Hukuk Öğrencilerinin Okuması Gereken 25 Kitap :
“Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, yalnızlığın romanı, dostluk özleminin, iyi insan özleminin romanı. Ferit Edgü, Çakır’ı anlatırken, su yolunda kırılan testileri anlatırken, hepimizin yalnızlığını, hepimizin dostluk özlemini dile getiriyor. Şu iyice bunaldığımız koşullarda… Ve yalnızlığa, dostluğa, iyiliğe denk düşen bir anlatımla… Bir de bakıyorsunuz… Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, günümüz Türkiyesi’nin gayri insanileşmiş durumunun izdüşümü oluvermiş…” - Fethi Naci
2 – Suç Ve Ceza – Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846′da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849′da I. Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu.
Suç ve Ceza Dostoyevski’nin bütün dünyada en çok okunan başyapıtıdır.
3 – Baba Ve Piç – Elif Şafak
Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun. Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımları keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak’ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil “hınzırlıklarını” keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun.
Unutmak, anımsamak, anılar, suskunluklar, sırlar ve gerçekler, isyanlar ve boyun eğmeler, kaçışlar ve arayışlar üzerine, bizi bize anlatan enfes bir roman olduğu için okuyun. Zeynep Oral, Cumhuriyet Canlı ve eğlenceli. Bu muhteşem roman beni alıp uzaklara götürdü. Geri döndüğümde ise beni başka bir gerçeklik bekliyordu. Alan Cheuse, Chicago Tribune Cesur ve güzel…
Kitapta pek çok karakter olmasına rağmen, bu karakterler arasında en etkileyici olanı Kazancı ailesinin kadın reislerinden biri değil, belki de İstanbul’un kendisi. John Freeman, Star Tribune Şafak güçlü kadın karakterler yaratma konusunda çok hünerli, ayrıca İstanbul’a ilişkin canlı tasvirler pek çok kişiyi şehre çekecek türden. Şafak’ın karakterleri kitabı bitirdikten sonra bile insanın zihnini terk etmiyor. - Patricia Corrigan, St. Louis Post-Dispatch
4 – Hukuk Felsefesinin Eleştirisi – Hegel
5 – Roma Hukukunun Güncelliği – Villey
Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı.
Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.
7 – Tarihimizle Yüzleşmek – Emre Kongar
Tarihe bakarken genellikle hangi yanlışlar yapılır? Türkler isteyerek mi Müslüman oldular? İslama laikliği kimler getirdi? Osmanlı’da inançları yüzünden kimler yakıldı? Osmanlı İmparatorluğu Müslüman olduğu için mi çöktü? Ermeni trajedisi bir soykırım mıdır? Niçin? Abdülhamit: “Kızıl Sultan” mı, “Ulu Hakan” mı? Vahdettin “hain” miydi? Amerika hangi Lozan’ı kabul etmedi? Atatürk niçin yalnız bir liderdi? Menderes bir “Demokrasi Şehidi” midir? Askerler siyasette ne tür tarihi roller oynamıştır? Atatürkçü aydınlar niçin öldürüldü? Prof. Emre Kongar, bu ve benzeri ilginç soruların yanıtlarını, hem resmi, hem de gayri resmi tarihi eleştirerek veriyor.
8 – Faust – Goethe
Faust, yaşadığı çağın bütün bilimlerini öğrenmeye çalışan, bilgi ihtirası içinde kıvranan karamsar bir kişidir. Nefsiyle onca uğraşmasına rağmen mutluluğu bulamamış olmanın ıstırabıyla kavrulmaktadır.
Şeytanı temsil eden Mephisto, bu durumdaki Faust’u kolayca baştan çıkarabileceğini, sapıklığa sürükleyebileceğini düşünür. Tanrı ise insanın yaradılış itibarı ile iyi olduğunu ve kendi ruhunun iyiliği sayesinde doğru yolu bulabileceğini bildiği için MephistoÙyFaust üzede istediğini yapmakta serbest bırakır.
9 – Kar – Orhan Pamuk
Pamuk’un “İlk ve son siyasi romanım” dediği Kar, Türk edebiyatında 1990′ların siyasi atmosferini ele alan, dönemi bütün şiddeti ve çatışmalarıyla anlatan en iyi ve en iddialı romandır. Kars’taki siyasal İslamcılar, solcular, Türk ve Kürt milliyetçilerinin hikâyesini inanç, başörtüsü sorunu, askeri darbeler ve üçüncü dünyada yaşamanın öfkesi ve ümitsizliği üzerinden tartışan Kar’da Pamuk, başka romanlarında da zaman zaman gördüğümüz mizah yeteneğini bu defa sonuna kadar sergiliyor. Kar’ı, romanın yazılış ve yayımlanma süreçlerinin daha önce bilinmeyen ayrıntılarına değinen bir sonsözle birlikte yayımlıyoruz.
On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanımaya çalışır. Kars’ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler, dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, intihar eden ve türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar, dedikodular, söylentiler, Karpalas Oteli ve sahibi Turgut Bey ile kızları İpek ve Kadife ve Ka için aşk ve mutluluk vaadi vardır. Kar Türkiye’nin temel siyasi çatışmalarını anlamamız için okunması gereken bir roman.
“Kar zamanımızın okunması gereken temel kitaplarından…” - Margaret Atwood
“O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı.” - New York Tımes
10 – Tutunamayanlar – Oğuz Atay
Tutunamayanlar’, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Berna Moran, Oğuz Atay’ın bu ilk romanını “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” olarak niteler. Moran’a göre “Oğuz Atay’ın mizah gücü ve duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar’ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, eserdeki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır.” Küçük burjuva dünyasını ve değerlerini zekice alaya alan Atay, “saldırısı tutunanların anlamayacağı, rededeceği türden bir romanla yapar.”
1 1 – Nietzsche Ağladığında – İrvin D. Yalom
Yoğun ve sürükleyici olan yeni bir düşünce romanı sunuyoruz: Nietzsche Ağladığında. Edebiyatla da düşünülebileceğini gösteren müthiş bir örnek…
Sahne Psikanalizin doğumu arifesindeki 19. yüzyıl Viyana’sı. Entelektüel ortamlar. Hava soğuk. Aktörler Nietzche: Henüz iki kitabı yayımlanmış, kimsenin tanımadığı bir filozof. Yalnızlığı seçmiş. Acılarıyla barışmış. İhaneti tatmış. Tek sahip olduğu şey, valizi ve kafasında tasarladığı kitaplar. Karısı, toplumsal görevleri ve vatanı yok. İnzivayı seviyor. Tanrı’yı öldürmüş. “Ümit kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır” diyor. Daha sonra, “Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: Önce kül olmadan kendinizi nasıl yenebilirsiniz?” diyecek. Ümitsiz.
Breuer: Efsanevi bir teşhis dehası. Ümitsizlerin kapısını çaldığı doktor. Psikanalizin ilk kurucularından. Kırkında, bütün Avrupalı sanatçı ve düşünürlerin doktoru olmayı başarmış. Güzel bir karısı ve beş çocuğu var. Zengin. Saygın. Hayatı boyunca “ama” pozisyonunda yaşamış biri.
Freud: Breuer’in arkadaşı. Henüz genç. Geleceği parlak. Şimdi yoksul.
Salomé: Erkeklerin başını döndüren kadın. Çekici. Özgür. Evliliğe inanmıyor. Bazen aynı anda birçok erkekle beraber oluyor. Sanatçıları ve düşünürleri tercih ediyor. Kırbacı var.
Konu Ümitsizlik. Bir gün, erkeklerin başını döndüren kadın, Salomé, Nietzsche’den habersiz Breuer’e gelir. “Avrupa’nın kültürel geleceği tehlikede, Nietzsche ümitsiz. Ona yardım edin” der. Breuer, Salomé’yi tekrar görebilmek umuduyla “peki” der. Ve varoluşun kader, inanç, hakikat, huzur, mutluluk, acı, özgürlük, irade… ve neden, nasıl gibi en önemli duraklarından geçen bir yolculuk başlar… Kendisiyle ve hayatla yüzleşmekten çekinmeyenlere…
12 – Reis Bey – Necip Fazıl
1948′den 1960 yılına kadar geçen sürede tiyatro eseri kaleme almayan Necip Fazıl, 1960 ihtilaliyle girdiği hapiste, üç piyes yazmıştır: Ahşap Konak, Kumandan ve Reis Bey. Piyesin ana karakteri Reis Bey, bir ağır ceza reisidir. Ömrü otel odalarında geçmiş, yapyalnız ve tuhaf bir adam. Taş kalpli bir kanun tatbikçisi… Onun nazarında merhamet, idamlık bir suçtur ve “cemiyette bir ferdi korumak için bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır.” Günün birinde, annesini öldürdüğü iddiasıyla huzuruna çıkarılan bir gencin idamına karar verir. Artık olaylar çok farklı gelişecek ve Reis Bey’in buz gibi iç dünyası müthiş bir sarsıntiyle yerle bir olacaktır. (Yazıldığı tarih: 1960)
13 – Diriliş – Tolstoy
Tolstoy’un en önemli üç romanından biri olan Diriliş, bir insanın geçirdiği sarsıcı değişimin romanıdır. Zengin Prens Nehlüdov, hizmetçi Maslova’yı baştan çıkarıp terk ederek hırs ve arzularının peşinden gider. Yıllar sonra bir mahkeme salonunda Maslova ile karşılaşan Nehlüdov, onu bu batağa kendisinin ittiğinin farkına varacak ve “dirilen” vicdanı, onun baştan ayağa değişmesine sebep olacaktır.
Diriliş, vicdan azabının ezici baskısını anlatırken, ceza hukukuna da ağır eleştiriler yöneltiyor. Eserlerinde ahlaki değerlere vurgu yapan Tolstoy, bu kitabında insan ruhunun, vicdanının ve inancının toplum tarafından öldürüldüğünü dile getirip, bunların yeniden dirilişinin mümkün olup olmadığını sorguluyor.
14 – Devlet – Platon (Eflatun)
Platon’un uçsuz bucaksız diyaloglarından en ünlüsü olan “Devlet” adlı bu eserde, Platon felsefe ilkelerini siyasi olgulara uygulayarak ‘soyut siyasi teorilerin’ temellerini atmıştır.
İk bakışta sadece doğrunun tabiatı araştırılıyor gibi görünse de, Platon ideal devlet ütopyası ile sosyoloji, psikoloji, etik, felsefe ve eğitime dair birçok konuyu ayrıntılarıyla değinir. Gerçeğin doğası ve ‘idealar teorisi’ üzerine yazdığı en önemli metinler de, yine ‘Devlet’ adlı bu çalışmada çıkar karşımıza!
Öğretmeni ve arkadaşı Sokrates’i infaza götüren Atina demokrasisini keskin sözlerle eleştiren Platon’un bu yapıtını okuduktan sonra, onun günümüzde önemini ve geçerliliğini koruyabilen nadir düşünürlerden biri olduğuna bir kez daha şahit oluyoruz!
15 – Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk
16 – Bülbülü Öldürmek – Harper Lee
Bu kitap Amerikan Kütüphaneciler Birliği’nce yüzyılın en iyi romanı seçilmiştir.
Uzun süredir en çok aranan kitaplar arasında yer alan Bülbülü Öldürmek yeniden piyasada…
“İstediğiniz kadar şakrak kuşu vurabilirsiniz ama bülbülü öldürmek günahtır, bunu asla unutmayın.”
Amerika’da 1930′ların Güney Eyaletleri’nden birinde bir zenci be-yaz bir kızın ırzına geçmekle suçlanır. Önyargılar, şiddet ve riyakâr-lıkla beslenen Güneyli erişkinlerin ırk ve sınıf ayrımı konusundaki mantıksız yaklaşımlarını Scout ve Jem Finch adlarındaki iki çocuğun ağzından keyifli bir dille bize aktaran roman, aynı zamanda kent hal-kının vicdanına karşı tek başına karşı koyan bir erkeğin mücadelesini de anlatıyor.
Tüm zamanların en çok sevilen klasiklerinden olan Bülbülü Öldür-mek, 1960 yılında yayınlandığından bu yana birçok saygın ödül ka-zanmıştır.
Pulitzer Ödülü de kazanan roman, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada otuz milyondan fazla satmış ve ünlü yıldızların başrolünü oy-nadığı film, Oscar kazanmıştır. Library Journal
17 –Dava – Franz Kafka
…Dava romanının çevirisinin bu basımı Cem Yayınevi’nde şimdiye kadar çıkan basımlardan farklı bir özelllik taşıyor. Daha önceki çevirilerde Dava’nın Kafka’nın yakın dostu Max Brod tarafından baskıya hazırlanmış metni temel alınmışken, bu kez Kafka yapıtlarının “Edisyon Kritik” dizisinde Oxford Üniversitesinden Kafka araştırmacısı Malcolm Pasley’in Dava’nın özgün el yazısı metnine dayanarak hazırladığı ve 1990 yılında S. Fisher yayınevince yayınlanan metin göz önünde tutularak çevirisi yeniden gözden geçirilmiştir. Ayrıca, Dava’nın bu çevirisine çevirmen tarafından Kafka Günlüğü’nde Dava’nın oluşumuna ilişkin notlar ve Kafka araştırmacılarından Heinz Politzer’in Dava romanıyla ilgili bir yorumu eklenmiştir. (Arka Kapak)
18 – Şato – Franz Kafka
19 – Suçlar Ve Cezalar Hakkında – Cesare Beccaria
20 – Yabancı – Albert Camus
21 – Çankaya – Falih Rıfkı Atay
22 – Simyacı – Paulo Coelho
23 – İran’dan Mektuplar – Puşkin
24 – Sefiller – Victor Hugo
25 – Ağır Cezalık Anılar – Ömer Dedeoğlu