'nde İlluminati‘ye ilgi gösterdiler. 1798'de George Washington, İlluminati tehdidini ele alan bir mektup yazdı (bundan kaçınıldığına inanıyordu, ancak bundan bahsetmesi efsaneyi desteklemeye yardımcı oldu). İlluminati karşıtı kitapların ve vaazların neden olduğu panikte Thomas Jefferson, grubun bir üyesi olmakla suçlandı. Bu erken İlluminati panikleri sona ermiş olsa da gruba daha sonra yüzyıllar süren bir komplonun daha makul görünmesine yardımcı olacak bir meşruiyet patinası verdiler.
Komplo teorileri Amerika Birleşik Devletleri'nde her zaman popüler olmuştur, ancak yüzyıllardır İlluminati Masonlardan daha az korkuluyordu. 1828 Anti-Masonik Parti, Masonlara karşı bir muhalefete dayanıyordu ve parti ölse de Masonlar Amerika'daki paranoyanın odak noktası olarak kaldı. İlluminati, Avrupa'da birçok üyeyi Farmason locaları aracılığıyla topladığı için, iki grup genellikle birbirleriyle karıştırılıyordu. Bir dereceye kadar, Mason paranoyası, Masonların Amerika Birleşik Devletleri'ndeki etkisinden kaynaklanmıştı. Ne de olsa birçok Kurucu Baba üyeydi. Ve bazı önemli Amerikan sembolleri Masonlardan türetilmiş olabilir: Doların üzerinde kayan gözün, bir piramidin üzerindeki Providence Gözünün Masonluktan geldiğine dair güçlü bir argüman var. (Bunun bir Hristiyan sembolü olarak kastedildiğine dair bir argüman da var; kesin olarak bildiğimiz tek şey, Bavyera İlluminati ile hiçbir ilgisi olmadığıdır.) Bu erken dönem Mason paranoyası, bugün İlluminati hakkındaki komplo teorilerini anlamamıza yardımcı olabilir. Birçok teorisyene göre 'İnsanlar, sevmedikleri ve değerlerine meydan okuyabilecek herhangi bir şeyi tanımlamak için 'İlluminati' gibi bir terim kullanacaklar.”
İlluminati hiçbir zaman popüler kültürden tamamen kaybolmadı her zaman arka planda olduğuna inanılıyordu. Ancak 1970'lerin ortalarında, İlluminati, gruba aynı anda sahip olduğu ürkütücü ve gülünç imajı veren edebi üçleme sayesinde belirgin bir geri dönüş yaptı. Robert Shea ve Robert Anton Wilson tarafından yazılan İlluminati Üçlemesi, İlluminati'yi ironik bir kopuşla tasvir etti. Bu üçleme, karşı kültürel bir mihenk taşı haline geldi ve gerçek araştırmanın iç içe geçmesi, fantezi İlluminati algısını geri döndürmeye yardımcı oldu. İlluminati, popüler kültürün periyodik bir parçası oldu: Dan Brown'ın popüler romanı Melekler ve Şeytanlar’da olduğu gibi.
Hâlâ varlarsa, zaten çok şey biliyorsunuzdur :)
Abi ne takmıştım bir ara buna ya? Ortaokul ve lisenin ilk senesini heba etmiştim.
Bu ne boş bir içerik
Bermuda şeytan üçgeninin acaba illiminatiyle mi alakası var