İzlediğimiz filmin sonları ya bizi mutlu eder ya da oturduğumuz yerde bizi sıçratabilir. Her film yönetmeni çoğu zaman bu ikisini aynı anda başarmak için çabalar. Bu yazıda size sinema tarihinde son sahneleriyle seyirciyi şaşırtmakta üstüne olmayan filmleri bir araya topladım.
İyi okumalar dilerim.
UYARI: Yazı bol bol spoiler içerir, demedi demeyin.
ABD'de geçerli olan bir kurala göre, bir arazinin sahibi olan kişi, o arazide bulunan her türlü madeni çıkarma yetkisine sahipti. 1850'li yıllarda belirli bölgelerde petrol bulunduğu söylentisi yayıldığında, para kazanma planları yapan birçok insan o bölgeye akın ediyor ve en küçük arazilerde bile olsa arama yapmaya çalışıyorlardı. 'Kan Dökülecek' filminin tarihsel arka planı işte böyle. Şimdi gelelim filmin son sahnesine. Akıl oyunlarıyla dolu bir film, yönetmen Paul Thomas Anderson'ın klasiklerinden birisi. Eli Sunday, petrol için arazi satma umuduyla Daniel Plainview'e gelir. Plainview kabul eder, ancak tek bir şartı vardır; Eli Sunday Daniel, sahte bir peygamber olduğunu ve tanrının yalnızca bir batıl inanç olduğunu haykıracaktır. Sunday kabul eder ama sonra Plainview, petrol zaten oradan alındığı için arazinin değersiz olduğunu ortaya çıkarır. İkili çatışır ve bu olay Plainview'in Sunday'i bir bowling lobutu ile öldürmesiyle sonuçlanır. Filmin son sahnesinde Plainview 'Ben bittim!' diye bağırır.
Jack Nicholson'ın rol aldığı filmin sahnesinde, R.P. McMurphy'nin kaderi hem üzücü hem de diğer hastalara ilham verici. Akıl hastası numarası yaparak güvenlik önlemleri daha az olan bir akıl hastanesine sevk edilen McMurphy' bu süre içerisinde hem kaçma planları yapıyor hem de akıl hastanesindeki diğer hastalarla farklı bir diyalog kuruyor. Bir lobotomi nedeniyle tavırları bozulan McMurphy kaçamaz ama filmin sonunda koğuştaki Şef karakteri kaçmayı başarır. McMurphy'nin artık bedeni değil sadece ruhu onun yanındadır.
Alan Ladd'in hayat verdiği silahşör Shane kötü adamı döver ve Batı'ya adalet getirir. Ancak genç Joey atına binerken Shane'den kan damladığını ve giderken kolu topalladığını görüyor. Ardından, film tarihinde en çok alıntılanan kapanışlardan biri duyulur.
- Joey, 'Shane! Geri dön!' diye bağırır.
Devrimci karşı kültür hikayesinin bitiminden önce sahnede 'bunu mahvettik' havası vardır. Billy bir köylü tarafından vurulur ve Wyatt yardım almak için arabayı sürdüğünde o da vurularak öldürülür. Havadan çekilen bir fotoğrafta Wyatt'ın yol kenarında yanan motosikleti görülür.
Mia ve kocası bir caz bara girerler ve Mia aniden Sebastian'ın orada olduğunu fark eder. Sebastian orada, az önce çalan grubun olduğu sahnededir. İkilinin gözleri birbirine kenetlenir. Mia'nın gözleri Sebastian tamamen paramparça eder. Sonunda piyanonun başına geçer ve bir şarkı çalmaya başlar. Mia caz barda şu anki kocası yerine onun yanında oturmasını istiyordu muhtemelen. Final sahnesi hiçbir söz söylenmeden sona erer, sadece Mia ve Sebastian ayrılırken son kez birbirlerine bakarlar.
Yönetmen M. Night Shyamalan, 'Altıncı His' filminin sonunda seyirciyi şaşırtan son anda bir sürpriz sahne hazırladı. Malcolm Crowe'un aslında Cole'un gördüğü ölü insanlardan biri olduğu ortaya çıktı.
İç Savaş sırasında geçen destansı aşk hikayesi görkemli bir şekilde sona erer. Scarlett O'Hara'nın oynadığı oyunlardan bıkan Rhett Butler, Scarlett'i 'Açıkçası canım, umurumda değil' diyerek destansı bir replik ile terk eder. Bu, Scarlett'in Rhett'in kendisine onu geri kazanma sözü vermesine yol açar çünkü 'yarın başka bir gün'dür.
Nazilerin elindeki Ahit Sandığı'nı başarıyla aldıktan sonra, Indiana Jones onu ABD'ye geri getirir ve sert bir şekilde Ark'ın üzerinde artık 'üst düzey adamlar'ın çalışacağını söyler. Ancak son bir çekimde, yönetmen Steven Spielberg, Ark'ı kutuya konmuş ve binlerce diğer kutulu bir depoya götürüldüğünü göstermiştir.
