Hidrojen Bombası ve Mike

Bir önceki yazımı hatırlarsak sizleri Little Boy ve Fat Man ile tanıştırmıştım. Bunlar uranyum ve plütonyum gibi radyoaktif maddelerin parçalanmasıyla elde edilen yüksek tesirli atom bombalarıydı. 

Şimdi sonucunu bir felsefeye bağlayacağım bir bilgi paylaşmak istiyorum.

Fizik ve felsefe iç içe zira…

Atom bombası yani “atomun bölünmesi” fizyona dayanırken, hidrojen bombası yani “atomun birleşmesi” füzyona dayanır.

Bu ise ortaya çok daha az girdi ile çok daha büyük bir enerji çıkarır. Bu keşfin ardından bilimsel çalışmaları kitle imha silahı olarak görmekten geçinmeyen yapılar hatırlarsak 1952 yılında da ABD Pasifik’teki Marshall Adalarında ilk Hidrojen Bombasını patlatmış, tıpkı Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan bombalar gibi isim koymaktan çekinmemişti. 

“Mike”

Üstelik Mike, yani ortaya çıkan patlama Hiroshima’ya atılan bombadan en az 1000 kat daha güçlüydü. 

Savaşın doğası bu…

Karşı taraf durur mu?

Bir yıl geçmeden bir Hidrojen Bombası da Sovyetler birliği patlatarak yanıt vermişti.

Dünyanın süper güçleri ellerindeki süper bombaları birer birer patlatarak güç gösterisi yapıyor, sıradan insanlar ise olup biteni korku dolu gözlerle izliyordu.

En nihayetinde atom bombasının ötesinde Hidrojen Bombası tam bir “kitlesel imha silahı, tüm insanlığı ortadan kaldırabilecek bir güç” olarak gündeme oturdu.

O günlerde artık olur mu bilinmez, gelecekte tüm dünyayı mahvedecek büyük bir nükleer savaş söylentisi de dolaştı durdu.

Bu felaketlerle birlikte nükleer enerjiye de tüm avantajlarının yanında büyük bir tepki oluşmaya başladı.

Bilimin kendi başına günah keçisi olmadığını unutmamamız gerekirdi. 

Sorun elbette bilimsel gelişmelerde değildi. 

Sorun tüm mitlerde, efsanelerde, hikâyelerde veya filmlerde de gördüğümüz gibi insanın elindeki gücü nasıl kullandığındaydı.

Sorun da çözüm de insanoğluydu en nihayetinde.

Parçalamak, bölmek, yakıp yıkmak da bizim elimizdeydi.

Tıpkı atomu böldüğümüz gibi.

Veyahut birleştirici gücün büyüklüğünü, etkisini görüp, birleştirici, yapıcı olabilmek de bize bağlıydı.

Yine tıpkı güneşin yakıtı olan hidrojen atomlarının ikisinin birleşerek helyumu oluşturduğunda çıkan o güzel, sıcacık enerji gibi.

Ya da yanıcı hidrojen gazı ile yakıcı oksijen gazının birleşerek berrak ve söndürücü suyu oluşturması, seven iki insanın kavuşması gibi…

Ve bilim bize ısrarla birleştirici gücün ayrıştırıcı güçten binlerce kat şiddetli olduğunu söylüyordu.

O halde bu kadar bölünmek, bu kadar ayrışma niye?

Vakit tüm fikir ayrılıklarına, kırgınlıklara, küslüklere rağmen birleşme vakti.

Atomaltı parçacıklar bile kendi dilleriyle bunu söylüyor bizlere

Bir araya gelişlerin en güzeline ve takılacak güzel isimlere…

Instagram

Facebook

Popüler İçerikler

İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
YORUMLAR
05.12.2022

👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻

07.12.2022

🙏🙏🙏teşekkür ediyorum

07.12.2022

Ya bayildimmmm harika nereden nereye gelmişsiniz ancak bukadar güzel örneklenip anlatilabilirdi çok ama çok beğendim 🤞👏❤️

07.12.2022

Gerçekten çok teşekkür ediyorum 😇

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