'Breakfast at Tiffany's' ve 'Roman Holiday' gibi filmlerle tanınan meşhur Hollywood yıldızı Audrey Hepburn, kariyeri kadar kişiliği ve hayatıyla ilgili detaylarla da oldukça dikkat çekiyor. Başarılı bir kadın olarak film sektörüne adını yazdıran Hepburn ile ilgili gerçekler kendisine bir kez daha hayran kalmanızı sağlayacak! Gelin bu gerçeklere birlikte göz atalım. 👇
Biz de bu ilginç ve güzeller güzeli kadın hakkında bilinmeyenleri sizler için derledik!
Audrey Hepburn'ün vücut yapısına hayran kalmayan yoktur. Bu görünüşünün ardında yeme bozukluğunun yattığı sıkça söylense de ailesi bunun doğru olmadığını söylüyor. Ünlü isim, 1939-1945 yılları arasında çok acı çekmiş ve oldukça zor şartlarda büyümüş.
Hepburn, yirmiden fazla ülkeye elçi sıfatıyla seyahat etti. Türkiye, Honduras, Sudan, Bangladeş ve Somali gibi ülkelerde besine, temiz suya ve aşılanmaya ihtiyacı olan çocuklar ve ailelerin yaşadığı bölgeleri ziyaret etti. Ziyaretleri sırasında edindiği gözlemlerini raporlayarak halkın karşısına çıkan Hepburn; ismini ve imajını kullanarak gıda yardımı ihtiyacını teşvik ettiği gibi UNICEF için de para topladı.
Hepburn, ilgi odağı olmaktan veya hayranları tarafından çevrelenmekten pek de hoşlanmıyordu. Hatta bir keresinde 'Sık sık yalnız kalma ihtiyacı hissediyorum. Cumartesi gecesinden Pazar sabahına kadar evimde yalnız kalabilsem oldukça mutlu olurdum. Enerjimi ancak bu şekilde toplayabiliyorum.' diyerek duygularını açıkça dile getirmişti.
Hepburn'ün oğlu Lucca Dotti bir röportajda, meşhur oyuncunun insanların kendisini güzel bulmalarına hiç anlam veremediğinden şöyle bahsediyor; 'Burnunun ve ayaklarının çok büyük olduğunu, vücudunun aşırı zayıf, memelerinin de çok küçük olduğunu söylüyordu. Kendisine aynada bakar ve insanların neden onun güzel bir kadın olduğunu düşündüklerini merak ederdi.'
Ünlü oyuncunun tüm zamanların en efsanevi aktrislerinden biri olduğu tartışılmaz bir gerçek fakat ününe kavuştuğu isim ne yazık ki gerçek adı değildi. Audrey Kathleen Ruston olarak dünyaya gelen güzel kadına ailesi 'Adriaantje' diye sesleniyordu. 1940'ta ise takma isim olarak Edda van Heemstra adını kullanmaya başladı; bunun sebebi o dönemlerde İngilizvari bir ismin tehlike arz etmesiydi.
'Asla bir ikon olduğumu düşünmedim. İnsanların kafasından geçenler benimkiyle aynı değil. Ben sadece işimi yapıyorum.' diyerek düşüncelerini açıkça dile getiriyordu Hepburn. Ayrıca stilinin de gayet ulaşılabilir olduğu kanısındaydı; saçlarını topuz yapıp büyük güneş gözlükleri ve siyah bir elbise giyerek her kadının kendisi gibi görünebileceğini söylüyordu.
Kariyeriyle beraber aktivist karakteriyle de öne çıkan Hepburn 1992 yılında, ABD'nin sivillere verdiği en prestijli onur nişanı olan Özgürlük Madalyası'na layık görüldü. Sağlık problemlerinden dolayı seremoniye katılamayan Hepburn için sarf edilen 'UNICEF ile olan çalışmalarıyla hepimizin kalbinde yer edindi.' sözleri tarihe geçti. Ne yazık ki madalyayı alışından bir yıl sonra hayata gözlerini yuman güzel oyuncu halen sevilen ve saygı duyulan bir kadın olarak anılmaya devam ediyor.
Peki Audrey Hepburn'le ilgili gerçeklerden hangisi sizi daha çok büyüledi? Hepburn hakkında bildiğiniz başka ilginç bilgiler varsa yorumlarda bizimle paylaşmayı unutmayın!
Dogruya dogru, kadin farkli ve sakin, kibirsiz ve guzel. Gencligimde ogrendigim ve tek yapabildigim onun gibi goz kalemi surmek.
23 Nisan için Türkiye'de bulunmuştu ❤️🥰 çok tatlı görüntüler ortaya çıkmıştı
Ben de bir tane söyleyeyim, rockefeller ve dupont vakıfları tarafından finanse edilen bütün "şüpheli" aşı kampanyalarının ön yüzüydü. Aşılama için ziyaret ettiği bütün gelişmemiş ülkelerde aids, sars, şarbon, ebola, maymun gribi tuhaf labaratuar hastalıklarıyla istisnasiz kadınların doğurganlıklarında azalma gibi bariz sağlık problemleri görüldü. Bil hassa afrikada. Bak bu da enteresan.