Her gün gülüyor, uyuyor, göz kırpıyor ya da sıkılıyoruz. Bunları günlük hayatımızın içinde sıradan olarak konumlandırdığımız için aklımıza gelmiyor ama neden yapıyoruz?
İşte her gün deneyimlediğimiz sıradan ama tuhaf 13 olay...
Her gün gülüyor, uyuyor, göz kırpıyor ya da sıkılıyoruz. Bunları günlük hayatımızın içinde sıradan olarak konumlandırdığımız için aklımıza gelmiyor ama neden yapıyoruz?
İşte her gün deneyimlediğimiz sıradan ama tuhaf 13 olay...
Uyanık olduğumuz sürece istemsiz bir şekilde gözümüzü kırparız. En önemli nedeni gözleri temizlemek ve nemlendirmek olan bu eylemde, göz kapakları gözyaşıyla gözümüzü dezenfekte eder.
Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diyaframın istem dışı kasılması ve ses tellerinin bulunduğu gırtlak bölgesinin aniden kapanmasıyla oluşur. Çıkardığımız “hık” sesiyle bizi delirten hıçkırık dakikada 10 ila 30 kez arasında tekrarlanır.
Beynimiz başka görevlerle meşgulken gözlerimizi dinlenme moduna alır ve bu nedenle gözlerimiz açık olmasına rağmen aslında hiçbir şeye bakmayız, daha doğrusu odaklanmayız. Çünkü beyin o esnada tüm enerjisini yaptığı işe harcar.
Bizi hayattan bezdiren, şikayet etmemize neden olan ve tadımızı kaçıran sıkılmanın tarifi zor olsa da yaşamayanın bilemeyeceği tuhaf durumlardan biridir.
Beyin gibi hafıza da oldukça karmaşıktır. Psikolojik olarak pek çok nedeni bulunsa da günlük hayatımızdaki kısa süreli unutmalar aslında hafızamızı aşırı kullanmamızdan kaynaklanır.
Başkalarını çekiştirmek ya da yalnızca dert anlatmak için yaptığımız dedikodu aslında insanlarla aramızdaki bağı güçlendiren eylemlerden biridir.
Ölümü düşünmek getirdiği korkunun yanı sıra yaşam kalitesini artırıyor. Düşünmeye engel olamadığımız ölüm duygusu sayesinde kendimizi daha iyi yaşamaya zorluyoruz.
Keyifli olduğunu düşündüğümüz ve ruh durumumuzu yükselttiğine inandığımız bu alışkanlıklar zamanla artar ve kendimize zarar vermeye başlarız. Zarar derken hiç düşünmediğimiz şeyleri kast ediyoruz elbette: Sigara ve alkol. Günlük yaşantımızda sıradan hale getirmiş olsak da kendimize bile isteye zarar vermek biraz tuhaf sanki...
Nefes almak, yemek yemek kadar ihtiyacımız olan ve bir süreliğine beynimizi dış etkenlere kapattığımız bir eylem olan uykunun gizemi hala tartışılıyor. Araştırmalar, uykunun vücudumuza güç verdiğini ve özellikle de beynin kendisini yenilediğini gösteriyor.
Gün sonunda yorgun düşerek uyuyakaldığımız anlarda birtakım hayaller görürüz, bu hayallerin düşüncelerimizle karışması sonucu da rüyalar oluşur. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, gün içinde yaşadıklarımız beynimiz tarafından hayal olarak bize geri döner.
Stres, kaygı ya da utanma gibi duyguların sonucunda vücudumuzda aniden oluşan yüksek ısı derinin yüzeyine yakın damarları genişletir. Vücudumuzun atmaya çalıştığı o yüksek ısı derimizin kızarmasına yol açar.
Beyinde endorfin hormonu salgılatan gülme eylemi, doğduktan beş hafta sonra başlar ve ölüme kadar sürer.
Yutkunurken yuttuğumuz hava da dahil olmak üzere, ağzımızdan başlayan sindirim sistemimizin her adımında gazlar birikir ve bir çıkış noktası bularak çıkar.
dedikodu insanlarla aramızı güçlendirmez aksine fazlasıyla zayıflatır unutmayın laf getiren laf götürür
#8 bu aralar bende böyle düşünüyordum ve burada karşıma çıkması iyi oldu.Evet insan kendine bu şekilde zarar verecek kadar manyak mı?Sigara ve alkol kullananların lafları hazırdır:Derdim var içiyorum.Kardeşim içmeyenin derdi yok mu?Sorunlardan bu şekilde kaçıyorsun sadece.İnsan hiçbir şey yapmasa bile çok düşünüp kafaya takarakta zarar verir.
Göz kırpmak