Hüsamettin Oğuz Yazio: Dijital Aktivizm Üzerine Paolo Gerbaudo ile Bir Sohbet

Dr. Paolo Gerbaudo ile Twitler ve Sokaklar kitabının yayınlandığı 2014 yılında tanışmıştım. Kitapla ilgili kafama takılan soruları not almış ve Dr. Paolo Gerbaudo’ya göndermiştim. Daha önce pek çok yabancı yazarın okuduğum kitabından merak ettiklerimi sormuştum. Ama hiçbiri Paolo Gerbaudo kadar hızlı cevap vermemişti. İlk kitabının yayınlandığı o yıldan beri sosyal medya üzerinden sohbet etmeye devam ettik.

Bu söyleşi o sohbetin deşifresi niteliğindedir. Çeviri için bana yardımı dokunan gizli kahramanlarıma teşekkür ediyorum…

Peki kimdir Dr. Paolo Gerbaudo?

Son yılların en önemli sosyal medya fenomenleri olan Facebook ve Twitter kullanımı ile dünyayı sarsan Mısır devrimi, İspanyol Öfkelileri ve ABD'deki Occupy hareketinden yola çıkarak, günümüz eylemciliği ile sosyal medya arasındaki karşılıklı ilişkileri ortaya koyduğu Twitler ve Sokaklar, ‘Mısır’dan Amerika’ya değin neoliberal kemer sıkma politikalarıyla ve giderek artan bir şekilde otoriter devletlerle karşı karşıya kalan yeni nesil, anarşist ağ oluşturmayı sol popülizmin zengin mirasıyla birleştiren bir direniş hareketi anlatan Maske ve Bayrak-Popülizm Yurttaşçılık ve Küresel Protesto adlı kitaplarıyla tanınıyor Dr. Paolo Gerbaudo… Paolo Gerbaudo'nun araştırması, toplumsal hareketler ve siyasi partiler bağlamında dijital çağda siyasetin dönüşümüne odaklanıyor. İlk kitabı Twitler ve Sokaklar: Sosyal Medya ve Günümüzün Eylemciliği (2012), sosyal medyanın Arap Baharı'ndan İspanyol 'öfkeleri' ve “Wall Street'i İşgal Et!” kadar 2011'deki hareket dalgası üzerindeki etkisini eleştirel bir şekilde değerlendirdi. Henüz Türkçeye çevirisi yapılmamış olan son kitabı Dijital Parti, Beş Yıldız Hareketi ve Podemos gibi yeni oluşumlara bakarak dijital çağda siyasi partilerin dönüşümünü araştırıyor. Halen popülist çağın ideolojisi üzerine, çağdaş siyasi söylemin kalbinde yer alan kontrol ve koruma kavramlarına odaklanan bir kitap yazıyor.

Sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiğimiz söyleşi:

H.O: Dijital aktivizm üzerinde çalışıyorsun. Dijital aktivizmi, teknolojinin kendisinin değil, politik, kültürel ve sosyal değerlerin şekillendirdiğini savunuyorsun. Bunun hakkındaki düşünceni merak ediyorum. 

PG: Dijital aktivizm üzerine yapılan yorumlarda, değişimin ana itici gücünün her şeyden önce teknolojik olduğu göz önüne alındığında bekleneceği gibi, teknolojik unsura çok fazla vurgu yapılmıştır. Bununla birlikte, benim düşüncem her zaman, bu bağlamda çok tartışmalı bir indirgemecilik biçimi olan teknolojik bir determinizmin üstesinden gelmenin gerekli olduğu olmuştur. Aksine, aktivistler tarafından geliştirilen uygulamaları ve bunlara eşlik eden değerleri ve dünya görüşlerini hesaba katmak gerekiyordu.

HO: Siber-otonomizmden siber-popülizme dijital Aktivizmin ideolojik tarihsel süreci hakkında ne düşünüyorsun?

Siber-otonomizmden siber-popülizme dair bir makalede, teknolojik değişime farklı kültürel ve ideolojik çerçevelerin anlaşılmasıyla nasıl eşlik edilmesi gerektiğini vurgulayarak tam olarak bu noktaları tartıştım. Benim düşüncem, dijital aktivizmin gelişimindeki farklı tarihsel aşamaların yalnızca teknolojik dönüşümle değil, aynı zamanda aktivistlerin dünya görüşlerindeki bir değişiklikle de işaretlendiğidir. Otonomizm gibi, çevrimiçi özerk alanların yaratılması anlamında 1990'larda ve 2000'lerin başında baskın ideolojiydi, 2008'den sonra baskın aktivist ideoloji, çoğunlukçu hırslar ve geniş kapsamlı seferberlik stratejisi ile işaretlenmiş bir siber popülizme geçti.

HO: Bir dijital aktivist olarak dünyanın bu dönüşümü için yorumun nedir?

PG : Popülizmi sağcı popülizm olarak gören bazı kişilerin aksine, benim vurgum, Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe çizgisinde her zaman daha kapsamlı ve çapraz bir fenomen olarak okunması gerektiği olmuştur. Neoliberal biçiminde bir kapitalizm krizi yaşıyoruz, bu da aktivistlerin hırslarını direnişle sınırlamamaları, aksine kendilerine çoğunlukçu bir söylem inşa etme görevini vermeleri gerektiği anlamına geliyor.

HO:  “Neostatizm”den bahseder misin?

PG: Devlet müdahaleciliğinin bir geri dönüşü olarak neostatizm, giderek neoliberalizmi egemen çerçeve olarak ikame ediyor, sağ ve sol söylemi kendi etrafında yeniden örgütlüyor. Maliye politikasından kamu yatırımlarına, pandemi ve iklim değişikliğine karşı devlet müdahalesine kadar her düzeyde devlet müdahaleciliğinin güçlü bir şekilde geri döndüğü zamanlarda yaşıyoruz. Ortaya çıkan sol siyaset, kendi devlet anlayışını ve pandemi sonrası dönemde devletin hangi misyona sahip olması gerektiğini geliştirmeli. Ancak bu şekilde sağcı sosyal bloğu dağıtabilir ve halkın koruma ve güvenlik talebini karşılayabiliriz.

Teşekkür ederim Paolo…

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

"Geri Zekâlılar..." Müge Anlı'dan Canlı Yayında Sert Çıkış!
Narin Güran Cinayetinde Kritik Delil: "Sana Sorarlarsa Bilmiyorum, Görmedim Diyeceksin"
Doğu Ekspresi Seyahatinin O Kadar da Romantik Olmadığını Söyleyen Adam Bilinmeyenleri Anlattı