İngiliz seyahat yazarı Hugh Thompson, 'Nanda Devi: A Journey to the Last Sanctuary' (Nanda Devi: Son Sığınağa Yolculuk' adlı kitabında cihazları yerleştirme görevi verilen Amerikalı dağcıların köylülerin şüphesini çekmemek için Hindistan'da üretilen bir losyon sürerek yüzlerini 'esmerleştirdikleri'ni yazıyor.
Thompson'a göre dağcılardan köylülere düşük oksijenin insan sağlığına etkilerini araştırdıklarını söylemeleri istendi. Nükleer malzemeleri taşıyan hamallara da bunların içinde bir tür hazine, muhtemelen altın olduğu' söylendi.
Outside adlı Amerikan dergisine göre dağcılar zirveye tırmanmadan önce Kuzey Carolina'daki bir CIA üssünde, hızlandırılmış nükleer casusluk eğitimi aldı.
CIA'in başarısızlıkla sonuçlanan bu operasyonu Hindistan'da 1978'e kadar sır olarak kaldı.
Washington Post gazetesi o tarihte Outside'ın haberiyle harekete geçerek, CIA'nin o dönem aralarında Everest'e çıkanların da olduğu bir grup dağcıyı, casusluk operasyonunda kullandığını, bu kişilerin Himalayalar'daki iki zirveye nükleer cihazlar yerleştirmekle görevlendirildiğini yazdı.
Gazeteye göre eski bir CIA yetkilisi 1965'teki ilk tırmanışın başarısızlıkla sonuçlandığını ve cihazların kaybedildiğini, iki yıl sonraki ikinci tırmanışın ise 'kısmen başarılı olduğunu' söyledi.
1967'deki üçüncü girişimde ise bu kez görece daha kolay olan bir görev vardı.
Cihazlar bu kez 6 bin 861 metre yüksekliğe sahip Nanda Kot zirvesine yerleştirilecekti. Görev başarılı oldu.
Operasyona katılan 14 Amerikalı dağcıya üç yıl süren hizmetlerinin karşılığı olarak ayda biner dolar ödeme yapıldı.
Nisan 1978'de dönemin Hindistan Başbakanı Morarji Desai, parlamentodaki bir konuşmasında Hindistan'la ABD arasında 1960'larda Nanda Devi'ye nükleer cihazlar yerleştirilmesi için 'üst düzey' bir anlaşma yapıldığını açıkladı.
Deasi bu operasyonun ne kadar başarılı olduğu konusuna bilgi vermedi.
Bu da hint çomarı ABD bize sikicek korkusu bütün çomarların vazgeçilmez fantezisidir.