Bir restorana yalnızca karnınızı doyurmak için mi gidiyorsunuz? Hem görsel açıdan hem de verdikleri hizmet açısından sizi etkileyecek restoranları sizler için derledik. Bakalım bu restoranlar size de 'yok artık!' dedirtecek mi?Kaynak: 1, 2, 3Amerikalılar fast-food ürünlerini oldukça seviyor. Çoğu restoran, en azından müşterilerine daha sağlıklı seçenekler sunabilmek için uğraşırken, Nevada'daki Heart Attack Grill, herhangi bir sağlıklı ürün tüketimini reddetmekte ve obeziteyi kucaklamakta.Restoran bir hastane konseptinde düzenlenmiş ve hemşire kıyafetli garsonlar ve doktor önlükleriyle patronlar hizmet veriyor. Ayrıca giden müşteriler de hastane önlükleri giyiyorlar.Çeşitli oyunlar oynanan bu restoranın müşterileri, en az 100 kalorili sağlıksız ama lezzetli burgerlerini yerken çok eğlendiklerini söylüyorlar. Yemeğini bitirmeyen her konuğa kürekle vuruluyor. Biraz fazla ilginç...Muhtemelen yemek yediğinizde düşünmek istediğiniz en son şey dışkıdır, ancak Tayvan'daki bu restoranın müşterilerine sunduğu şey bu.Restorandaki her şey klozet, musluk, küvet ve dışkı temasına dayanıyor.En kötü yemek muhtemelen minyatür bir tuvalet şeklindeki kabın içinde sunulmuş yumuşak çikolatalı dondurma.Hastane konseptli bir diğer restoran ise Hospitalst. Tüm çalışanlar, doktor ve hemşire kıyafetleri giyiyorlar, ameliyathane veya hastanede bulunabilecek başka oda temalı köşelere yerleştiriliyorlar.Yemekler cerrahi aletler ile yeniliyor ve içecekler cam tüp ve test tüplerinde servis ediliyor.Bazı müşterilere deli gömleği giydirilip, yemekler personel tarafından yediriliyor. Ne tuhaf bir hizmet...Askeri temalı restoranın menüsü, 'Terörist Ekmek', 'M16 Karabina Sandviçi' ve 'Havan Burgeri' gibi isimlendirilmiş yemekleri içermekte.Askeri araç gereçleriyle dekore edilmiş ve helikopter, silah sesleri ve patlamalar içeren bir soundtrack ile restoranın, yemek yerken huzur verdiği bir ortam olmadığı biliniyor.'Sandviçler sizi öldürebilir' sloganı, yemek yiyenler için düşmanca bir atmosfer olmalı.Birçok kişi için, yükseklik, baş dönmesi ve korku demek. Yükseklik korkusunun iştah kapatıcı etkisine rağmen Belçika'daki Dinner In The Sky, müşterilerine sunduğu yemekler konusunda uzmanlaşmış.Yaklaşık 46 metre yükseklikte müşterilerine hizmet veren bu restoran, 40 farklı ülkede faaliyet gösteriyor.Brooklyn Greenpoint'deki Mezerole Bulvarı'nda haftanın bir günü, müşterilerinin 90 dakikalık bir sürede tam sessizlikte yemek yediği bir restoran var. Birkaç yıl önce, restoranın sahibi Hindistan'da bir Budist manastırında birkaç ay zaman geçirmiş ve buradaki hayattan ilham almış.Bu sessiz yemeklerin arkasındaki fikir, insanlara yiyeceklerin özünü tamamen sunabilmek. Bu 'sessiz yemek' saatinde sipariş verdikten sonra kimse konuşmuyor ve sadece yemek yemekle ilgileniyor.Karanlıkta yemek, yurt dışında oldukça uzun bir süre kulaktan kulağa dolaştı ancak konsept ilk kez 2006'da Kanada'da tanıtıldı. Montreal'de O.NOIR'ın açılışı ve daha sonra 2009'da Toronto'da ikinci bir yer açılmasıyla konsept yaşatılmaya başlandı. O.NOIR'in felsefesi, Slient Restorant'taki fikre benziyor: Görme engellenip diğer duyular hassaslaştığında yemekten alınan keyfin arttığına inanılıyor.Fenerler, cep telefonları ve ışık saçıp aydınlık yapabilecek tüm eşyaların burada kullanımı yasak.Akşam, konukların siparişlerini verdikleri aydınlık bir barda başlıyor, sonra bir sunucu tarafından masada neyin nerede olduğu anlatılıyor ve müşteriler aydınlık olmayan bir yemek odasına yönlendiriliyorlar.Casus temalı bir restoran olan Safe House'a yalnızca şifreyi biliyorsanız girebiliyorsunuz. CIA'in gizli planlarını yaptığı bir yer olarak dizayn edilen bu restoranı bulabileceğiniz hiç bir tabelası bulunmuyor.2001 yılında yıkılması öngörülen Amsterdam'daki eski bir sera De Kas, yirmi altı metre yüksekliğinde bir cam bina. Michelin yıldızlı Şef Gert Jan Hageman tarafından bu bina restorana dönüştürülerek kurtarılmış.Camla kaplı bir seranın içerisinde kurulmuş restoranda her şey en taze haliyle sunuluyor. Akdeniz bitkileri, otlar ve yenilebilir çiçekler restoranın yakınındaki sera ve bahçede hasat ediliyor ve günlük olarak müşterilere ikram ediliyor.1979'da açılan bu restoran, 1930'lu ve 1940'lı yılların klasik oyuncaklarıyla süslendi, küçük, tek odalı bir yer olarak başladı ve bugün, ortaya çıkardığı evin üç katını da kapsayan çok geniş bir restoran haline geldi.Farklı giyimli garsonları, film sahnelerinin ve yıldızlarının fotoğraflarının mevcut olduğu duvarlar arasında hizmet etmekte.Üç katlı trenler ve çeşitli oyuncaklar da bu alanı süsleyen dekorasyonlar.New York'ta bulunan Ninja Restoran, adına uyumlu konseptiyle müşterilerini karşılıyor. Karanlık bir yer altı şehri olarak tanımlanan restoranda, sizinle ilgilenen Ninja garsonlar var.Garsonlar sizi eğilerek karşılıyor ve masanıza giden iki yol, kolay güzergah veya zor güzergah arasında (karanlık ve dar bir yol) seçim yapma seçeneği sunuyor. Yolculuğunuz bittikten sonra, Ninja sizi kendi minik odasında bulunan bir masaya oturtuyor. Siz yemeğinizi yerken sizi eğlendirecek oyunlar yapıyor.Krishnan Kutti, restoran yapmak için satın aldığı alanın mezarlık olduğunu öğreniyor ve ne yapması gerektiğiyle ilgili ikilem yaşıyor. Daha sonra bu ikilemden yararlanıp, kim oldukları bilinmeyen mezarların etrafına restoranını kuruyor.Hindistan'da bulunan bu restoranın sahibi, 'Amacının ölülere saygısızlık olmadığını, hatta mezar çevresinde yenilen yemeğin iyi şans getirdiğini düşündüğünü' belirtmiş. Ayrıca mezarların her türlü bakımının da kendisi tarafından yapıldığını eklemiş. Sizce mezarların etrafında yemek yemek nasıl bir şey olmalı?
Silent çok iyiymiş, ses yok, rahatsızlık yok ama diğerleri pek gerekli değil. Hele Tayvan'da ki tuvaletliye hiç ihtiyaç yok!
1-2 tanesi hariç çok saçma. özellikle ilk 3 aşırı saçma.