Her Taraftar Grubunun Maç Günü Gelenekleri Vardır: Leeds United Destekçileri Maç Öncesinde Neler Yapıyor?

Her takım taraftarının takımlarının galibiyet alması için özellikle maç günlerinde gerçekleştirdiği birtakım ritüeller vardır. Bunlar o taraftar için bir nevi kutsal olmakla birlikte aynı zamanda taraftarı taraftar yapan etmenlerdendir. İngiltere Premier Ligi ekiplerinden Leeds United’ın taraftarları da kendilerine has ritüellerini anlattı. Maç günlerinde neler yaptıklarını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Maç gününde şehrin dört bir yanından Elland Road’a âdeta hacca giden Leeds Taraftarı, Wortley Recreation Ground’da toplanıp ortalığı yangın yerine dönüştürüyor.

Taraftarı, Wortley Dinlenme Yerin’nde toplanıp ortalığı yangın yerine dönüştürüyor. Maç gününün heyecanıyla tüm şehri gören bu yeşil tepeye çıkıyor ve rüzgârı hissedip ağaçların ve kale direklerinin altında, karşılarında duran stadyumu ve uzaktaki kırmızı tuğlalı evleri izliyorlar. Maça birkaç saat kalaya değin tepedeki sahada Tony Yeboah’nın mükemmel gollerini atmaya çalışır.

Başlamaya çok az zaman kaldığında Leeds’in marşı olan “Birlikte Yürürken”in söylenme olasılığı artar.

Her hafta sonu bu an geldiğinde taraftarlar stadın çevresinde köprüde, çevre sokaklarda ve M621 otoyolunun altında kalan alt geçitte ve stadın yanında Lowfield Caddesi’nde beyaz formalarıyla stada akmakta olur. Bunlardan ikisi de bu röportaja konuşan Richard Harris ve Oğlu Conor.

Richard Harris, ilk kez bir Leeds maçı izlediği 1982’den beri 40 kıldır aynı yoldan stadyuma gidiyor.

Leeds İngiliz futbolunun en kötü mali krizlerinin birinin ardından Birinci Lig’e düşürüldüğünden beri oğlu Conor da kendisine eşlik ediyor. Böyle böyle 15 yılı devirmişler birlikte. Highfield Bulvarı’nda toplanmak, sakin bir pub olan The Queen'de bira içmek ve ardından Rec’de sallana sallana yürümek rutinleri hâline gelmiş.

Conor, geçen yıl Premier Lig’e çıkan Leeds’in alt liglerdeki günlerini sevgiyle hatırlıyor.

Connor o günlerle ilgili olarak, “Ortaokuldayken kombinem vardı. Evimizde oynanan her maça babamla giderdim. Okuldaki diğer çocuklar Chelsea, Liverpool veya diğer büyük kulüpleri desteklemeye başlarken ben Leeds’den sapmadım. Onları fırçalamak keyifliydi.” diyor.

Taraftar otoyol köprüsünü geçip Doğu Tribünü’nün altında belirirken karton kutularla dolu küçük katlanır masalardan The Square Ball dergisinin son sayısını almayı es geçmiyor.

Bu dergi, Leeds’in teknik direktörü Marcelo Bielsa ve takımın önde gelen oyuncularının çizimleriyle ve çeşitli yazılarla dolu aşkla yapılan taraftar dergilerinden biri. Derginin editörü Michael Normanton, dergiyi ilk çıkarmaya başladıkları zamanla ilgili olarak, “Yazı yazmak hoştu ama satmayı düşünmüyordum. Kısa süre sonra kararımı değiştirdim ve o zamandan beri bu stadyumun önünde dergi satıyorum. Karlı havalar haricinde eğlenceli iş.” diyor.

Michael ve ortaklarının 11 yıl önce devraldıkları bu dergi, esasından 1989’dan beri satılıyor.

The Square Ball’ı satın aldıklarından beri maç günü farklı bir hayatı varmış. Kendisi, tonlarca ağırlıkta dergiyle maçtan saatler önce satış alanına geliyor ve genellikle başlama vuruşuna 5 dakika kalan kadar da oradan ayrılmayıp dergiyi satıyor. Bu durumla ilgili olarak, “Eskiden saat üçte başlayacak maç için 10 veya 11’de arkadaşlarımla buluşur, bara gider ve maça geçerdik. Sonrasında bu tezgâhta sıkışıp kaldım. Arabam falan var ama muhtemelen bu iş sarhoş geçireceğim günleri azaltarak hayatımı uzatmış oldu.” diyor.

Binlerce Leeds taraftarı, maç gününde maçın başlamasını beklerken dergiye göz atıyor.

Hamburger kamyonlarının sürekli büyüyen kuyruklarında bekleyen, turnikelere yaslanan veya kulüp efsanesi Billy Bremner’ın heykelinin ucunda oturan okuyucuları fark etmek zor değil. Bu dergiyi okumak onları için bir ritüel hâline gelmiş durumda. Stadyumun etrafında dolaşırken Burley Banksy ismiyle bilinen Andy McVeigh de göze çarpıyor elbette. Kendisi, sokaktaki elektrik panolarını Leeds temalı resimlerle donatıp stadyum etrafında renkli bir labirent yaratıyor.

Banksy’nin sanat eserlerinin maç günü Elland Road’daki taraftarlar üzerinde derin bir etkisi var.

Banksy bu durumla ilgili olarak, “Daha önce hiç sokak sanatı yapmamıştım. Yaşadığım semtteki tüm panoların üzerinde küfür yazılı olduğundan yeni yeni yapıyordum. Önceden üzerlerine çiçek falan çiziyordum. Günün birinde maça giderken buralarda çok fazla pano olduğunu fark ettim. Taraftar için maça gidiş yolunu donatayım, onlara Leeds tarihini anlatayım istedim. İyileştirici, rahatlatıcı bir etkisi vardı ve bağımlılığa dönüştü.” diyor.

Yapıtları Leeds taraftarınca sevilmekle kalmıyor, aynı zamanda maça giden birçok kişi eserleriyle etkileşime geçiyor.

Tilbury Tepesi’ndeki sıra evlerin sonundaki devasa duvar resmini geçtikten sonra herkesin kıvrımlı köprü olarak bildiği köprüyü geçip Holbeck yönünden Elland Road’a gelenler, merhum Gary Speed’e adanmış bir elektrik panosuyla karşılaşıyor. Kendisi bununla ilgili olarak, “Panonun köşesine ‘Gary ve bugün kazanmamız için armasına dokunun.’ yazdım. Maça giden herkes dokunuyor. Arkalarından yürürken keyifleniyorum. Bu kadar anlamlı olmasını beklemiyordum. Çok güzel bir duygu.” diyor.

Andy bu işe ilk başladığında bunun bir maç günü geleneğine dönüşeceğini hayal bile edemiyormuş.

Elektrik panolarıyla ilgili olarak, “‘Çocuklarım maça giderken panoları sayıyor.’ veya ‘Küçük oğlum görünce yerinde duramıyor.’ gibi birçok mesaj alıyorum. Burası bir sanayi bölgesi, insanlar panoların etrafı aydınlattığını söylüyor. Bazıları zihinsel olarak iyi durumda değilken panoları görüp keyifleri yerine geliyormuş. Böyle bir etkileri olacağını hiç düşünmemiştim.” diyor.

Güney Tribünü’nün dışında kalan yoldaki panoları takip eden taraftarlar iki yere uğruyor.

İlki, kapısının önünde sonsuz bir sıra olan Graveley’s Fish and Chips. İnsanlar sabırla tuzlu cips ve balık köftesi alabilmeyi beklerken, pişmiş hamur kokusu havayı kaplıyor. İkincisi ise aynı yerde durmaya devam eden Old Peacock pub’ı.

Leeds’in kendine has bir birası bile var.

Adı ‘ALAW’ (Hepimiz Leeds’iz) olan bu bira elinde gezen Leeds United Taraftar Vakfı başkan yardımcısı Graham Hyde, “Burası Leeds taraftarlarının manevi yuvası. Stadın tam da karşısında. Bununla eşdeğer bir tek Newcastle’daki Strawberry pub’ı olabilir.” diyor. Elland Road, Leeds United’a satılmadan önce adını pub’dan alıyordu ve Old Peacock Ground olarak biliniyordu.

Bu bar, kulüp kurulmadan önce Beeston’daki kil madenlerinde çalışan işçilerinin ve bölgedeki tuğlacıların daimî mekânıydı.

Graham bu mekânla ilgili olarak, “Birkaç yıl öncesine kadar burada mutlaka birkaç futbolcumuzu görürdünüz. Stadın Batı Tribünü’nün hemen ardındaki antrenman sahasında çalıştığımız günlerde antrenmandan sonra burada bira ve sigara içme fırsatları oluyordu.” diyor.

Spor bilimi 70’li ve 80’li yıllarda canlanmaya başlasa da Leeds taraftarının Old Peacock ile bağları her daim güçlüydü.

Bir zamanlar taraftarlar mekânın çatısında oturur ve Güney Tribünü üzerinden sahanın bir kısmını görebilirdi. Bugünse maç başlayana değin mekânın bahçesinde takılan taraftarlar, sohbet ederken bir yandan da biralarını yudumluyor. Kendilerine Leeds United İskandinav Taraf Kulübü (LUİTK) başkanı Anders Palm da katılıyor.

Anders Palm takımın maçlarını izlemek için düzenli olarak Norveç’ten geliyor.

Kendisi 50 küsur yıldır Leeds taraftarı ve burada edindiği arkadaşlarıyla takılmak için bara uğruyor. Kendisinin Leeds taraftarı olma hikâyesi de epey ilginç. Bu konuyla ilgili olarak, “70’lerde ulusal kanalda maçlar canlı yayınlanırdı. Biz de İngiliz futboluyla büyüdük. Babam ve kardeşlerimle oturur maç izlerdik. Leeds’i seçmemin sebebi ise Peter Lorimer’ın en sevdiğim oyuncu olması. Beyaz formaları da çok güzeldi. İngiltere’de yaşayan amcam bize atkı getirirdi. Birimize Arsenal, birimize Leeds atkısı verdi derken taraftar oldum çıktım. Kalbime bir kere girdi mi çıkmadı işte.” diyor.

80’lerde bir futbol dergisinde kurduğu kulübün reklamını yaptıktan sonra LUİTK birkaç yüz üyeye kadar ulaşmış.

Şu anda 8.000 kulüp üyesi mevcut ve bazıları neredeyse her maç için Kuzey Denizi’ni aşıp İngiltere’ye geliyor. Anders bu durumla ilgili olarak, “Geçen sene koronavirüsten ötürü gelemedik ama ondan önceki sezon 20 maça kadar geldim. Leeds’i desteklerken o kadar çok insanla tanıştım ki… Kulübü desteklemesem hiçbirini tanıyamayacaktım.” diyor.

İster Norveç’ten ister Wortley’den isterseniz Holbeck’ten geliyor olun, Leeds’i desteklemek ortak bir emek istiyor.

Leeds kentinde tek bir kulüp olmasına ve neredeyse amatör küme kulüplerininkine denk bir stadı olmasına rağmen, Leeds bu şehirde büyük bir gurur kaynağı ve insanların kimliklerinin bir parçası. Graham bu konuyla ilgili olarak, Futbol böyle bir şey. Çok sosyal bir etkinlik, âdeta ülkenin ve dünyanın dört bir yanında aynı anı paylaşmak üzere buraya geliyoruz.” diyor.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz. 👇

Yıllar Önce Uçakta İçkiyi Fazla Kaçırıp Yolcuların Gözünün Önünde Tuvaletini Yapan Adamın İbretlik Hikâyesi
Dünyanın En Kuzeyinde Bulunan Şehirdeki Restoranlarda Servis Edilen Birbirinden İlginç Yemekler
Maç Esnasında Görevlilerden Birinin Kanser Hastası Olduğunu Fark Edip Hayatını Kurtaran İzleyicinin Hikâyesi

Popüler İçerikler

Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı