Herkesin Mutlaka İzlemesi Gereken Birbirinden Etkileyici 18 Politik Film

Herkesin mutlaka izlemesi gereken 25 politik filmi derledik.

İyi seyirler!

18. Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol (2013)

Güney Afrika'nın efsaneleşen özgürlük savunucusu Nelson Mandela'nın yaşamını kronolojik biçimde takip eden film, Mandela'nın bir taşra kasabasındaki çocukluğundan başlayarak, Güney Afrika'nın demokratik seçimlerle iş başına gelen ilk başkanı olmasına kadar geçen sürecini beyazperdeye taşıyor. Mandela, henüz genç bir hukuk öğrencisiyken, politikaya duyduğu büyük ilginin sonucunda Güney Afrika'da demokrasinin en önde gelen savaşçılarından biri olur. 1964 yılında çarptırıldığı hapis cezasıyla birlikte kontrol altına alınsa da 27 yılın ardından özgürlüğüne kavuştuğunda mücadelesine devam eder. 1993 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Mandela, bir yıl sonra ülkenin ilk siyahi başkanı olarak göreve gelir. 

Yönetmenliğini Justin Chadwick'in üstlendiği ve William Nicholson'ın senaryosuyla çekilen filmin başrolü başarılı aktör Idris Elba'ya ait. Filmin kadrosunda Naomie Harris, Robert Hobbs ve Mark Elderkin gibi isimler de yer alıyor.

IMDb: 7,1

17. Hayır! (2012)

1988'de gerçekleştirilen Şili referandumundan yola çıkan film, parlak fikirli, genç bir reklam uzmanını baş role taşıyor. Diktatör Augusto Pinochet'i baskılarla ülkeyi referandum oylamasına götürmüştür. Muhalefet kanadı ise bu fırsatı kullanıp onu alaşağı etmek için, René Saavedra'nın yönettiği, 'Hayır' odaklı ciddi bir reklam kampanyası başlatır. Bu kampanya, Augusto Pinochet'in sonunu getirecek ve tarihin yönünü değiştirecek midir?

Festival takipçilerinin ödüllü Tony Manero filmiyle bildikleri Pablo Larraín'in son işi 'No' 2012 Cannes Film Festivali'nde dünya prömiyerini yaptıktan sonra evine Sanat-Sinema Ödülü ile dönmüş bir yapım. René Saavedra rolünde Meksikalı gözde aktör Gael García Bernal'in yer aldığı filmin yurt dışında eleştirmenlerden gelen notu da oldukça yüksek.

IMDb: 7,4

16. Özgürlük Yürüyüşü (2014)

1965'te Alabama eyaletinin Selma kentinden eyalet başkentine giden 87 km'lik bir yol vardı. Bu yolda o dönem ABD tarihine geçen üç protesto yürüyüşü gerçekleştirildi. Martin Luther King'in öncülük ettiği bu yürüyüşler, kamuoyunu harekete geçirdi ve dönemin ABD Başkanı Johnson Oy Hakkı Kanunu konusunda köşeye sıkıştı. Nihayetinde protestolar etkili oldu ve kanun çıktı. 

Değişen Amerika'nın hikayesini anlatan filmin yönetmenliğini Ava DuVernay'ın üstlenirken filmin senaryosu Paul Webb'e ait. Filmin başrolünde David Oyelowo yer alırken Tim Roth, Tom Wilkinson, Oprah Winfrey, Martin Sheen, Carmen Ejogo, Cuba Gooding Jr. gibi isimler zengin oyuncu kadrosunda kendisine eşlik ediyor. Bu epik ve tarihi yapımın prodüktörlüğünü ise “12 Yıllık Esaret / 12 Years A Slave” filminin yapımcıları üstleniyor.

IMDb: 7,5

15. İki Dil Bir Bavul (2008)

Türkiye coğrafyasının kanayan yarası 'Doğu Sorunu' ya da 'Kürt Meselesi' hakkında son yıllarda kaydadeğer ve cesur yapımlar vizyon şansı buldu. İki Dil Bir Bavul da toplumsal duyarlığı olan ve konuya geniş bir çerçeveden bakabilen filmlerden biri. İki Dil Bir Bavul'da Türk öğretmenin, uzak bir Kürt köyündeki bir yılı, başarıyla sinema perdesine aktarılıyor. Öğretmen Kürtçe bilmez, çocuklar Türkçe. Öğretmen ilk kez gördüğü bu coğrafyada, bir yılını çocuklara Türkçe öğretmekle geçirir. Bir yılın sonunda çocuklar Türkçe öğrenebilecekler mi? İki Dil Bir Bavul, üniversiteden yeni mezun olmuş ve uzak bir Kürt köyüne atanmış Türk öğretmenin bir yılını, onun okula yeni başlayan ve Türkçe bilmeyen çocuklarla yaşadıklarını anlatır. Bir yıl boyunca öğretmenin farklı bir topluluk ve kültür içindeki yalnızlığına, çocuklar ve köylülerle yaşadığı iletişim problemine, çocuklardaki değişime tanık oluruz. Bu süreç boyunca öğretmen ve çocuklar birbirlerini yavaş yavaş tanımaya ve anlamaya başlarlar. 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bu yıl ilk kez verilen En İyi İlk Film Ödülü’ne layık görülen İki Dil Bir Bavul, aynı gece Uluslararası Ortadoğu Filmleri Festivali'nde En İyi Ortadoğu Belgeseli Ödülü’nü kazandı. 16. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nin ödül töreni esnasında Nuri Bilge Ceylan’ın Türk izleyicisine izlemesini şiddetle tavsiye ettiği film, SİYAD Ödülü ve Jüri Yılmaz Güney Özel Ödülü’nün de sahibi oldu. Film başka festivallerden de ödüllerle dönmüştü; ZagrebDocs Film Festivali'nde En İyi Genç Yönetmen, Saraybosna Film Festivali'nde de EDN Talent Ödülü’nü aldı.

IMDb: 7,5

14. Açlık (2008)

IRA ile ilgili olarak çekilmiş filmde, Bobby Sands'in insanlık dışı muamelelere maruz kalışındaki sertliği adeta yaşıyorsunuz. Diyalogsuz sahnelerin vuruculuğu ile başlayan film, tüm filme yayılan dehşetli gerçeklik duygusu ile izleyeni kavrıyor.

Mahkumların battaniye ve yıkanmama eylemleriyle ilerleyen direnişleri, altı hafta süren açlık grevi ile doruğa çıkıyor. Hayatı mücadele ile geçmiş Sands’ın kendi vücudunu yaşamının son savaş alanı olarak addedmesiyle yaşanan dramatik süreç muazzam bir etkileyicilikle gözler önüne seriliyor.

Filmin etkileyiciliği sadece Sands önderliğindeki mahkumların direniş destanından ibaret değil. Zira hapishane mahkumlar için olduğu kadar gardiyanlar için de tam bir cehennem. Gardiyanların da alt üst olmuş psikolojisini izliyoruz filmde.

IMDb: 7,6

13. Sophie Scholl: Son Günler (2005)

Film, Almanların en meşhur anti-Nazi bayan kahramanının gerçek hikayesini anlatır. Sophie Scholl, Beyaz Gül adındaki yer altı öğrenci direniş grubunun korkusuz aktivistidir. Tarihsel kayıtlar kullanarak film, Sophie’nin, okuldaki son altı gününü yeniden yaşatır. 1943’te Munih’te tutuklanmasından sorguya çekilmesine kadar olan yolculuktur bu. Gestapo tarafından alındığı çapraz sorgu, ciddi boyutta bir irade sınavına dönüşür. Scholl tutku ile özgürlük çağrısı duymaktadır içinde ki bu yolda kişisel olarak kendisini sorumlu hissetmektedir.

