Güçlü olmak bir tarafa; sevilmek ve saygı duyulmak, hem de bütün dünya tarafından!
Güçlü olmak bir tarafa; sevilmek ve saygı duyulmak, hem de bütün dünya tarafından!
Amanullah Han, Türkiye Cumhuriyeti'ne gelen ilk devlet başkanı olur. Milli Mücadele yıllarında başlayan Türk- Afgan dostluğu, Cumhuriyet'in ilanından sonra da devam eder. Ayrıca Atatürk'ümüzün gülen yüzü harika, öyle değil mi?
Türk-Yunan nüfus mübadelesinin çözülmesi ile birlikte yumuşayan iki devlet arasındaki ilişkiler, İsmet Paşa'nın Venizelos'u Cumhuriyet Bayramı sebebiyle de Türkiye'ye davet etmesini sağlar.
Tarihlere baktığımızda Cumhuriyet Bayramı'mızın ne denli önemli olduğunu yazmaya gerek dahi yok, değil mi dostlar? Bethlen de bu güzel günümüzde bizi yalnız bırakmayanlardan. Fotoğraf ise Cumhuriyet balosundan.
İngiltere'nin mandaterliği ve Musul sorunu yüzünden soğuk olan Türkiye-Irak ilişkileri nedeniyle bu ziyaret öncesi Irak'ın talepleri reddedilmiş olsa da sonraki gelişmeler iki ülkeyi birbiri ile yakınlaştırır ve Kral Faysal, istasyonda bizzat Atatürk tarafından karşılanır. Kral 1932'de bir ziyaret daha gerçekleştirecektir.
Bulgaristan Başbakanı İsmet Paşa'nın davetiyle kalabalık bir heyetle Türkiye'ye gelir ve 3 gün boyunca Ankara'da temaslarda bulunur.
Kral ve Kraliçe İstanbul'a gelirler ve Atatürk tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda ağırlanırlar. Bir rivayete göre Kral, Atatürk'e 'Bütün taleplere rağmen size karşı savaşa girmedik' der ve Gazi bunu şöyle cevaplar: 'Verilmiş sadakanız varmış, geçmiş olsun ekselansları.'
Gustav Adolf ve maiyetinin yaptığı ziyaret, aynı zamanda Atatürk'ün Türk dilinin benliğine dönüş çalışmaları açısından da değerlidir. Gazi'nin Veliaht'a yönelik konuşması şöyle başlar:
'Bu gece, yüce konuklarımıza, Türkiye’ye uğur getirdiklerini söylerken duyduğum, tükel özgü bir kıvançtır. Burada kaldığınız uzca, sizi sarmaktan hiç durmayacak ılık sevgi içinde, bu yurtta, yurdunuz için beslenmiş duyguların bir yankısını bulacaksınız.'
1 gün önce İstanbul'a gelen Kral sonraki gün Ankara'ya geçer ve Atatürk ile görüşür. O tarihlerde Ürdün demek aslında İngiltere demektir. Atatürk ile neredeyse yaşıt olan Emir, o tarihlerde Osmanlı toprağı olan Mekke'de doğar ve sarayında muhafız olarak Çerkezleri konuşlandırır.
Kral Carol, Atatürk'ümüzün son önemli konuğu olur. Luceaffenu adlı teknesi ile Boğaz'da olan Kral, Savarona'da Gazi ile görüşmeyi tabii ki ihmal etmez.
Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi
Şimdiki de elalelim ayağına gitmesini bırak yalakalığın kitabını yazdı! Ülkenin karizmasını skti!
1-4-7 beni sasirtti cnku suan hepsi 10'daki urdun krali gibi giyiniyor ve takiliyor. Yillar ilerledikce modernlikten ve bilimden eser kalmamis. Bizede aynisi uygulanmaya calisiyor bop.
akp başkanı da bilmem kaç tane özel uçak ile oraya buraya gidiyor.