Şimdi bakıyorum da bilişsel, fiziksel derslerin dışında duyuşsal alanda derslerimiz eksik. Gözler vicdan, merhamet, sevgi temelli dersleri aramıyor değil. Kadın cinayetleri, zorbalık, hırsızlık, yangın, tecavüz, şiddet... İşte tam bunların merkezinde vicdan eksikliği yatıyor. Haberleri bile okurken sol tarafımızı acıtan hele de resim ya da video varsa sonuna kadar izleyemediğimiz ne kötü, çirkin olaylar. Çocukken aklımıza gelmeyecek olayları şimdi HD izliyoruz. Ya onlar, çocuklar…
Her normal çocuk, vicdan gizli güçlüğüyle dünyaya gelir. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, ahlaka uygun olanı ve olmayanı zamanla ailesinden öğrenir. Ve bir yaşa geldiğinde “vicdanın sesi” devreye girer.
Mesela bir başkasının bahçesindeki elmalar çok cazip gelebilir. Bir an koparmaya yeltense de vicdanı devreye girer uzaklaşır daha sonra kendine hakim olamaz ve koparır. Onu yerken bahçe sahibi gördüğünde vicdanı bir kez daha ortaya çıkar “Ben sana demedim mi?” diye bir omuz silkeler. Bir anda topuklayıp kaçar. Hatta o evin önünden arkasından bile geçemez. Hele de bahçe sahibi tanıdıksa babasına söylediyse hepten hapı yuttu. İşte böyle bir durumda ebeveyn devreye girer. Yaptığının yanlış olduğunu örneklerle anlatır ve anlatmakla kalmaz aslında kendisi de yapmaz böyle bir şey. Ya da gülüp geçip “Daha çocuk bu” algısını yaratıp çocuğunun vicdanını köreltebilir.