IMDb: 7,6

12. Elveda Lenin! (2003)

1989 yılında, Doğu Almanya’da yaşayan Alex’in annesi aniden komaya girer. Komada kaldığı sekiz ay boyunca dünya politik düzeninde hiç beklenmedik gelişmeler olur. Komunist Parti’nin en sıkı savunucularından ve aktif destekçilerinden biri olan Christiane, sekiz ay sonra uyandığında artık yaşadığı dünya sandığından çok farklıdır.

Berlin Duvarı yıkılmış; kapitalizm, Doğu Almanya’da kendisini göstermeye başlamıştır. Alex, annesinin zaten hassas olan sağlığını düşünerek bu gerçekleri ondan saklamaya karar verir! Ama bu hiç de kolay olmayacaktır. Değişimin rüzgarları, sadece sokaklarda değil, evlerin içinde de esmeye başlamışken annesini tüm bu gerçeklerden koruyabilmek için içlerinde sadece kendilerinin olduğu, gerçek üstü masalsı bir dünya kurar.

2003 Avrupa Film Akademisi’nin En İyi Avrupa Filmi ödülünü kazanan film, uluslararası festivallerin de gözdelerinden biri olmuştu.

IMDb: 7,7

11. Machuca (2004)

Film Şili’de geçiyor. Peder McEnroe özel bir okulda müdürdür. Hayata bakış açısı, eşitlik ve adalet üzerine kuruludur. İnsanların böyle bir düzende yaşamalarına destek olabilmek için elinden geleni yapan bir eğitimcidir. Bazı öğrencilerin velilerinden destek alarak, maddi durumu parlak olmayan çocukları da okuluna almaya çalışır. Pedro Machuca da bu açıdan şanslılardandır. Son derece fakir bir çocuk olan Pedro bir gün maddi durumu çok iyi olan ama biraz çekingen yapıya sahip Gonzola Infante ile tanışır. Bu iki farklı dünyanın çocukları arasında kurulan bağ aracılığı ile dünyanın adalet hasretine odaklanacağız. Machuca, 41. Antalya Film Festivali’nin açılış filmidir.

IMDb: 7,8

10. Duvar (1983)

Konusunu gerçek yaşanmışlıklardan alan Duvar, 1970’li yılların sonunda Ankara Kapalı Cezaevi’nde başlayan bir isyanı konu alır. Hapishanenin tüm ağır ve kirli işlerini yapan, en kötü hücrelerinde kalan çocuklar koğuşundan çıkar isyan… Dördüncü koğuşun çocukları terk edilmiştirler, hırsızdırlar, katildirler… Ama asıl en başta kadersizdirler… Bu bahtsızlar hücresinde, diriliğini yitirmeyen tek şey umut kırıntılarıdır. Bir gün daha iyi bir hapishanenin parmaklıkları ardına kaçabilmektir. 

Sinemamızın en değerli, en özgün isimlerinden Yılmaz Güney tarafından yazılıp yönetilen film, dönemin polita, siyaset ve hatta insanlık kavramında kanayan yaraları su yüzüne çıkarıyor. Politik sinemamızın en önemli filmlerinden olan yapıt ayrıca 1983 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday gösterilmiştir.

IMDb: 8,0

9. Tarafsız Bölge (2001)

1993 yılında, Bosno savaşının en kanlı günleri cereyan etmektedirler. Sırp askerler ile Bosnalılar arasındaki, tampon bölgede yollarını kaybeden bir grup Bosnalı asker, kendilerine doğru açılan ateşten kaçmak üzere buldukları boş bir siperi sığınak olarak kullanmaya başlarlar. Geriye sadece Chiki kalmıştır. Yaralı olan bir diğer Sırp asker de kısa bir süre sonra aynı sipere sığınmak zorunda kalacaktır. Bu bölgeden kurtulmak için bu iki düşman asker, birbirlerinden faydalanmak durumunda kalacaklardır.

IMDb: 8,0

8. Persepolis (2007)

Yıl 1970 İran. Marjane Statrapi, gencecik gözlerle izlemektedir İran rejiminde olan bitenleri. Bugüne kadar yazılıp çizilen onca şeyin ardından bir kez de küçük bir kızın penceresinden bakmanın farklı tadı yansıyor perdeye. Marjane’in ailesi Şah iktidarının düşüşü karşısında çok mutludurlar. Ekonomik ve toplumsal yaşam standartları açısından artık yeni umutlar filizlenmiştir. Onca zor zamanlardan sonra artık demokratik bir yönetim anlayışına kavuşacaklarını düşünen İranlılar hayalkırıklığı yaşayacaklardır. Şimdi de mollaların zamanıdır. Bu karanlık dönemleri Marjane’in penceresinden anlatan Persepolis çizgi roman başyapıtı olarak nitelendiriliyor.

IMDb: 8,1

7. Ruanda Oteli (2004)

Hotel Rwanda filminde, kaosun Rwanda’nın günlük yaşamının başrollerinden birini oynadığı günlerde, Paul Rusesabagine, Kigali’de oldukça pahalı bir otel yönetmektedir. Onun için ırk kategorize edilmesi gereken bir insan özelliği değildir. Bir Tutsi olan Tatiana ile mutlu bir evlilikleri vardır. Tutsi isyankarlarının öldürülmesiyle biten barış süreci sonucunda katliama başlayan Hutu milisleri, şehri bir kan gölüne dönüştürmektedirler. Paul, hem kendi ailesini hem de masum insanları korumak üzere bir şeyler yapmak zorundadır.

Don Cheadle, Joaquin Phoenix ve Nick Nolte gibi oyuncuların boy gösterdiği Hotel Rwanda’nın yönetmen koltuğunda Terry George var.

IMDb: 8,1

6. Yol (1982)

Sıkı yönetim döneminin en iç acıtıcı dönemlerindeyiz... İmralı Cezaevi'nde yatan beş mahkum, kendilerine verilen bir izin sayesinde bir haftalığına köylerine dönebileceklerdir. Ancak yol uzundur, yol tehlikelidir, yol can alır. Dışarıdaki dünya içeridekinden hiç farklı değildir. Zulüm her yerdedir, bu topraklarda insan olmak hiç kolay değildir.

Anadolu topraklarından çıkmış en gerçekçi, en dokunaklı hikayelerin başını çeken Yol üzerine söylenecek çok fazla şey vardır. Yılmaz Güney'in sinemamızın yüz aklarından biri olan bu ölümsüz yapıtı, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü alarak evrensel anlamda da başarısını kanıtlamıştır.

IMDb: 8,2

5. V For Vendetta (2005)

V,  2020 yılında ve İngiltere’de geçiyor. Ülke, son derece baskıcı bir toplum düzenini yaşamaktadır. Türlü yasaklar ve engellerle idare edilen halk, şiddet yanlısı bir konuma gelmiştir. Bu kargaşanın orta yerinde görünen gizemli V, belaya bulaşmış masum bir kadın olan Evey’i kurtarır. Ancak bu kurtarış, tam da ulusun kurtuluşunu temsil eder çünkü onun davranışı aslında toplumun uyanışını tetikleyen ve başkaldırıyı başlatan unsurdur. Tam da bu sebeple artık insanlık adına bir ayaklanma zamanıdır. Alan Moore’un romanından uyarlanan film, son derece epik bir hikayedir.

IMDb: 8,2

4. Çöküş (2004)

Çöküş, Adolf Hitler'in son günlerini anlatıyor. Gezegenimizin gördüğü, gelmiş geçmiş en acımasız, zalim, tuhaf ve deli diktatörü Adolf Hitler'in artık son demleridir... 2. Dünya savaşında, dünyanın başına bela olmuş bu çatlak devlet adamını tepelemek için iki kutuplu dünya birleşir. 2. Dünya Savaşı’nın ve Adolf Hitler’in son günlerine dair bu ilginç film, aynı zamanda Deney filmini de çeken kadro elinden çıktı. 2. Dünya Savaşı’nda son günler yaşanmaktadır ve Berlin artık işgal altında bir kenttir. Ama Hitler kenti terketmeyi kabul etmemektedir. Çöküş’te Hitler’in son günleri özel sekreteri Traudl Junge’nin gözünden anlatılır. Yenilgiyi kabul edemeyen ve düşmana teslim olmak istemeyen Führer, intihar etmeden önce Eva Brown ile evlenir ve birlikte intihar ederler. Führer’in peşinden yıllarca gitmiş bir çok insanın durumu da farklı değildir. Faşist Goebels de 'Führer'ine, yani başbuğ ünvanlı deli liderine sadakatini göstermek için, önce çocuklarını sonra da kendisini telef edecektir.

IMDb: 8,2

3. Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)

Annesinin hapis cezası yüzünden hapishanede büyümek zorunda kalan Barış, bütün mahkumların neşe kaynağıdır. Siyasi mahkumlardan biri olan İnci ile arasındaki yakınlık diğer bütün mahkumlarla olandan çok daha farklıdır.

Küçük Barış ile İnci arasında gelişen bu sevgi dolu dostluk, hapishane duvarlarını bile delen koskoca bir dünya yaratmalarını sağlayacaktır.

IMDb: 8,4

2. Başkalarının Hayatı (2006)

Başkalarının Hayatı, Alman sinemasının son döneminin en önemli filmlerinden biri olarak kabul görmüştür. Film iktidarın meşrutiyetini devam ettirebilmek için ülke genelinde kurduğu istihbarat servisini ve bu birim içerisinde önemli bir pozisyonda çalışan ve Bakan tarafından bir sanatçıyı takip etme görevine atanan Yüzbaşı Gerd Wiesler’in karşılaştığı oyunları konu edinir. Wiesler, gözetlediği tiyatro yazarının rejime karşı gelmediğini, şüpheli herhangi bir harekette bulunmadığını görür ve bu görevin altında başka bir amaç yattığını fark eder. Yazarın hayatına her gün daha bir fazla giren Wiesler, zamanla yazara kendisinin bile fark etmediği yardımlarda bulunur; böylece aralarında gizli bir dostluk kurulur.

IMDb: 8,4

1. Piyanist (2002)

Piyanist, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek bir dramı konu alır. Polonya’lı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman’ın anılarını anlattığı aynı isimli kitaptan sinemaya uyarlanan film, Nazi işgali altındaki Polonya’da yaşamanın imkansızlaştırıldığı bir dönemde, bir şekilde esir kampına gitmekten kurtulan ünlü piyanistin Varşova’nın kenar mahallelerindeki hayatta kalma mücadelesine odaklanır. Varoşlarda tam anlamıyla sefil bir hayat süren müzisyen, diğer halkla birlikte, kıtlığa ve aşağılanmalara maruz kalsa da kahramanca mücadele edecektir. Günü gelip oradan kaçma şansı bulduğundaysa başkentin harabelerine sığınacak, beklemediği bir anda gelen bir yardımla umudunu yeniden kazanacaktır.

Film, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar alan Adrien Brody'nin de filmografisinin en güçlü işlerinden biri.

IMDb: 8,5

Film açıklamalarının tamamı beyazperde.com sitesinden alıntıdır.

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
YORUMLAR
25.06.2019

piyanist politik değilde savaş filmi sanki

25.06.2019

In the name of the father, Bloody sunday, Chicago 8 nerde... ohooo amatör içerik.

25.06.2019

Duvar filmini hala da bitirebilmiş değilim, yüreğim almıyor bitirmeyi. Ve insanı en çok yaralayan o filmin gerçeklerden beslenmesidir. Persepolis çok güzel bir filmdi, İran rejiminin rezaletini en güzel anlatan bir film.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