Hürrem Sultan'dan Napolyon Bonapart'a, Frida Kahlo'dan, Nazım Hikmet'e Kadar Tarihin En Ünlü Aşk Mektupları

Hürrem Sultan’ın Sultan Süleyman’a yazdığı içten satırları bir daha kim yazabilir? Ya da Napolyon’un Josephine’e gönderdiği duygusal notları bir daha kim kaleme bu kadar içten dökebilir? Frida Kahlo’nun Diego Rivera’ya yazdığı aşk dolu sözler ve Kafka’nın Milena’ya duyduğu derin sevgi, bu tarihi mektupların ne kadar özel olduğunu bir kez daha gösteriyor. İşte tarihte iz bırakan o meşhur aşk mektuplarından bazıları…

Kaynak

Hürrem Sultan'dan Kanuni Sultan Süleyman'a:

''Rabbim seni hatalardan kusurlardan saklasın. Ben aciz kulunuzu sorarsanız canım sultanım ne gecem gece ne de gündüzüm gündüzdür. Sizin gibi bir padişahtan ayrı kalmak beni mahvetmiştir. Vallahi ayrılık acısından yanıp bitmişim. Vallahi dünyada tek dileğim size tekrar kavuşabilmektir. Yoksa benim ızdırabımı anlatmaya ne söz kâfidir ne de kalem. Bir daha görmek nasip olur mu ki sizi? Bir kere daha sürebilsem yüzümü ayağınıza keşke. Beni unutmanızdan korkarım devletli sultanım. Eğer beni unutursanız biliniz ki o gün ben ölürüm.''

Napolyon Bonapart'tan eşi Josephine De Beauharnaise'e:

''Bir tek günüm bile geçmedi yüreğimde senin sevgin olmadan, bir tek gecem bile geçmedi seni kollarımla sarıp sarmalamadığım, beni yaşamımın ruhundan uzaklaştıran zafer ve tutkuya lanet etmeksizin bir tek fincan çay bile yudumlamadım. İş güçle meşgulken, orduları komuta ederken, savaş meydanlarını aşarken, benim tapılası mehlikam, hep kalbimin tahtında oturuyor, zihnimi meşgul ediyor, düşüncelerimi alıp uzaklara götürüyorsun. Ruhum üzgün, yüreğim köle, hayal gücüm beni korkutmakta. Beni fazla sevmiyorsun ve belki de bir gün gelecek beni hiç sevmeyeceksin. Bunu söyle bana, hiç değilse acıları hak etmiş olurum. Sevdiğim, çekindiğim, içimde beni doğaya çağıran tatlı duygular, yıldırım gibi beni ateşleyen hayatımın kadını, acısı, tatlısı, umudu ve ruhu, hoşça kal!''

Honore De Balzac'tan Madame De Berny'e:

''Mutsuzsunuz, biliyorum bunu. Oysa ruhunuzda sizin bilmediğiniz ve sizi hâlâ ya­şama bağlayabilecek zenginlikler var. Karşıma çıktığınızda, mutsuzluğu yüreğinden kaynaklanan bütün insanlardaki o çekicilik vardı üstünüzde. Ben acı çekenleri peşinen severim. Böylece melankoliniz be­nim için büyülü bir güzellik, mutsuzluklarınız benim için bir çekicilik haline geldi ve bütün düşüncelerim ruhunuzun hoşluklarını gösterdiğiniz andan başlayarak bendeki sizinle ilgili tatlı anılara bağlanıverdi elimde olmadan.''

