Eğer tanınmış kişilerin hayatlarını beyaz perdeye aktarıyorsanız, karaktere yorum getirmeniz de kaçınılmaz olacaktır. Sonuçta o kişiyi tam anlamıyla yansıtabilmeniz pek mümkün değil. Ama Hollywood'da öyle örnekler var ki, iş artık o tarihi figüre kendi yorumunu getirmekten çıkıp bambaşka bir kişi yaratmaya varıyor. Bakalım, Hollywood kimlerin hayatını anlatayım derken ortaya farklı bir karakter çıkarmış?
Gladyatör filminde Joaquin Phoenix tarafından canlandırılan Commodus, çılgın ve zalim bir imparator olarak tasvir ediliyordu, ki bu konuda söyleyecek sözümüz yok. Ancak, filmde olduğu gibi gerçek hayatta babası Marcus Aurelius'u öldürmemişti. Hatta babasının ölümüne kadar üç yıl boyunca birlikte hüküm sürmüşlerdi. Gladyatör filmi işi Macbeth-vari boyutlara taşısa da işin aslı burada bahsedildiği şekilde değildi.
Kirsten Dunst'ın başrolünde olduğu 2006 yapımı Marie Antoinette filminin, gerçek Marie Antoinette'i tam anlamıyla yansıttığı söylenemez. Filmdeki tasviri, şımarık ve hevesli bir çocukken Marie Antoinette çevresinde olan bitene karşı buradaki gibi kayıtsız değildi, hatta politik çerçevede kendine has ilgi alanları vardı.
Fransa kralı IV. Philippe'in kızı ve İngiltere kralı II. Edward'ın karısı Isabelle , 1995 yapımı Cesur Yürek filminde anlatıldığı gibi sadece romantik bir aşk ilişkisinin taraflarından biri olmaktan ibaret değildi. Üstelik Mel Gibson'ın canlandırdığı William Wallace karakteri ile yasak aşk yaşamak şöyle dursun, gerçek hayatta tanışmışlıkları bile yoktu.
1998 yapımı Aşık Shakespeare filminde, Romeo ve Juliet hikayesinin aslında William Shakespeare'in Viola adındaki erkek gibi giyinen ama aslında hiç var olmamış bir karakterle yaşadığı aşk ilişkisinden esinlenilerek oluşturulduğu anlatılıyor. Bu da Hollywood'un romantizm kokan hikayelere olan merakının bir ürününden başka bir şey değil.
Bir Algonkin kızılderilisi olan Pocahontas, John Smith'le tanıştığı zaman filmde tasvir edildiği gibi bir süper modelden hallice değildi. Gerçekte John Smith 30'undayken, Pocahontas henüz 10 yaşında bir çocuktu. Üstelik, rüzgarda saçlarınızı uçuran türden çılgın bir romantizm yaşamamıştı. Gerçek hayatta genç Pocahontas İngilizler tarafından kaçırıldı ve sırf meraktan kendisini elinde tutan John Rolfe ile evlenmeye zorlandı. Yirmili yaşlarında tüberkülozdan ölünceye kadar da Middlesex'deki evinde yaşadı.
1984 yapımı Amadeus filminde, Mozart içindeki çocuksu dürtülerle hareket eden, parasını sağa sola saçan ve müzmin bekar bir adam olarak tasvir ediliyordu ancak bahsi geçen dönemde Mozart'ın sekiz yaşında bir oğlu vardı. Salieri'yi ise oğlunu eğitmesi için tutmuştu. Mozart'ın gizemli bir şekilde öldüğü doğru ama iki erkek arasında bu denli bir düşmanlık olduğu ve Mozart'ın ölümünden Salieri'nin sorumlu olduğuna dair kesin bir kanıt mevcut değil.
Genel olarak kötü bir film olarak kabul edilen ve tarihi hatalarla dolu olan 1998 yapımı Elizabeth filmi, Elizabeth'in zırhlarını kuşanarak savaş meydanına akın etmesi ve yaptığı konuşmalar dahil pek çok konuda yanlış bilgi vermekteydi. Her ne kadar Cate Blanchett'ın muhteşem güzelliği ve Lady Gaga'dan hallice tarzı film boyunca gözlerimizi kamaştırsa da bu durum karakteri ele alış şekillerinin doğru olduğu anlamına gelmiyor.
Büyük İskender filmi ile ilgili detaylara girmeye kalksak, sabaha kadar bitiremeyiz. Kısaca filmin bütününün yanlışlıklarla dolu olduğunu bilin kafi. Ayrıca Persleri ve Yunanları tasvir ediş şekillerinde de hatalar mevcut. Oliver Stone'un 150 milyon dolar hasılatlı filmi, Colin Farrell ve Angelina Jolie ile gözlere ziyafet çekse de işin tarihi gerçeklik boyutunu doğru yansıtamadığı aşikar.
Cleopatra, filmlerde genellikle muhteşem güzellikte bir kadın olarak tasvir ediliyor, hatta Elizabeth Taylor versiyonu için dillere destan diyebiliriz. Ancak gerçek Cleopatra'nın bununla uzaktan yakından alakası yok. Fiziksel özellikleriyle ilgili net bir bilgiye sahip değiliz, ancak kendisinin aslında obez olduğu ve yansıtılmaya çalışıldığı gibi bir güzellik abidesi olmadığı söyleniyor. Yani burada da yanlış yönlendirmelerin olduğu çok açık.
Tom Hooper'ın VI. George versiyonu, kekemeliğinin çok ileri boyutlarda olduğu şeklinde izleyiciye yansıtılıyor ama kaynaklarda geçen hali, VI. George'un bu denli ileri boyutta bir kekemeliğinin olmadığı ve konsantre olduğu zamanlarda neredeyse hiç kekelemediği yönünde. Muhtemelen istenilen o vurucu etkiyi yaratmak için işi biraz abarttılar ama bu da karakterin yanlış aktarıldığı gerçeğini değiştirmiyor.
Amadeus'ta Mozart evli, hatta Salieri Mozart'ın eşi Constance'ı pek çok sahnede kendi isteklerini yaptırmak için kullanıyor. Çocukları da gösterilmekte, hatta bir sahne iki çocuğun dağınık evde koşuşturması, Constance'ın da Salieri'ye dağınıklık nedeniyle özür dilemesi ile başlıyor. Belki çocuklar arasındaki yaş farkı doğru verilmemiş diyebilirsiniz, zira gerçekte 7 yaş fark olan çocukların filmde aralarındaki yaş farkı 2-3 gibi görünmekte. İzlerseniz görürsünüz. Bu arada Amadeus'ta gerçeklikten farklı çizilen tablo, Salieri'nin kıskanç bir kötü karakter olması. Birbirlerinin çok yakın iki dost olduğu, Amadeus'un pek çok çılgınlığına Salieri'nin de ortak olması gibi gerçekler var. Zaten filmin dayandığı tiyatro oyununun senaristi Peter Schaffer'a göre de film "sadece Puşkin'in çok güzel anlattığı bir hayalinden ibaret".
Pocahontas'ın asıl adı Sacajawea. Hikayesi için şu videoya bakabilirisiniz: https://www.youtube.com/watch?v=ld6gUuK4S-s
Bu filmler ile tarihin böyle olduğunu zannetmek büyük handikap.