Hollywood filmlerinin doğum yapmaya ve hamileliğe dair abartılı sahneleri sağ olsun, bazı insanlar hala bunların doğru olduğunu ya da mutlaka yaşanması gerektiğini düşünüyor. Ancak işin aslı öyle değil. Her bünye farklı olduğu için kişiden kişiye değişiklik gösterse de bu Hollywood klişeleri hemen hemen hiçbir hamilelik için geçerli değil. Gelin hamileliğe dair yanlış lanse edilen bu şeylere neymiş bir bakalım...
Hiç şüphe yok ki doğum yapmak zor ve korkutucu, ancak filmler süreci adeta şeytan çıkarıyormuş gibi gösteriyor. Gerçekte ise bebeği dışarı itmeyi zorlaştırdığı için kadınlara çığlık atmamaları tavsiye edilir. Kabız olduğunuzu hayal etsenize, aynı anda çığlık atmak ve itmek neredeyse imkansız! Ayrıca kişiyi yorarak ihtiyaç duyulan enerjiyi de alıyor.
Filmlerde bebek doğar doğmaz işlem bitiyor. Gerçek hayatta ise kadınlar plasentayı da doğurduğu için bebek dışarı çıktığı anda doğum bitmez. Doğumun bu son aşaması da yaklaşık 20 dakika daha sürer. Ayrıca temizlendikten sonra bile kanıyor olacaksınız.
Bir filmde hamile kalabilmek için ”İhtiyacın olan tek şey aşk' diyorlar. Ne yazık ki bazıları için hamile kalmak o kadar kolay değil. Çoğu film, kadınların ilk ilişkinin hemen ardından hamile kaldıklarını gösterir. Bu gerçekleşebilse de, ayın herhangi bir gününden ziyade yumurtlama günlerinize yakın hamile kalma olasılığınız daha yüksektir. Çoğu durumda hamile kalmak birkaç deneme gerektirir.
Filmler genellikle kusursuz bir tene sahip olan kadınları gösterir. Hamile kalmanın ona güzellik kattığına dair iltifatlar alırlar. Gerçekte ise bazı şanslı kadınlar “hamilelik parıltısından” nasibini alsa da, çoğu hamileliğin getirdiği sivilce, renk değişikliği, çatlaklar ve hatta döküntülerden muzdariptir.
Tamam, filmler bazen memelerde bazı değişiklikler olduğunu gösteriyor. Ancak gerçekte şişen tek şey bu değil. Çoğu hamile kadın şişmiş ayaklar, eller ve ayak bilekleriyle baş etmek zorunda kalıyor. Hatta ayakkabılarınızı giyemeyeceğiniz veya alyansınızı çıkaramayacağınız noktaya bile gelebiliyorsunuz.
Filmlerde hamile kadınların abartılı bir şekilde yemek yediğini görürsünüz. Bir kuş sütü eksik olan sofrada hem tatlıdan hem pizzadan ağzına tıkıştırarak hızlı hızlı yemek yerler. Oysa gerçek durumlarda kadınlar genelde aynı anda sadece tek bir şeyi aşerir. Mideleri zaten bulandığı için bir oturuşta fazla yiyemeyebilirler.
Normalde insanların kan değerlerine bakılarak da hamile olup olmadığı anlaşılabiliyor. Fakat filmlerde sanki hamilelik sadece test ile öğrenilebiliyormuş gibi bir hava var. Ya da tüm belirtileri göstermelerine rağmen anlayamıyor ve bayılıp doktora gittikten sonra öğreniyorlar. Bayılınca da kimse hamile olmalarına ihtimal vermiyor.
Bir filmdeki hamile bir kadının tipik bir sabahında, hızlı bir sabah bulantısı geçirir ve ardından gününe devam eder. Sevimli bir şekilde kustuktan sonra hemen toparlanır. Oysa hamilelik sürekli baş ağrısına ve mide bulantısına sebep olabilir. Her öğünden sonra kustuğunu söyleyenler bile mevcut. Bazı kadınların ise sadece midesi bulanır ve kusmazlar. Yorgunluk veya diğer semptomlar onları daha çok etkiler.
Filmlerdeki tüm doğum sahneleri normal doğum yapan bir kadını gösterir. Bağırarak terler içerisindedir ve doktor bir örtünün ardından bebeği gördüğünü söyler. Gerçekte ise doğum sezaryen de olabiliyor elbette. Bu da gayet doğal bir şey.
Bu da çok bilinen klişelerden. Anne adayı çok mutlu, pozitifken birden bir ağrı girer. Bu ağrı sadece doğum içindir. Hastaneye giderler ve bebek doğar. Yanlış alarm değildir. Gerçekte ise bu ağrılar belirli sıklıklarla görülebiliyor. Her kramp girdiğinde öyle hemen bebek gelmiyor maalesef. 😂
Bu durumlarin hepsi annenin yasina, ve bedenine, kacinci dogum olduguna bagli. Yani her kadin farkli. Kuzenim cok kisa surede dogum yapip, hic sorun yasamadan ayaga kalkiyor, onun kizkardesi 1-2 gununu aciyla, ve zor dogumla geciriyor, benim gibi turlerde dogumda olumle yuz yuze kaliyor. Her kadin bir degil.
Bir de dirseğiyle kaburgalarınızı baskılayarak doğuma yardımcı olmaya çalışan ebe gerçeği var. O da doğum kadar acı veriyor🥲