Son yıllarda hem geçmişten gelen korkuların hem de gerekçesi ne olursa olsun yaşanan terör olaylarının demokrasi ve insan haklarının beşiği olarak kabul edilen Batı dünyasında Müslümanlara karşı var olan ön yargıları iyice pekiştirdiğini ve gün yüzüne çıkardığına tanık olmaktayız.
İslamofobi, bir kısım entelektüel ve siyasi elitin tıpkı antisemitizmde olduğu gibi ısrarla kullanmak isteyip büyük bir kısmının da ideolojik kaygılarla ısrarla kullanmaktan kaçındığı kavramlardan biridir. İslamofobinin tanımı hakkında sosyal bilimlerde de ırkçılık ve ırksal ayrımcılık gibi tüm devletler ve organizasyonlarca kabul edilmiş bir kavramsallaştırmaya gidilememiştir.
Bununla beraber, bu kavramın özellikle 11 Eylül olaylarından sonra Müslümanlara yapılan fiili ve entelektüel saldırıları ifade etmek amacıyla yaygın bir kullanıma kavuştuğu söylenebilir. Yaklaşık 150 yıldan beri hem İslam düşüncesini hem de Batı’yı çok iyi bilen Müslüman âlimler yetişmiştir. Tarihte özellikle İmam-ı Azam Ebu Hanife, Ebu Hasan el-Maverdî, Ebu Hamid Gazali, Bedreddin İbn Cemâ’a, Namık Kemal, Cemaleddin Afgani, Ahmed Cevdet Paşa vb. gibi kendi dönemlerinin sorunlarını iyi kavramış teorisyenler, karşılaşılan çok ciddi krizleri aşmada teorik destek sağlamışlardır.
Çok az bilinmesine rağmen gerçek şu ki bugün içinde yaşadığımız modern dünyanın büyük bir kısmı, İslam medeniyetinin Altın Çağı sırasında Müslümanların ortaya koyduğu yıldız başarılar ve icatlarla şekillendi.
Matematik, tıp, felsefe, mühendislik, hatta yiyecek: günümüzdeki başarılar ve gelişmeler aslında Müslüman mucitlerin başarıları üzerine inşa edildi! Müslümanlar tarafından icat edildiğini asla bilmediğiniz, devrim niteliğindeki 8 günlük icat.
Ebubekir Er-Razi. Dünya onun görüşlerine daha sonra "Deizm" diyecekti.