Balboa ve Creed arasındaki rövanş, ikisinin son turda yere yığılması ve hakemin 10'a kadar saymadan önce ayağa kalkması ile sona erer. Sahne, kaç defa izlenirse izlensin aynı yoğun hisleri yaşatmaya devam ediyor.
Kendisini ve ekibini korkutan uzaylıyı yok ettikten sonra, R.J. MacReady Antarktika'da yapayalnız olduğunu düşünüyor. Ta ki Childs (Keith David) karanlıktan çıkana kadar. MacReady, Childs'ın uzaylı tarafından bozulmuş olabileceğini düşünüyor, ancak bu konuda hiçbir şey yapacak gücü yok. Bunun yerine, ikisi aynı şişeden bir içki paylaşır.
Birçok kişinin kafasını karıştırmaya devam eden bir film Inception. Cobbi onu eve geri götüren işi tamamladıktan sonra çocuklarını görmeye gider, küçük topunu, onu gerçekten var olduğuna ikna edecek totemi döndürür. Ama daha durduğunu göremeden çocuklarını görür ve onlara koşar. Kamera en üste döner ve dönmeye devam eder. Daha sonra ise ekran kararır.
Yönetmen Francois Truffaut'un suçlu bir çocuğun Paris'teki yaşamıyla ilgili hikayesi, ana karakter Antoine Doinel'in sorunlu bir erkek okulundan okyanusa kaçmasıyla sona eriyor. Çocuğun karşısında daha önce hiç görmediği bir manzara var. Daha sonra dönüyor ve doğrudan kameraya bakıyor. Yüzünün donmuş karesi, sinema tarihinin en güçlü görüntülerinden biridir ve sayısız yoruma yol açmıştır.
Norman Bates'in aslında annesi gibi giyindiğini ve Bates Motel'deki tüm cinayetleri işlediğini gösteren sahnelerden sonra, yönetmen Alfred Hitchcock, Bates'i bir hücrede, cinayetleri protesto eden annesinin sesi duyulurken gösterir. Yakından bakarsanız, Marion'un arabasının Bates Motel'in yanındaki bataklıktan çekildiği gösterilirken Norman'ın annesinin ürpertici iskelet kafasını gösteren bir resim bulacaksınız.
Bir korku filminin en iyi yapımlarından biri olan 'Invasion of the Body Snatchers'ın 1978 versiyonu, hâlâ insan olduğu düşünülen Michael'ı, yine insan olan Elizabeth'e rastlayana kadar etrafta dolaşırken büyük bir şok sahnesiyle sona eriyor. Elizabeth yaklaştığında, Michael onu işaret eder ve kapsül insanlarının yaptığı bir çığlık atar. Elizabeth dehşet içinde donmuştur. Çünkü Michael artık onlardan biridir.
Gösterilen şiddet nedeniyle gösterime girdiği sırada tartışmalı olan filmin sonu, kanun kaçakları Clyde Barrow ve Bonnie Parker'ın sonunda polis tarafından açılan ateş sonucu öldürülmesiyle birlikte sona erdi.
Hapishaneden başarıyla kaçan ilk adam olduktan sonra Andy Dufresne, arkadaşı Redding'e şartlı tahliye edildikten sonra onu nasıl bulacağına dair bir mesaj gönderir. Bu, ikisi arasında bir kumsalda dokunaklı bir bir araya gelmeyle sonuçlanır.
Thanos parmaklarını şıklatıp ortadan kaybolur, tüm canlıların yarısını yok eder. En sevdiğimiz Avengers'ın dağıldığını ve hayatta kalanları tam bir şokta bıraktığını izliyoruz. Daha sonra Thanos'u başka bir gezegende güneş batarken otururken ve gülümserken görüyoruz. Kesinlikle bir süper kahraman filminin şimdiye kadarki en vurucu sonu olmuştur.
Yönetmen Sam Peckinpah her zaman izleyicilerine sert görseller sunmaktan hoşlanan bir yönetmendir. Bu klasik Western filmi ile unutulması zor, kana bulanmış bir son yazdı. Pike Bishop ve çetesi, silahları ve çok büyük bir makineli tüfekle Meksika ordusunu ele geçirir. Birkaç kurtulan adam dışında tam bir kan banyosu yaşandı.
1960'ların sonunda ırksal ayrımcılığın had safhada olduğu yıllarda çekilen filmde zombi saldırısından evde tek kurtulan Ben, avcılar tarafından vurularak öldürüldü. Nedeni ise bir zombiye benzetildiği için. Saldırıdan sonraki sabah ise siyah olan Ben bir şenlik ateşine atılarak yakılır.
Ssavaş odasındaki politikacılar ve generaller, dünyayı yok edecek nükleer silahlarla insanlığın nasıl yaşayabileceğini düşünüyor. Dr. Strangelove bir süper ırkın nasıl yaratılabileceğini açıklamaya başlar ve tekerlekli sandalyesinden kalkmaya başlar ve bağırır: 'Mein Führer, yürüyebilirim!'
Uyuşturucu lordu Sosa, adamlarını Tony Montana'nın yerleşkesine saldırtırken, Tony bir makineli tüfek ve bolca şakayla şimdiye kadar çekilmiş en inanılmaz çatışmalardan birine girer.
Michael Corleone, rakip mafya ailelerine darbe indirdikten sonra, karısı Kay ile vefasız kayınbiraderi Carlo'nun ölümü hakkında yüzleşir. Michael sonunda pes eder ve Carlo'nun ölümüyle hiçbir ilgisi olmadığını söyler. Daha sonra Kay'in bakış açısından Michael'ın ailesinden kendisine 'Don Corleone' diyen erkekler tarafından karşılandığını görüyoruz. Kay'e kapı kapanırken, Michael'ın artık aşık olduğu adam olmadığını fark eder.
Norma Desmond, senarist Joe Gillis'i öldürmekten polis tarafından alınacak ama kameralarla basın gelene kadar yerinden hareket etmiyor. Ardından, halkın bekleyişi ile son performansını veriyor.
Ben Braddock, Elaine Robinson'ın düğününü basar ve ikisi de bir otobüse binip gider. Heyecanları yatıştıktan sonra kamera, otobüsün arkasında oturan ikiliyi biraz önce yaptıklarını düşünürken inceler. Gülümsemeleri ve boş ifadelerinde geçen 'oh, s***'' izleri kamerada seyirciye yansır.
Jake Gittes, Noah Cross ve Evelyn Mulwray'in çarpık aşk ilişkisini sonunda anladığında, artık çok geçtir. Polisler onun peşindedir ve Los Angeles'ın Chinatown bölgesinde olaylar doruk noktasındadır. Evelyn öldürülür ve Noah Katherine (Evelyn'in kız kardeşi ve kızı) ile birlikte ayrılır. O zaman Jake'e klasik bir replik söylenir: 'Unut gitsin Jake. Burası Çin Mahallesi.'
Tüm korkuların bittiğini düşündüğünüzde, yönetmen Brian De Palma, Stephen King romanından uyarlamasının yapılan filmin sonunda bizi bir kere daha korkutuyor. Sue, Carrie'ye saygılarını sunmak için eski evine yürürken, yerden bir el onu kapmak için çıkar. Aslında rüya gördüğünü anlıyoruz ve akıldan çıkmayan müzik uğuldarken yatak odasında histerik bir şekilde uyanıyor.
Stanley Kubrick'in '2001'inin sonu, teknolojik bir şaheserdir. David Bowman monolitin içine uçar ve burada renkli ışıklardan oluşan bir girdap bulur. Kendisinin daha eski bir versiyonunu görür ve sonunda yıldız çocuk olur. Sinema tarihinin en efsane finallerinden biridir.
Carol Reed'in kara filminin güzel sonu, bazen eylemin gerçekten kelimelerden daha yüksek sesle konuştuğunu bize kanıtlıyor. Diyalogsuz tek çekim, Alida'nın Harry'nin cenazesinden dönüşte yürüdüğünü ve Holly'yi tamamen geçerek Harry'yi gerçekten ne kadar önemsediğini kanıtladığını gösteriyor.
David Fincher'ın 'Seven' filmindeki daha fazla şaşırtamayacağını düşündüğümüz bir polis olayını heyecan verici bir sonuca ulaştırıyor. Sonunda John Doe'yu yakalayan Mills ve Somerset, suçlu tarafından bir kutunun teslim edildiği açık bir alana götürülür. Kutunun içindekilerin ortaya çıkması - Mills'in karısının başı - inanılmaz bir şoktur ve işlenen son günaha yol açar: gazap.
Film tarihinin en şaşırtıcı sonlarından biri olan 'Verbal' Kint'in aslında efsanevi suç lordu Keyser Söze olduğunun son dakikalarda ortaya çıkmasıdır.
Sizin en çok hangi filmin final sahnesine şaşırdınız? Yorumlarınızı bekliyorum.
icerik icerik degil spoiler mayin tarlasi. bu tip icerilere pek anlam veremiyorum. filmi izlediysen burda sonundaki kilit olayi okumak pek bir sey ifade etmiyor, izlemediysen burayi okumak o eserin tamamini bitiriyor.
şaşırtan pek olmamıştır ancak titanic (1997) beni hüngür hüngür ağlatan ve haftalarca etkisinden çıkamadığım tek final olarak kalacak sığamadın mı jack o kapıya rose ile beraber