The Mermaid,1910, Howard Pyle
Bir arkadaşımız buluşmaya geç geldiğinde ya da bir mesaja geç cevap aldığımızda, “kesin benimle buluşmak istemiyor”, “kesin mesajımı gördü ama cevap vermek istemedi” ya da tanıdığınız biri selam vermeden yanınızdan geçip gittiğinde, “beni gördü ama selam vermedi. Beni görmezden geliyor” diye düşünüp öfkelenebilirsiniz. Oysa, yanınızdan geçen kişi başka bir şey düşündüğünden dalmış ve sizi görmemiş olabilir veya gözleri bozuk da olabilir. Zihin okumada olası pek çok alternatif içinden, negatif olanı seçerek kanıt aramaya gerek duymadan başkalarının ne düşündüğü konusunda varsayımlarda bulunuruz.
Amerikan illüstrasyonunun babası olarak tanınan ressam Howard Pyle, Philadelphia'da küçük bir sanat okulunda okudu. 1876 yılında illüstratörlük kariyerine başladı. Pek çok ünlü dergide resimleri ve öyküleri yer alan ressamın en dikkat çekici ve gizemli eseri The Mermaid eseri oldu. Ressam, 1911 yılında hayatını kaybettiğinde henüz tamamlanmamış eseri The Mermaid kaldı. Pyle’ın öğrencisi Frank Schoonover, tarafından esere bir yengeç ve balık eklenerek resim tamamlanmaya çalışıldı. Ancak eserin hikayesi gizemini korumaya devam etti. Sizce deniz kızı boğulan bir adamı kıyıya getirerek kurtarıyor mu, yoksa boğulması için suyun derinliklerine çekmeye mi çalışıyor?
Büyük olasılıkla bu soruya verilen cevaplar değişkenlik gösterecek ve bir sonuca varamayacağız. Somut olarak gördüğümüz bir resmin ifade ettiği düşünceyi anlamakta bile zorlanırken, karşımızdaki bireylerin aklından geçenleri bildiğimizi düşünmek sizce de biraz ütopik değil mi?
Siz düşünceleriniz değilsiniz!
Karşınızdaki bireylere yönelik yaptığınız zihin okuma, aslında kendiniz hakkındaki tereddütleriniz ve fikirlerinizi yansıtıyor olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken aklımızdan geçen her düşüncenin doğru olmadığı ve bazılarının işlevsiz olduğunu kabul etmektir. Arabada gidiyorsunuz ve radyodan müzik açtınız. Dinlediğiniz müzik hoşunuza gitti ve onun ahengi içerisinde yolunuza devam ediyorsunuz. Sonrasında bir yola giriyorsunuz ve burada müziğin yerini parazit alıyor. Ses kalitesi bozuluyor. Kanal değiştiriyor ve ayar yapmaya çalışıyorsunuz. İşte aklımızdan geçen düşünceler de bu şekilde. İşlevli olan düşünceler ile bizim için işlevsiz olanları ayırt etmemiz ve düşüncelerin gelip geçmesine izin vermemiz gerekiyor. Yani düşüncelerimizle aramıza bir sınır koymalıyız. Peki, bunu nasıl başaracağız?