Nazım Hikmet'ten Piraye'ye:

''Sen meğerse nasıl her şeyimmişsin benim. Seni sevmek benim içimde toprağı, suyu, güneşi, hayatı ve fikri sevmekle birbirine karıştı. Sen ciğerimdeki nefes, gözlerimdeki ışık, kalbimdeki çarpıntı ve beynimdeki düşünce gibisin. Neyi düşünsem, seni düşünüyorum. Neyi görsem, seni görüyorum. Herkese selam, sana hasret''

Stendhal'dan Mathilde Dembowska'ya:

''Çok mutsuzum galiba gün geçtikçe sizi daha çok seviyorum. Sizse artık bana eskiden gösterdiğiniz en basit dostluğu bile göstermiyorsunuz. Aşkımın son derece çarpıcı bir kanıtı var. Bu da sizinle birlikteyken içine düştüğüm kendi kendime kızmama neden olan ama bir türlü üstesinden gelemediğim sakarlık. Salonunuza gelene kadar cesaretim yerinde ama sizi görür görmez titremeye başlıyorum. Sizi temin ederim ki başka hiçbir kadın uzun süredir bu duyguyu uyandırmadı bende. Öylesine mutsuz ediyor ki beni neredeyse artık sizi görmemek zorunda kalmayı ister oldum ve aldığım kararlara karşın her gün sizin evde bulunmamak için ihtiyatlı olmayı düşünmeye ihtiyacım var. Yarın gidiyorum sizi unutmaya çalışacağım eğer elimden gelirse ama pek başaramıyorum.''

Frida Kahlo'dan Diego Rivera'ya:

''Hiçbir şey ellerinle kıyaslanamaz, hiçbir şey gözlerinin altın yeşili gibi değil. Vücudum günlerdir seninle dolu. Sen gecenin aynasısın. Şiddetli bir şimşek çakışı. Toprağın nemi. Koltuk altlarının oyuğu benim sığınağım. Parmaklarım kanına değiyor. Tüm sevincim çiçek-çeşmenden fışkıran hayatı hissetmek ve sana ait tüm sinir yollarımı bununla doldurmak.''

Franz Kafka'dan Milena'ya:

''Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti ama ben aksine mutluluk sayesinde tekrar hayata döndüm. En şaşırtıcı olan bana gelme isteğin. Yanıma inersen kör olursun, batarsın dibe. Sen başını dik tutmak için çırpınacaksın. Gücünü sonuna kadar kullanıp parçalanırsın ve yok olursun. Benim olduğum yerde ne mutluluk ne de iyilik var. Oraya bırakılmışım ve senin yurdunun savaş öncesi bunaklarına dönmüşüm.''

İlginizi Çekebilir:

Gözünüzü Bir An Bile Olsun Kırpmadan İzleyeceğiniz Birbirinden Sürükleyici Aksiyon Filmleri
Sanat, Sanat İçinde: Film Sahnelerinde Canlanan Tablolar
Havalar Soğuyorken Partnerinizle Battaniye Altında İzlemelik 11 Film

Popüler İçerikler

Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
YORUMLAR
09.09.2024

“Yazmadım seni daha, sevmeye ayırdım tüm zamanları, yazmaya bu yüzden vaktim olmadı. Ben düşünmeye başlayınca seni -ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir- inan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar onlar da benimle birlikte ve onlar da benim kadar seni düşünürler... Benim kadar diyemem ama yemin ederim onlar da seni özler. Hep dalgınım bu günlerde, saati cezveye koyup yumurta tutuyorum, bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum. Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken. hiç böyle olmamıştım. Bilenlere sordum; 'aşk bu' dediler…” Cahit Zarifoğlu (Yıldız Kenter’in sesinden dinleyin, çok yalın çok tatlı.) 🩶

09.09.2024

https://youtube.com/shorts/fL6hMsktxQQ?si=cpgDFO6tYuNavSYi

11.09.2024

Ne vakit seni karşımda görsem aklım başımdan giderdi elim ayagım titrerdi ödüm patlardı korkardım.!!! Sanki yanlış bir söz söylemişimde kızacak azarlayacak küsüp gidecekmişsin gibi gelirdi bana halbuki sen hiç bir zaman kızmadın ki bana.... Şimdi düşünüyorum da o günleri ne vardı böyle senden kaçacak? ne vardı senden böyle korkacak? Halbuki sen her vakit yaz kadar sıcaktın halbuki sen her vakit bahar kadar ılıktın ben ise buz gibi ben ise soguk sen sanki bir okuldun ben sana yeni başlamış bir çocuk... Elimde degildi... Korkardım !!!!!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