Çünkü etrafta kötü adamlar çok. Hatta onlara göre insanların hepsi kötü. Çünkü güven sıfır. Çocuğumuzu tembihliyoruz: ‘‘Sakın kimsenin verdiğini yeme!’’. Bakın kimse dedik. Yani bunlar halası, arkadaşı veya öğretmeni olabilir. Bunun yerine ‘Tanımadığın kişilerin verdiklerini yememelisin, çünkü içinde ne olduğunu bilmiyorsun’ demek daha usturuplu değil mi? Evet dönem kötü, hayat zor ama bu yaptırımlarla daha bir güvensiz bir dünya oluşturmuyor muyuz? İnsanların birbirine güvenme ihtiyacının en fazla olduğu bugünlerde birbirimizi daha da yalnızlaştırmıyor muyuz? Neden sürekli kar yağdırma peşindeyiz güvendiğimiz dağlara.
Şantaj kelimesinin anlamını lisede öğrendim. Çünkü kimse şantaj yapacak karakterde değildi veya şantaj yapmaya fırsatı bile yoktu. Ama şimdi el kadar çocuk dediğimiz bu kelimeyi içselleştirmiş. Belki bir arkadaşı zora düştüğünde şantaj yapacak. Ya da birisi ona şantaj yaptığında hayatın bir parçası olduğunu, gayet normal bir şey varsayıldığını bilecek. Nerede kaldı güven?
Çok fazla uzatmadan önce çocuğumuza araştırma yapmayı, bilgiyi vermek yerine bilgiye ulaşma yollarını öğretmeliyiz. Bir sürüye kapılmadan vicdanı ve aklı hür nesil bilincini vermeliyiz. Kimseye güvenme yerine, bu yaşamın içinde kötü insanların olabileceği gibi birçok güzel ve iyi insanın da yer aldığını aktarmalıyız. Çünkü güven bir ayna gibidir. Bir kez çatladı mı, hep çizik gösterir.