Hogwarts Legacy İncelemesi: Hogwarts Kabul Mektubu Nihayet Geldi

Ha geldi, ha geliyor derken, her yeni güne bizleri daha da heyecanlandıran haberleri ile uyandığımız Hogwarts Legacy nihayet çıkış yaptı. 10 şubat tarihinde çıkışını gerçekleştiren oyuna gelin biz de ilk bakışımızı bir atalım. Başlamadan hemen uyaralım, bu inceleme spoiler içermemekte.

Hogwarts Legacy ilk duyurulduğunda yalnızca evrenin hayranlarını değil, pek çok oyuncuyu da heyecanlandırmayı başarmıştı.

Oyunda bizi elbette ilk önce karakter yaratma ekranı karşılıyor.

Karakterimizin saçına, göz ve ten rengine, suratındaki detaylara kara verebildiğimiz karakter yaratma ekranı pek detaylı değil. Ancak yeterli olduğunu da ifade etmek gerek. Kısacası oyunun ilk saatlerini dünyaya dahi adım atmadan, sadece karakter yaratarak geçiren oyuncular hayal kırıklığına uğrayabilirler ancak sunulan seçeneklerle kendi karakterinizi yarattıktan sonra cadı veya büyücünüzü oyun içerisinde de bol bol özelleştirme şansınız olacağını da eklemek gerek. Bu noktada oyun içerisindeki özelleştirme seçeneklerinden de bahsetmiş olalım. Oyunun dünyası üzerinize adeta kıyafet ve aksesuar atıyor! Açtığınız her sandıktan, girdiğiniz her zindandan muhakkak bir kıyafet ile ayrılıyorsunuz. Her kıyafet ise elbette farklı etkilere sahip. Birer zırh görevi gören bu kıyafet ve aksesuarlarla ilgili en iyi şeylerden biri ise sırf daha fazla puan verdiği için palyaço gibi gezmek zorunda bırakmamaları. Teçhizat ekranında dilediğiniz yüksek özellikli kıyafetleri üzerinize geçirdikten sonra F tuşu yardımı ile bunların görünümlerini zevkinize göre ayarlamanız mümkün. Yani elinizdeki en iyi pelerin üzerinizde çuval gibi durduysa dert etmeyin, görünüşüne bayıldığınız bir diğer seçeneği ötekinin tüm özellikleri aynen kalırken kullanabilirsiniz.

Şimdi gelelim oyunun eli en kuvvetli yanına. Bu evrene aşık olmamanız mümkün değil!

Oyun dünyasına adım attığınız daha ilk andan itibaren karakterinizi çevreleyen dünya tam da amacı olduğu şekilde büyülü hissettiriyor. Oyun alanımız ise daha önce de bahsettiğimiz üzere açık dünya şeklinde. Bu açık dünya ise genel olarak iki ana bölüme ayrılmış diyebiliriz. Bunlar Hogwarts ve Hogsmade. Ancak bu iki alan dışarısında kalan Yasak Orman, sayısız kale, mağara ve keşfetmenizi bekleyen gizemli alanlar mevcut.

Hogwarts tek başına apayrı bir konu.

İfade etmek için kesinlikle kelimelerin yetersiz kalacağı bir deneyim Hogwarts. Büyülü sözcüğünün tam anlamı, sözlük karşılığı gibi. Daha da önemlisi bu okul yaşıyor! Bahçesinde şakalaşan öğrencileri, beklenmedik köşelerden karşınıza çıkıveren hayaletleri ve daha pek çok sürprizi ile oyunun en iyi yansıttığı şeylerden biri kesinlikle okulun ta kendisi. Ee, oyuna adını veren okul hakkında daha azını beklemiyorduk elbette. Hogwarts ayrıca bir okuldan ziyade çözülmeyi bekleyen bir Rubik küpü gibi. Koridorlarındaki portrelerden tutun heykellere, öğrencilerin vereceği yan görevlerden bir anda karşınıza çıkıveren veya keşfederken karşılaşıp peşine düştüğünüzde sizleri bambaşka bir maceranın içine atan alanlarına kadar neredeyse her adımında bir gizem saklı bu yapının. Üstelik hiç de küçük bir alandan bahsetmiyoruz. Daha önce de bahsi geçtiği üzere Hogwarts oyun haritasının iki alanından biri. Dolayısıyla da gerçekten devasa. Kitaplarda tasvir edilen ve filmlerde de gördüğümüz alanlar oyuna da ustalıkla yedirilmiş. Üstelik bu dünya yalnızca Harry Potter hayranlarının değil, neredeyse her oyuncunun kalbini çalacaktır şüphesiz. Kısacası Hogwarts kendi büyük ama içi boş bir kabuk olmaktan çok öte, keşfedilmeyi bekleyen başlı başına bir gizem.

Titizlikle yaratılmış bir diğer alan ise Hogsmade.

Bir beşinci sınıf öğrencisi olarak ('bir dakika, beşinci sınıf mı dediniz' derseniz bu noktaya tekrar döneceğiz) Hogsmade köyünü ziyaret etme hakkımız da var. Genelde çeşitli alışverişlerimizi yaptığımız, zaman zaman hikaye akışı için de ziyaret ettiğimiz Hogsmade yaşadığını hissettiren bir alan. Bir büyücü köyünün sokakları zaten ne kadar sakin olabilir ki? Olivanders, Zonko'nun Şaka Dükkanı ve Üç Süpürge gibi hem kitaplar, hem de filmlerden bildiğimiz pek çok dükkana uğrayabileceğiniz Hogsmade elbette Hogwarts kadar büyük bir keşif imkanı sunmasa da her adımınız sizi bazı sürprizlere götürebilir.

Oyun dünyası harika da hikaye nasıl?

Oyun bizleri epey heyecanlı ve etkileyici bir açılış sekansı ile bu dünyanın içine bırakıyor. Pek spoiler vermeden kısaca bahsetmemiz gerekirse biz büyülü güçleri birazcık geç açığa çıkmış bir öğrenci olarak Hogwarts'a beşinci sınıf olarak kabul alıyoruz. Büyülü güçlerimiz geç açığa çıkmış olabilir ancak bu demek değil ki elimiz armut topluyor. Hatta aksine bu dünyada çok çok nadir görüldüğü üzere antik büyü denen şeyin izlerini görüp, yeri geldiğinde onu kontrol edebilen bir karakterimiz var. Yani kısacası klasik bir kahramanın yolculuğu ve seçilmiş kişi hikayesi. Ee, durum böyle olur da kötü adamlarımız olmaz mı hiç? Adım attığımız dünyanın 1800'lerin sonunun Harry Potter evreni olduğunu hatırlatmamızda fayda var. Kısacası hem kitaplarda hem de filmlerde gördüğümüz olayların çok öncesi. Oyunda da ana kötümüz Ranrok adlı bir goblin ve kendisi bir takım (doğal olarak) kötücül faaliyetlerle huzur bozmaya kararlı. Bu noktada ana hikayenin pek de heyecanlı olmadığını da belirtmek gerek ancak yetersiz kaldığını da söylemek zor. Kısacası elimizde ortalama bir hikaye var. Ancak bu hikayede ilerlerken karşılaştıklarımız, girdiğimiz mücadeleler, ziyaret ettiğimiz mekanlar ise kusursuza yakın.

Madem büyücüyüz, o zaman bol bol büyü yapalım!

Oyun bizlere 36 farklı büyü sunuyor. Ancak bunların çok daha azını doğrudan savaşlarımızda kullanabiliyoruz. Örnek vermek gerekirse 3 büyü yalnızca İhtiyaç Odası'nda etrafı düzenlerken kullanılabiliyor, bunun haricinde ise işlevsizler. Birkaç örnek daha vermek gerekirse R tuşuna bastığımızda bizlere etrafta etkileşime girebileceğimiz nesneleri ve ipuçlarını gösteren Revelio büyüsü, hepimizin ezberinde olan ve bir el feneri işlevi gören Lumos büyüsü gibi çeşitli sihirleri de savaşta kullanamıyoruz. Fakat bu demek değil ki büyüler kısır kalıyor. Savaşlarda kullanabileceğimiz büyüler farklı dallara ayrılmış vaziyette. Örneğin düşmana doğrudan hasar veren Incendio rakiplerimizi ateşler içinde bırakan büyülere ek olarak Levioso gibi doğrudan hasar vermese de düşmanı havaya kaldırıp hareketsiz bırakarak kombolar yapmamızı ve rakiplerimizi bir süreliğine saf dışı bırakmamızı sağlayan yeteneklerimiz de var. Hazır kombo demişken oyunun çok keyifli bir dövüş deneyimi sunduğunu da atlamamak gerek. Okul içerisinde hocaların verdiği görevleri tamamlayarak öğrenebileceğimiz farklı büyüler ile farklı düşman tiplerine göre hasar vermek mümkün. Üstelik kombo yapmak ise çok kolay ve eğlenceki. Bir örnek vermek gerekirse size gelen bir saldırıyı Proteo adlı kalkan büyüsü sayesinde def ettikten sonra düşmana bir stupefy atarak ne olduğunu şaşırtabilir, hemen ardından Levioso ile havaya kaldırdığınız düşmana isterseniz temel saldırınız, isterseniz de farklı bir büyü ile saldırdıktan sonra onu yere çarpabilir, hemen ardından silahını elinden alıp ona karşı fırlatarak hamlenizi tamamlayabilirsiniz. Üstelik tüm bunları yapması o kadar akıcı ve zahmetsiz ki. Kısacası dövüş sistemi yağ gibi akıyor.

"Ben buraya okumaya geldim, hani dersler" diyenler de buyursunlar.

Hogwarts sonuçta bir okul, siz de çiçeği burnunda bir beşinci sınıf öğrencisisiniz. Derslere katılımınız bekleniyor elbette ancak bunu Bully'deki gibi düşünmeyin. Derslerin mutlaka uymak zorunda olduğunuz belirli saatleri yok. Dilediğiniz zaman gidip derse katılabilirsiniz. Diyelim ki bir gündüz dersine gece gittiniz, bu durumda da haritaya giderek zamanı ileri sararak zahmetsizce gündüze atlayabilirsiniz. Derslerin içeriğine gelecek olursak farklı hocaların ilk derslerinde ufak bir sinematik ile hem dersi hem de hocaları tanıyoruz. Bu derslerin ardından ise farklı büyülü güçler, iksir yapma veya büyülü bitkileri kullanmak gibi şeyleri öğreniyoruz. Sonrasında ise hocalarımızın ev ödevlerini tamamlayarak farklı büyü ve yetenekler öğrenmeye devam ediyoruz. Bu büyüler ise hem ana, hem de yan hikayelerde ilerleyebilmek adına epey önemli. Ev ödevlerimiz ise genellikle bir iksir edinip bunu düşman üzerinde kullanmak, öğrendiğimiz bir büyüyü farklı düşmanlarda denemek gibi şeyler oluyorlar. Sonrasında ilgili hocaya döndüğümüzde de ufak bir oyunla vadettiği yeni büyüyü bize öğretiyor.

Uçuyoruz, savaşıyoruz, bir de büyülü hayvan dostlar ediniyoruz!

Büyücüyüz, elbette uçacağız! Oyunda uçmak için farklı seçeneklerimiz var ve uçmak seyahat etmenin kesinlikle en keyifli yolu. Oyunda haritadaki belirli noktalara hızlı seyahat yapmak mümkün olsa da ilk süpürgemi aldıktan sonra bunu neredeyse kullanmadım bile zira uçarken gördüğüm manzaralar, keşfettiğim bulmacalar ve uçma mekaniğinin bizzat kendisi müthiş keyifliydi. Uçmak için ilk seçeneğimiz elbette ki süpürgemiz. Hogsmade'i ziyaret ederek alabileceğiniz süpürgenize daha sonrasında ilgili yan görevleri tamamlayarak yükseltmeler de yapabilirsiniz. Bunun yanında sihirli hayvanlar ile de uçabilirsiniz. Örneğin zalim kaçak avcıların elinden kurtardıktan sonra dostumuz olan bu hipogrifi de uçuş kısıtlaması olmayan her alanda çağırıp dilerseniz bir atmış gibi yerde, dilerseniz de havada süzülmek için kullanmanız mümkün. Ancak süpürgenin kontrolünün sihirli hayvanlara göre çok daha kolay ve akıcı olduğunu da söylemeden geçmek olmaz.

Büyülü hayvanlardan bahsetmişken bu tatlı mı tatlı (kimi ise epey ürkütücü) hayranları doğada bulduğunuzda himayenize alabildiğinizi de ekleyelim. İhtiyaç Odası'na adım attıktan sonra adından da anlaşılabileceği üzere neye ihtiyacımız varsa o şekilde gelişen bir alana da sahip oluyoruz. Burada ise yakaladığımız dostlarımızı barındırabileceğimiz apayrı bir diyar bizleri karşılıyor. Sevimli tüy yumaklarından tutun, yalnızca ölüme şahit olanların görebildiği yaratıklara kadar farklı canavarlarınızı bu alanda tutarak onlardan üretimde kullanabileceğiniz farklı malzemeler elde edebilirsiniz. Bol bol sevgi göstermeyi de unutmayın tabii!

Sonuç olarak...

Elimizde kesinlikle bu zamana kadar yapılmış en iyi uyarlama oyunlardan biri olduğunu söylemek mümkün. Kaynak materyale böylesine sadık kalırken aynı zamanda kendi yaratıcılıklarını da konuşturup bu dünyaya adapte eden geliştirici ekip bir alkışı (ve belki de farklı farklı ödülleri) sonuna dek hak ediyor. Çıkışından önce büyük heyecan ve beklenti yaratmış olan Hogwarts Legacy son zamanlardaki kötü örneklerin aksine bunların her birinin altından başarıyla kalkıyor. Elbette oyunun hataları, ufak tefek bug'ları, özellikle RPG elementleri konusunda eleştirilecek pek çok yönü olsa da başlı başına dünyası dahi bunları bir nebze de olsa göz ardı edebilmek için yeterli. Karşımızda yılın oyunu mu var bilemiyoruz (zira Starfield gibi pek çok güçlü rakibi daha çıkış yapmadı) ancak Hogwarts Legacy'i bu yıl ödül törenlerinde bol bol göreceğimiz kesin.

İlginizi Çekebilir

Gözünüzden Kaçmasın: Hogwarts Legacy'deki 9 Easter Egg
Hogwarts Legacy Detayları Bitmiyor: Hufflepuff Ortak Salonundan 7 Detay
Hogwarts Legacy'e İlk Güncelleme Geldi: Pek Çok Hata Çözüldü

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı