Heterodoks ve Ortodoks Ekonomi Politikaları Nedir? Farkları Ne?

Ekonomi literatüründe kabul gören farklı uygulamalar vardır ve bunlar daha istikrarlı mali kararların alınmasına destek olurlar. Ekonomiye yön veren ortodoks ve heterodoks politikalar da bunlar arasındadır ve birbirlerinden farklı pratikleri içerirler.

Son günlerde her yerde karşımıza çıkan bu iki temel kavramı gelin daha yakından inceleyelim! 

👇👇👇

Ortodoks ve heterodoks kavramlarına genel bir bakış.

Ortodoks, Yunanca orthos (doğru) ile doxa (inanç) kelimelerinden oluşan ve 'doğru inanç' olarak kullanılan bir sözcük. Heterodoks ise yine Yunanca kökene sahip olan, heteros (farklı) ile doxa (inanç) kelimelerinin birleşiminden oluşan ve 'farklı inanç' anlamına gelen bir kavram.

Ortodoks para politikası ana akım ekonomi olarak adlandırılabilir.

Bu iki kavramı ekonomi literatürüne uyarladığımız zaman da benzer anlamlar ortaya çıkar. Nitekim ortodoks ekonomi politikası, daha genel kabul görmüş ve geleneksel doktrinleri esas alırken heterodoks ekonomide bunun tam tersi ve farklı yollar izlenir. Bir diğer deyişle, ortodoks ekonomi ana akım ekonomi olarak da değerlendirilebilir.

Ortodoks ekonominin daha kalıcı ve esnek olduğu söylenebilir.

Ortodoks ekonomide daha serbest ve girişimci teşviğinin öne çıktığı bir sistem mevcutken heterodoks yaklaşımda böyle bir durum söz konusu değil. Aksine heterodoks uygulama, daha çok enflasyonu baskılamak için bütçe açıkları oluşturmayı hedefler. Dolayısıyla ortodoks sistemde daha liberal bir serbest piyasadan söz edilirken diğer tarafta fiyatları baskılayan merkezi bir yapı mevcuttur. Haliyle bir taraf uzun vadede kalıcı olabilirken diğeri sadece kısa süreli çözümler sunabilir.

Heterodoks piyasa yaklaşımı merkeziyetçi ve baskılayıcıdır.

Temelini Marksist öğretiden alan Heterodoks uygulama, merkeziyetçi bir piyasa baskılamasına dayanarak genel odak noktasını büyütmeyi hedefler. Bunu örnekle açıklayacak olursak; kamu harcamalarının devam etmesi, bireysel harcama teşvikleri ve kredi ucuzlaması gibi sistemler genişleme amacıyla uygulanır. Ancak bir yandan da enflasyonu bastırmak için merkezi fiyat kontrolleri yapılır, dış ticarete kota getirilir ve ücretler sabitlenir.

Heterodoks para politikasının ana amacı fiyatları kontrol altında tutmaktır.

Bütün bunların temel amacı ise mal ve hizmet fiyatlarının tek bir merkezden kontrol edilmesini sağlamaktır. Bu yaklaşımda fiyatlar talep enflasyonundan bağımsızdır ama faiz ve kur gibi küresel bileşenlerden etkilenir. Bu da ortaya inorganik bir kontrol mekanizması çıkarır. Cari açığı düşürmek için ithalatın azaltıldığı ve fazla malların iç piyasaya aktarıldığı kontrolcü bir mekanizma devreye girer, sonuç olarak ürünler karaborsaya düşer.

Genellikle heterodoks ekonomi olağanüstü durumlarda uygulanır.

Bütün bunlara bakarak yorum yapmak gerekirse, heterodoks politikanın alışılageldik bir uygulama olmadığı ve genellikle acil durum önlemi olarak devreye girdiği söylenebilir. Dolayısıyla özellikle geçiş dönemlerinde ve kriz anlarında, normalleşme için kısa süreli heterodoks ekonomiler denenebilir. Ancak bu tür zeminlerin uzun süre devam etmesi pek mümkün olmaz.

Ülkemizde uygulanan heterodoks ekonomi politikası uzun vadede kalıcı olmadı.

Temeli geleneksel dışı yaklaşımlara dayanan heterodoks ekonomi, bir dönem özellikle Brezilya ve Arjantin gibi Güney Amerika ülkelerinde yoğun olarak uygulanıyordu. Hatta Türkiye'de de geçmişte kira sınırlandırması, fiyat denetimi gibi heterodoks politikalara geçiş yapılmıştı. Ancak tıpkı Güney Amerika'da olduğu gibi bizdeki heterodoks yaklaşımlar da kısa ömürlü oldu ve kalıcı bir başarı yakalayamadı.

Heterodoks ekonominin aksine ortodoks ekonomide arz-talep dengesine bağlı liberal bir piyasa bulunur.

Bu tür acil durumların dışında, genel kabul gören mali politikalar ise ortodoks yaklaşımla ele alınır. Uygulanabilirliği uzun yıllar önce test edilmiş ve belirli bir neden-sonuç ilişkisine dayandırılmış sağlam formüller, yine ortodoks sistemde mevcuttur. Buradaki genel olgu ise arz-talep ekseninde denge bulan, serbest bir piyasa oluşturmaktır.

Ancak bu demek değil ki ortodoks sistemde piyasaya hiç müdahale edilmiyor.

Her ne kadar ortodoks uygulama bireysel yatırımın teşviğine dayansa da burada da bir miktar merkezi müdahale bulunur. Özellikle ülke para biriminin değer kaybetmesi halinde devlet tarafından alınan faiz önlemleri ve yatırım teşvikleri buna en güzel örneklerdendir. Dolayısıyla ortodoks ekonomide de gerektiğinde çeşitli yaptırımlar devreye girebilir ancak buradaki temel hedef, piyasanın kendi kendine dengelenmesini sağlayacak önlemler almaktır.

Ekonomik dengenin oturması için halihazırda çalışan sistemleri kullanmak daha faydalıdır.

Burada devletler için esas olan olgu; ekonominin teşvik ve denge yoluyla mı, yoksa baskı ve kontrol yoluyla mı düzenleneceği sorunsalıdır. Heterodoks uygulamadaki en büyük sıkıntı, şeffaflık eksikliği olduğundan planlama aşamasında analiz ve nesnellik önem kazanır. Bu anlamda çok daha esnek olan ortodoks yaklaşım, heterodoks sistemleri sindirme yetisine sahiptir ve zaman zaman doktrin dışı yaklaşımlar uygulayarak kendini sürdürebilir.

Reel olarak sürdürülebilir ekonomiler her iki politikadan da strateji barındırır.

Modern uygulamada ise ortodoks ve heterodoks sistemin pek çok anlamda iç içe geçtiği söylenebilir. Mali şartlar pek çok faktörden anlık olarak etkilendiğinden ülkeler bu iki sistemin bir arada kullanıldığı karma ekonomi politikalarını uygulamaya daha heveslidir. Ancak işlevselliği net şekilde kanıtlanabilen ve belirli bir neden-sonuç ilişkisine dayanan ortodoks doktrinlerin çok daha sağlıklı ve destekleyici olduğu söylenebilir.

Popüler İçerikler

"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti