Bugün Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü. Biz de sizler için LGBTI hakları denilince ne anlamalıyız üzerine kısa bir derleme hazırladık. Daha çok 'kime ne? kime ne?' sesi duyacağımız bir dünya için kafalarda soru işareti bırakmıyoruz.
LGBTI'nin açılımı sırasıyla; lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel ve interseksüel kavramlarından oluşmakta. LGBTI kısaltmasının kullanımı 1900'lü yılların başına kadar dayanıyor.
LGBTI kavramının kısaltma şeklinde kullanılmasının nedeni, cinsel yönelim konusundaki tüm ayrımcılıklara çatı oluşturabilmek. Daha sonra ise LGBT kısaltması tüm cinsel yönelimleri kapsaması açısından eksik bulunmuş; interseksüel ve queerleri de kapsayacak şekilde I ve Q harfi de LGBT'ye eklenmiş.
Homofobi, eşcinsellere duyulan korku, nefret ve ayrımcılığı kapsayan bir kavram. Bu konudaki en önemli ayrım, homofobinin psikolojik değil toplumsal ve kitlesel bir duygu olması. Dünyada her 48 saatte 1 homofobik şiddete maruz kalarak öldürüldüğü tahmin edilmekte.
Af Örgütü'nün verilerine göre yaklaşık 70 ülkede eşcinsellere şiddet uygulanmakta ve 8 ülkede de kendilerine idam cezası verilmekte.
Eşcinsellik, insanlık tarihi kadar eski. Bilinen en eski kaynaklara göre de M.Ö. 2000-3000 dönemine kadar var oluşu kanıtlanmış. Birçok efsanede ve mitoloji kaynağında eşcinsellerden söz edilmekte ve konu hakkında sürekli yeni araştırmalar yapılmakta.
Homofobi konuşurken en büyük hata, kaynağının sadece psikolojik sebeplere dayandığını iddia etmek. Oysa ki dini, toplumsal ve ideolojik birçok sebebi var. Eşcinselliğin sürekli lanetlendiği bir topluma doğan herkes, önce kendisinin homofobisini yenmek için mücadeleye hazır olmalı.
Maalesef evet. Avrupa, Asya, Afrika derken dünyanın her yerinde homofobinin hala kuvvetle var olduğunu söylemek gerek. Katolik Polonya'dan küçük bir örnek, büyük bir tabloyu gözler önüne serebilir:
Eşcinselliğin vahşi propagandasını, hoşgörü istekleriyle karıştırmayın. Bu bir tür deliliktir ve bundan dolayı hükümet, şüphesiz onlar (eşcinseller) için karanlık bir gece olacaktır.
–Kazimierz Michał Ujazdowski, Kültür Başkanı ve Hukuk ve Adalet Partisi'nin bir üyesi.
'Vahim' demek az olmaz. Yapılan araştırmalarda Türkiye'de 'kiminle komşu olmak istemezsiniz?' sorusuna %87'lik bir oranda 'eşcinsellerle' cevabı verilmiş. Bu baskı sebebiyle eşcinseller ailelerinden ayrı yaşamakta, işsiz kalmakta, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmakta ve hatta öldürülmekte.
Türkiye'de eşcinsellik 1852'den beri yasal.
Yasal cinsiyet değiştirme pratikte asla yasaklanmadı ama 1988'de yasallaştı.
Eşcinsel evlilikler tartışmalı. Türkiye'deki sağ siyaset, bu evliliklerin tamamen karşısında.
Medeni birliktelikler reddediliyor.
Evlat edinmeleri yasak.
Ordu hizmetinde eşcinsellik 'psikoseksüel rahatsızlık' olarak tanımlanıyor.
Ayrımcılık karşıtı yasalar hala hayata geçirilmedi.
2010 yılında evinde nefret cinayetine kurban giden travesti İrem'in annesi tüm Türkiye'ye bu sözlerle seslenmişti:
Benim oğlum cinsel tercihi nedeniyle hep toplumdan itildi. Okumak istedi okutmadılar. Koskoca dünyaya sığdıramadılar evladımı.
Not: Fotoğrafların bir kısmı Kaos GL - Gey Lezbiyen Biseksüel Trans Eşcinsel Haber Portalı 'dan alınmıştır. Kendilerine teşekkürler.