Eşcinsellik Hakkında Herkesin Hala İnandığı 6 Çağdışı Söylem

Sadece yarım yüzyıl önce,  homoseksüellik kimsenin tam anlamıyla tutmayı başaramadığı bir sırdı. Herkes, homoseksüelliğin varlığından haberdardı fakat insanlar tv programlarında, filmlerde eşcinsel  insanları görmez ya da bayram gezmelerinde onlardan bahsetmezlerdi. Anlaşılır bir şekilde, o dönemlerde, toplumda, eşcinsellik hakkında gülünç bir sürü yanlış fikir vardı. Fakat bugün hiçbir mazerete gerek duymadan, açık bir şekilde eşcinsel ünlüler, politikacılar, ve eşcinseller hakkında popüler kültürden seçilebilecek bir sürü iyi yazılmış fantastik örneğe rastlıyoruz. Fakat insanlar bazı yanlış fikirlerde hala ısrarcı. Örneğin;

6. Söylem: Eşcinsellerin kaç kişi olduklarını biliyoruz.

Ayrıntılı nüfus analizlerinin devam ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Ne kadar insanın yükseklik korkusu olduğunu ya da kaç kişinin ince kenarlı pizza sevdiğini kabaca biliyoruz. O zaman, kesinlikle kaç kişinin eşcinsel olduğu gibi basit bir soruyu bilmiyor olamayız değil mi?  Bu konu hakkında duyulan en yaygın ifade her 10 erkekten birinin ve kadınların yüzde 6’ sının eşcinsel olduğudur. Bu oranlar,  efsanevi araştırmacısı, Alfred Kinsey’ in eskiden yaptığı bir araştırmaya dayanıyor ve o günden beri böylece kalmış.

Gerçek:

Hiç kimsenin bir fikri yok. Bu yüzde 10 olan oran yüzde 2 kadar düşük de olabilir, yüzde 20 kadar yüksek da olabilir. Anketler yapılmaya devam ediliyor fakat tek bulabildikleri şey bu konu hakkında hiçbir şey bilmedikleri. Sorun gayet açık, şu anda hala, Amerika’nın büyük bölümünde eşcinsel olmanın hoş karşılanmadığı bir dönemde yapılan araştırmalara güveniyoruz (örneğin kendiliğinden bildirilen durumları ele alırsan, buna göre, 1994’te NFL oyuncuları arasında sadece bir tane eşcinsel vardı.). Öyleyse, bu şunu gösteriyor: eşcinseller, cinsel yönelimlerini gizlemeye çalışmış ya da bununla ilgili soruları cevaplamayı reddetmiş olabilir veya  basit bir şekilde bu sorunun cevabını kendileri de bilmiyor olabilirler. Bu Kindsey’in belirttiği gibi sadece iki bileşenli bir soru değildir.

Homoseksüel olmak, Asya’lı olmak, uzun boylu olmak ya da kahverengi saçlı olmak gibi birşey değildir ve bunu saklamak hiçbir şey söylemeyerek yapılabilecek kadar kolaybir şeydir. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, nüfus memurunu, kendisinin okulçağındaki küçük bir Japon kız olduğuna inandıramayan Daniel-Day Lewis gibi biroyuncu bile, mutlu bir evliliği olmasına rağmen insanların onun eşcinsel olduğuna inanmasını sağlayabiliyor. Bu konu hakkında bu kadar basit şekilde yargılara varılabiliyor. Yani, anketçiler ve bilim insanları önümüzdeki yılı, insanların gölgelerine gizlenip, onların flörtleşmelerini ve seks alışkanlıklarını gözlemleyerek geçirseler bile, cevabı yine de bulamayacaklar.

Öyleyse, araştırmacılar ya eşcinsel oranları hakkında yalan söylüyorlar ya da direkt tahminlerde bulunuyorlar. Kindsey kendisi bile, eşcinsel olan ya da olmayan insanların kesin sayısının belirtilemeyeceğini, çünkü tek yapılabilecek şeyin şu anda eşcinsellerin davranış şekillerini anlayabilmek olduğunu söyleyerek, oranlamaların saçmalık olduğunu söylüyor.

5. Söylem: Biseksüeller sadece kararsız eşcinsellerdir.

Eşcinsellerin de dahil olduğu, bir çok insana göre biseksüel olmak, sadece, eşcinsel olup olmamak arasında boş boş konuşmaktan ibarettir. Gerçek biseksüeller, tek boynuzlu atlar gibi asla varolmayan, mitsel yaratıklardır. Village Voice ‘ da yazan bu köşe yazarı da, biseksüellerin gerçekten var olduklarına ikna olmamış ve bunu yapan Village Voice’ da bir köşe yazarı.

“Anna Paquin’in biseksüel olduğunu söylediği günleri hatırlıyor musunuz? Kendisi şimdi bir erkekle evli.” Vay be ne büyük bir kandırmaca değil mi ?

Gerçek:

Bir dakika, bir dakika, Paquin, bir kadına flört etmese de, aslında hala bir

biseksüel. Aynı senin, karşı cinsten biriyle yaklaşık bir yıldır birlikte olmamana rağmen, heteroseksüel olmaya devam ettiğin gibi değil mi? Boşver, sen GTA V oynamaya devam et. Evet, gerçekten de biseksüeller var. Bu, ölçüm yöntemlerini sizin hayal gücüne bıraktığımız, cinsel heyecan ölçümleri ve benzeri testlerle bilimsel olarak kanıtlanmış bir durum. Yani, artık LGBT’deki B harfinin neyi temsil ettiğini biliyorsunuz. Problemin yarısı, bahsettiğimiz bu insanların kaç kişi olduklarını bilemeyişimizden ve diğer yarısı da halkın onlara karşı olan nefretinden kaynaklanıyor. Araştırmalar, heteroseksüellerin, özellikle erkek heteroseksüellerin, biseksüel olmaktansa, aptal olmayı üç kat daha çok tercih ettiklerini gösteriyor. İyi olan taraf iste ne de olsa LGBT içinde kendilerine bir sığınacak yer buluyorlar, değil mi? Hayır. Bir çok eşcinsel tarafından, biseksüeller sadece cinsiyetlerini inkar eden eşcinseller olarak düşünülüyor. Bu ayrımcılık yüzünden, bir şeyleri halının altına gizlemeye devam ediyorlar. Bu biseksüel siliklik (bisexual erasure) olarak da biliniyor

4. Söylem: Tüm eşcinsel birliktelikler erkek ya da kadından oluşur.

İşte Hollywood gözünden tipik bir lezbiyen çift

Bunlar  “Boundfilminden Jennifer Tilly ve Gina Gershon. Kolsuz tişort ve dövmesi olanın maskülen ve dantelli askılı bluz giyeninde de feminen olduğunu anlıyoruz. Diğer bir deyişle, bunlar bir şekilde kadını ve erkeği temsil ediyor. Aynı şeyleri erkek çiftler için de görebilirsiniz. Görüldüğü gibi The Birdcage’ de Nathan Lane, süslü püslü kıyafetleriyle feminen olanı temsil ederken, Robin Williams olabileceğinin en ilerisi düzeyde “erkek”.

Aynı şey Modern Family’deki Mitchell ve Cameron için de geçerli. Bu konular hakkında sadece çok az bilgisi olan insanlar için, bunlar mantıklı gelebilir. “Bir ilişkide birisinin maskülen olması için daha güçlü olan olması ya da diğerinin feminen olması için daha uysal olan olması gerekmiyor mu ?”

Gerçek:

Bu konu hakkındaki gerçek, aslında çok uzun yıllardır biliniyor. 1970’ler kadar eskiye dayanan bir çalışma bile, eşcinsel çiftlerin sadece yüzde 7’sinde  “kadın”, “erkek” rolünün geleneksel yollara göre belirlendiğini gösteriyor. Örneğin, normal yaşamda, eşcinsel çiftler, ev işleri gibi işleri cinsiyetlerine göre belirlemek yerine, kendi aralarında eşit bi şekilde paylaşarak çözüyorlar. Bu işleri geleneksel bir zorunluluktan dolayı yapmak zorunda olmadıkları için bu da aralarında daha az dargınlığa sebep oluyor. Artık anlaşıldı ki, ilişkide iç huzur için, çiftlerden birinin dominant, diğerinin ondan daha uysal olması gerekmiyor. İç huzur, bireylerin kendi arasındaki tutumuyla ulaşılacak bir şey. Günümüz dünyasında bile, özellikle çalışan bir anne ve “ev hanımı” bir babanın bile normal karşılandığı bu günlerde, insanlar eşcinsel çiftler gördüğü zaman hala “pantolon giyenin” hangisi olduğunu çözmeye çalışıyorlar.

3. Söylem: Eşcinsel insanlar dinsizdir.

Haberleri izlediğinizde bile rahatça rastlayabilirsiniz ki, eşcinsel evlilikleri,

eşcinseller ve muhafazakarlar arasında, ak ile kara arasında olana benzer, bir savaş gibidir. Bu yüzden, eşcinsellerin, İncil’in ya da her hangi diğer “kutsal metnin”, özellikle dünyanın “saygıdeğer” üç kutsal kitabının da “eşcinseller embesildir” kıvamındaki yazılarını göz önüne alınca, çok da büyük bir “fanı” olmadıklarını düşünmeniz normaldir. Dalai Lama bile eşcinsel Budistlerin, cinsel istismarda bulunabileceklerini söylüyorken…

Sayısını hesaplayamayacağımız kadar çok dinsel grup, eşcinselleri 'küresel ısınmadan', toplumun yapısını bozmaya kadar her şeyle suçluyorlarsa ve eğer dindar insanlar eşcinsellerden bu kadar nefret ediyorsa, bu nefretin karşılıklı olması gayet doğal değil midir?

Gerçek:

Fotoğraftakilerden hangisinin eşcinsel olduğunu tahmin edebilir misiniz? Yahudi haham mı? Müslüman imam mı? Yoksa popüler bir hristiyan rock yıldızı mı ? Açıkcası üçü de eşcinseller. “Sonuçta burada kimseyi eşcinsel olduğu için işinden kovmuyoruz değil mi? ” Bu olay düşündüğünüz kadar ender görülen bir şey değil. 2009 yılında, hristiyan bir grup olan Barna Group,  bir araştırma yaptı ve din ile ilgili neredeyse her şey onlara karşı da olsa, geylerin ve lezbiyenlerin yüzde altmışının hayatında dinin önemli bir yere sahip olduğunu buldu. Resmi literatür tarafından lanetlenseler de, bir çoğu domuz eti, ya da kabuklu deniz ürünü yememek gibi ya da tıraş olmamak gibi dini ritüelleri yerine getiriyorlar. Aşağıda AIDS kurbanı bir müslümana cenaze düzenlerken gördüğünüz insan Amerika’nın ilk eşcinsel imamı. Ayrıca yukarıda gördüğünüz Rabbi Steven Greenberg, Musevi dinine sahip ilk eşcinsel olmakla birlikte, ilk eşcinsel yahudi evliliğini de yapan kişidir. Ayrıca,  Evangelical Lutheran, Presbyterian kilisesi gibi kiliseler ya da Amerika Hristiyanlar Kilise Birliği gibi organizasyonlar şu an 46 kadar eşcinsel yöneticiye sahip.

Tekrar söylemek gerekirse, eşcinseller, hem de sayıları bir çok olmakla birlikte varlardır ve Amerika’ daki çoğu dini grup, eşcinseller hakkında olan yanlış düşüncelerini düzelterek, aralarındaki buzları eritmeye başlamıştır bile. Birkaç kişi haklarında yanlış şeyler düşünüyor diye eşcinsellerin bir yere gittiği falan yok.

2. Söylem: Eşcinseller daha çok para kazanıyorlar.

Televizyondaki eşcinsel karakterler için temel belirleyici özellik, (1)Çok iyi giyinmeleri (2) harika dairelerde oturmaları ve (3) genel olarak süper olmaları. Bu üç şeyden ikisi para gerektiren şeyler ve altındaki mesaj, mantıksız bir şekilde, sanki eşcinsellik parası olanlar içindir gibi. San Fransicisco ve New York dünyada en çok eşcinselin bulunduğu ve yaşamak için en pahalı yerler arasında değil mi? Reklamcılar bile artık, satış yapabilmek için reklamlarında özellikle eşcinselleri oynatmaya başladı

Eşcinsellerin giderek daha çok zenginleştiği fikrinin ne kadar yayın olduğunu göstermek adına; Avukat Antonin Scalia, Colorado eşcinsel kitlesinin ayrımcılığa karşı korumaya ihtiyaç olmadığına yüksek mahkemeyi ikna edemeyince, resmi itirazında  eşcinsel evlilik yapanların, çok yüksek kişisel gelirleri olduklarını ve gelirlerinin giderek artmakta olduğunu yazdı. Koşun eğer hemen bu konu hakkında önlem alınmazsa, yakında para havuzunda yüzmeye başlayacaklar. Aynı Varyemez Amca gibi değil mi?

Görünün o ki, avukat Scalia’ nın eşcinsel toplumundaki trendlerden haberi yoktu. Mesela “yoksulluk” gibi. 2013 yılında, UCLA’ nın Williams enstitüsü, ekonomik durgunluk döneminde eşcinsellerin, heteroseksüel insanlardan daha fazla yoksullaştığı hakkında bir rapor yayınladı (ayrıca bir çok bölgede, insanların, kendi yataklarında, istedikleri gibi yaşadıkları şeyler yüzünden,işlerinden kovulduklarını da göz önünde bulunduralım). Sonuç olarak, geçen sene, 18-44 yaş arası her beş eşcinselden biri gıda pulu programına katılmak zorunda kaldı. Sanırım bu, durumu gayet net bir şekilde açıklıyor. Bu söylemin nasıl ortaya çıktığına gelince; daha önce homoseksüellerin nüfusunun ne kadar olduğunun tamamen bilinmediğini belirtmiştik. Bu söylem, tamamen bu tarz konuları sorgulayan ve merak eden insanların uydurmacaları gibi geliyor. Bu anlatılanlardan sonra, ülkenin en yoksul bölgelerinde durumun ne kadar kötüleştiğini hayal edebiliyorsunuz değil mi? San Francisco’ da eşcinsel olmak tabi ki de ortalama bir binanın bodrum katında eşcinsel olmaktan daha da kolaydır.

1. Söylem: Sonsuza kadar eşcinsel ya da heteroseksüel kalacaksın.

Yüzlerce yıllık süreç, bir sürü toplumsal değişim ve 'Lady Gaga şarkıları sayesinde', artık insanlar sonunda eşcinsel olmak ya da heteroseksüel olmak gibi şeylerin olmadığını anlamaya başlıyorlar. Sadece bu şekilde doğarsın ve daha iyiye ya da kötüye gidersin. Ne zaman bir çocukla homoseksüel ilişki yaşayan bir politikacı görsek hemen “hmm  demek aslında başından beri eşcinselmiş” diye düşünüyoruz.

Aynı şekilde, eğer bir eşcinsel ünlü, artık heteroseksüel olduğunu açıklasa, “kesin yeni filmi için prim yapmaya çalışıyor” diyoruz.

Gerçek:

Bilim aslında tamamen sonradan eşcinsel veya heteroseksüel olunabileceğini söylüyor ama bu onu kontrol edebileceğin ya da çocuğuna yeterli dozda Scarlett Johansson GIF’leri göstererek tedavi edip, onu  kurtarabileceğin anlamına gelmiyor. Son yıllarda, bilim insanları, geç ergenliğe giren lezbiyenler ya da artık kadınlardan hoşlandığını söyleyen 30-40 yaş arası heteroseksüel kadınlar üzerinde araştırmalar yaparak onların gelişme eğilimlerini inceliyorlar. Babaya üstü açık yeni bir araba, anneye ise yeni bir kız arkadaş..

Bunu kötü bir dönem geçirdikleri için ya da dikkat çekmek için yaptıklarını

düşünebilirsiniz fakat araştırmalar tersini söylüyor. Bilim insanları, yıllardır bir grup kadını takip ediyor ve cinsel yönelimlerinin zamanla değiştiklerini söylüyorlar. Bu durum erkeklerde biraz daha zor. Toplum baskısından dolayı bu şekilde değişiklikler gösteremeseler de, hala heteroseksüel olduklarını iddia ederek, bunu farklı şekillerde dışa vuruyorlar. Bu gibi durumlar parasexualite kavramının doğruluğunu daha da güvenilir kılıyor. İnsanlar artık kendilerine eşcinsel, heteroseksüel ya da biseksüel olarak etiketler yapıştırılmasını reddetmeye başladı bile. Belki de insaniyetin başını çektiği toplumlar, bu şekilde daha da mutlu olacak. Belki de bu uzaylıların varlığı ortaya çıktığında, onlarla birlikte olmanın doğruluğu yanlışlığı hakkındaki tartışmalar başlayıncaya kadar sürer.

Kaynak

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
YORUMLAR
04.12.2014

bu kadar nefret dolu kalplerle siz dinden çıkmıyosanız, insanlar cinsiyet ayırmadan birbirlerini seviyolar diye dinden çıkmazlar merak etmeyin ;)

05.02.2015

he yavrum ..öyle zannet sen..eşcinselliğin birbirini sevmekten ibaret olduğunu zannet sen ..

04.12.2014

Burada eşcinsellere laf atan insanların hepsi akşam açıp pornografik lezbiyen videoları izleyecek hadi kadını anlarım da erkek ne diyecek ayrıca yorum yazan kaç kişi Kuran'ın kapağını açtı da bol keseden sallıyor anlamadım hepiniz ayrı bir cinssiniz gerçekten herkes ahlak bekçisi kesilmiş

01.05.2016

Tam yazacaktım sen yazmışsın :)

09.11.2014

şimdi bu homofobik beyinler umarım eşcinsel bi çocuğa sahip olurlar...o zaman tartışırız bunu

Ay yok yok yok deme öyle. Çocukları da heteroseksüel olsun. Sonra LGBT olduğu için ailesi tarafından katledilenlerin cenazelerinde bir biz ağlıyoruz. Bu gibiler de ölüm haberi geldikçe mastürbasyon yapıyor. Aman olmasınlar, aman ölmesinler.

TÜM YORUMLARI OKU (48)