Savaş Özbey yazısında şunları kaydetti:
'Minik minik butik işletmeleri, huzurlu sokaklarıyla tanınan Çeşme Alaçatı silahlı grupların yarattığı terörü yaşıyor. Hemen her gün bir mekânda kurşunlar havada uçuşuyor. İnsanlar anlatmaya da şikâyetçi olmaya da korkuyor.
-6 Temmuz’da Çeşme Emniyeti’nde görevli bir emniyet amiri Alaçatı’da organize suç örgütü mensubu oldukları öğrenilen bir grup tarafından rahatsız edildi. Silahlı şüpheliler arasında çıkan tartışma büyüdü. Destek ekip isteyen amirin çağrısı üzerine olay yerine çok sayıda polis memuru sevk edildi. Olay yerine gelip önce vatandaşları dışarı çıkardılar, sonra suç örgütü mensuplarını yere yatırıp ters kelepçeyle etkisiz hale getirdiler.
-10 Temmuz’da Alaçatı’da meydana gelen bir trafik kazası sonucu çıkan tartışmada silah çekildi. Şikâyetçisi olmayan A.K. ve E.K. serbest bırakıldı. Olayla ilgili kamera görüntülerine ulaşan polis silahla tehdit olduğunu görünce A.K.’yı tekrar yakalayarak gözaltına aldı.
- 20 Temmuz’da Rise Alaçatı’da çıkan kavgada yine silahlar konuştu. Olaya tanık olan insanlar ‘Biz içeri su bile sokamıyoruz, bunlar silahla nasıl giriyor?’ diye isyan etti sosyal medyada.
- 22 Temmuz’da terlikli olduğu için Limon Bar’a alınmayan bir kişi kapıdaki güvenlik görevlisini vurdu. Dedikodular saldırganın Urfalı bir aşirete mensup olduğu yönünde...
- 3 Ağustos’ta Erol Tabanca’nın sahibi olduğu Fogo adlı restoran, saat 22.30 sıralarında kimliği belirsiz iki kişi tarafından kurşunlandı. Beş el ateş edilen restoranın tahta kapısından giren kurşunlardan biri içeride eğlenen Selim Onan’ın bacağına isabet etti.
Bunlar gazete sayfalarına yansıyanlar. Bazen de kol kırılsa da yen içinde kalıyor. Olayların hiçbirinde şikayetçi yok. Çünkü insanlar şikâyetçi olmaya ya da basına konuşmaya korkuyor.
süleyman soylu çok güzel bir yazı kaleme almış, gerçekten bu ülkenin vatandaşı olmasam tamamen inanırdım, neyse ki uyanığım :D
Ülkeyi gtaya çevirdiler
en iyi siz iş yapıyosunuz eleştiriye gelince sponsorlu