Herkeste Biraz Olan Ama Herkesin İnkar Ettiği Duygu: 14 Maddede “Schadenfreude”

Schadenfreude, Almanca bir kelime. Almancada kötü olay, durum anlamına gelen “schade” kelimesiyle, sevinç anlamına gelen “freude” kelimesinin birleşmesinden ortaya çıkar ve kısaca: “başkalarının mutsuzluğundan, başına gelen kötü olaylardan mutlu olma durumu” olarak Türkçeleştirilebilir.

Suç ve Ceza romanında Dostoyevski bu ruh halini çok güzel şekilde açıklığa kavuşturmuştur:

'Hepsinin halinde, en yakınlarının beklenmedik bir felaketi karşısında bile insanlarda her zaman görülen tuhaf bir sevinç duygusu vardı. En samimi acıma, acısını paylaşma duygularına rağmen, istisnasız olarak hiç kimse, böyle bir duyguya kapılmaktan kendisini alamamıştır.”

1. Kıskançlık ile karıştırılmaması gerekir bu duygunun, bu kıskançlığın daha ötesinde bir şeydir.

Bakın Arthur Schopenhauer bu duygu için ne demiş:

“Kıskançlık hissetmek insancıldır, birinin zarar görmesinden mutlu olmak, bunun tadını çıkarmak ise şeytancıl.”

2. Mesela askerlikte şafak iyice azalmışken, yeni gelenlere şafak sorup keyiflenmek tam olarak schadenfreude’dir.

3. Her ne kadar kabul etmeseniz de, başkasının anlattığı kötü bir olayı dinlerken yaşadığınız rahatlamanın sebebi schadenfreude’dir.

4. Bu duygunun bir de gizli olanı vardır, “geheime schadenfreude”.

Bu duygu “n’aber”, “keyifler nasıl”, “okul nasıl gidiyor?”, “işler güçler nasıl?”, vb. sıradan soruların arkasında saklıdır. Sözde bu kişi hal hatır soruyor gibi görünür, ancak olur da ortaya olumsuz, sıkıntılı bir tablo çıkarsa, “oh be benim durumum kötü ama onunki benden daha kötü” diyerek içten içe sevinip kendini düzlüğe çıkarmaya çalışır.

5. “İnsanları seveceksin” romanında Erich Maria Remarque bu duyguyu harika tanımlamıştır:

'Yanıbaşında birisi ölürken sen bunu duyamazsın. Dünyanın bahtsızlığı da budur işte. Acımak ızdırap değildir, acımak başkasının felaketi karşısında duyulan gizli bir sevinçtir. Bu felaket kendimize veya sevdiğimiz birisine gelmediği için aldığımız rahat bir soluktur.”

6. Osmanlıca “şematet” kelimesi aynı anlama gelmektedir, bu da bu duygunun bizlerde de çok görüldüğünün ispatıdır.

Şematet: Birinin başına gelen felâketten dolayı sevinme, sevincini gösterme.

7. Bu duygunun “sadizm” ile karıştırılmaması gerekir, sadizm ile schadenfreude tamamen farklı iki duygudur.

8. Bu duyguyu yaşayan insanlar bunu asla belli etmezler, açığa vurulan, gösterilen bir duygu değildir.

9. Eğer bu duyguyu beslediğiniz insanın size büyük bir kötülüğü dokunmamışsa, hiç kimse böyle bir duygunun esiri olduğunu itiraf etmez.

10. Ama kaza yapmış iki araçtan, ölü bedenler ve yaralılar çıkarılırken içinizden “iyi ki benim başıma gelmedi” diye geçirmeniz bile schadenfreude’nin bir türevidir.

11. Türkiye’den örnek verecek olursak, savcı Zekariya Öz’ün yurt dışına kaçması karşısında schadenfreude yaşayanların sayısı hiç de az değildir.

12. Türkçe’de yaygın bir duygu-durum olduğunu “gülme komşuna gelir başına” antitezine duyulan ihtiyaçtan da anlayabiliriz.

13. “Ben demiştim” söz öbeğinin arkasına gizlenmiş bir schadenfreude olduğunu söylemek yanlış olmaz.

14. Ve son olarak schadenfreude durumunun en hafif örneği, düşen, kafasını çarpan vs. arkadaşınıza anıra anıra gülmektir.

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi