Önce kısa kısa notlarla başlamak istiyorum. Sonra Burak Özçetin dostumla sohbetimizi okuyacaksınız. Burak’ın kitabını okurken kendinizi iletişim üzerine farklı okumalar yaparken bulursanız aman kesmeyin, durmayın devam edin; ben de öyle yaptım. Meraklısına ders niteliğinde harika bir yayın. Okudukça başka yayınlardan yararlanarak aldığım notları sohbet öncesi sizinle paylaşıyorum…
Notlarım:
“Temel medya çalışmaları, propaganda ve iknada kitle iletişim araçlarının kullanımına odaklanmıştır. Bununla birlikte, gazeteciler ve araştırmacılar, kitle iletişim araçlarının ve iletişimin toplum üzerindeki etkisini anlamaya yardımcı olmak için kısa süre sonra davranış bilimlerine yöneldiler. Bilim adamları bunu anlamak için birçok farklı yaklaşım ve teori geliştirdiler. Araştırma yaparken bu teorilere başvurabilir ve medyanın kültür üzerindeki etkisini değerlendirebilirsiniz.”
“Kitle iletişim araçlarının mesajlarının, aile ve topluluk gibi diğer dengeleyici kültürel etkilerden daha ağır basabileceğine dair yaygın korku, medya çalışmalarının doğrudan etkiler modeli olarak bilinen şeye yol açtı. Bu model, izleyicilerin medya mesajlarını pasif olarak kabul ettiğini ve bu mesajlara yanıt olarak öngörülebilir tepkiler göstereceğini varsayıyordu. Örneğin, 1938'de (bir uzaylı istilasına ilişkin kurgusal bir haber olan) Dünyalar Savaşı'nın radyo yayınını takiben, bazı insanlar panikledi ve hikâyenin doğru olduğuna inandı.”
“Kitle iletişimi, kişilerarası iletişimden farklı olarak nasıl işliyor? İnsanlarla olan ilişkilerimiz gibi medyayla da ilişkilerimiz var mı? Kitle iletişiminin temel özelliklerinden biri, yüz yüze iletişimde mevcut olan fiziksel sınırlamaların üstesinden gelme yeteneğidir. İnsan sesi ancak o kadar uzağa gidebilir ve binalar ve nesneler her an iletişim kurabileceğimiz insan miktarını sınırlar. Dünyanın en büyük stadyumlarından birinde bir kişi topluluk önünde konuşma yapabilir ve yaklaşık yüz bin kişiye ulaşabilirken, bir kişinin teknoloji olmadan milyonlara ulaşması imkânsız olurdu.”
Sevgili Dostum Burak Özçetin’in “Kitle İletişim Kuramları: Kavramlar, Okullar, Modeller” kitabı üzerine geçen hafta sohbet etmiştik. Yukarıdaki girizgâh kitabın etkisi ile bir kaleme alınmış iki paragraflık araştırma notlarından oluşuyor. Burak’ın kitabının tanıtım bülteninde “sade bir anlatımla Chicago Okulu’ndan Lippmann, Lasswell, McLuhan, Castells gibi isimlere, kitle iletişim modellerinden İngiliz kültürel çalışmalarına, iletişimin ekonomi politiğinden Frankfurt Okulu’na birçok kavram, kuram ve modelin soru, cevap ve işleyişlerine uzanarak geniş bir yelpaze çiziyor.” diyor.
Genç bir akademisyen olarak Burak Özçetin’in “iletişime adanan hikayesi” başlıyor: