Her Şey Vücudumuzun Bir Oyunu mu? Neden Aşık Olduğumuzu Açıklıyoruz!

İnsan doğasının yüzyıllardır vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmiş olan aşık olma eyleminin ardında birçok farklı etken yatar. Aşık olmaya başladığımız zaman biz farkında olmasak da davranışlarımızı etkileyen, 'Tüm bunlar vücudumun bir oyun mu yani?' dedirten kimyasal sürecin detaylarını sizler için derledik! 👇

Aşık olma eylemi bütün insanlar için en temel anlamda bir ihtiyaçtır. Karnınızda kelebeklerin uçuştuğu en romantik anlardan tutun saklamaya çalıştığınız en derin korkularınıza kadar çok çeşitli duyguları içinde barındıran bir olgudur.

Antik çağlardan günümüze kadar aşk hikayeleri mitolojiden sinemaya, halk efsanelerinden güncel edebi eserlere konu olmuş ve her daim insan hayatında yer edinmiştir.

Aşk aslında temel anlamda bir iş birliğidir! İsterseniz insan için iş birliğinin öneminden biraz bahsedelim...

İnsanlar yüzyıllardır üretmek ve gelişmek için yaşamın her alanında iş birliği yapma ihtiyacı duymuştur. Birbirimizin ihtiyaçlarına göz yumarak bağımsız bir hayat yaşama fikri içinde bulunduğumuz toplum düzeninde mümkün değildir.

Toplum içinde yaşamak demek sadece resmi ve ahlaki kurallara uymak değil, aynı zamanda sürekli diğer insanlarla bir yarış içinde olmak demektir aslında.

Ayrıca kendimizi korumak için içgüdüsel olarak tehlikeli durumlardan uzaklaşmak, yalandan hırsızlığa birçok zararlı davranışı eleyerek hareket etmemiz anlamına gelir.

Temelde yapmamız gereken davranışlar bu şekildeyken neden kendimizi tam tersini yaparken buluyoruz peki? İşte tam da bu durumda evrim devreye giriyor!

Aşk kavramı hayatta kalıp genlerimizi devam ettirme içgüdümüzün üzerini örtmek üzere evrimleşmiş bir olgudur. Biyolojik olarak birisine çekilmemizi ve aşık olmamızı sağlayan dört kimyasal hormon vardır: oksitosin, dopamin, serotonin, beta-endorfin.

Gelin bu hormonlara biraz yakından bakalım...

Karşımızdaki insana çekim duyduğumuz sırada ortaya çıkan oksitosin, beynimizin korku merkezi olan amigdalayı etkisiz kılarak yeni bir ilişkiye başlama konusunda engellerimizi azaltır. Karşı tarafa karşı daha öz güvenli yaklaşmamızı sağlar.

Buna ek olarak oksitosin, cinsel çekim yaşadığımız anlarda ortaya çıkan anahtar hormondur.

Oksitosin ile aynı anda salgılanan bir diğer hormon dopamindir. Ne zaman bulunduğunuz ortamdan veya yaptığınız işten keyif almaya başlarsanız dopamin adeta vücudunuzun size hediyesi gibi ortaya çıkar.

Potansiyel bir partnerle tanıştığınız anda çıkan dopamin de karşınızdaki insan hakkında daha çok gerçeği merak edip aklınızda tutmanıza yardımcı olur ve sizi adım atmaya iter.

İnsanlara canlılık ve mutluluk veren serotonin hormonu ise romantik ilişkiler başladığında azalır ve partnerimiz hakkında derin düşüncelere dalmamıza sebep olur.

Son olarak beta-endorfin hormonu uzun dönem ilişkilerin gizli kimyasalıdır! Oksitosin gibi anlık salgılanan çekim hormonlarının aksine beta-endorfin, ilişkilerin mihenk taşı olan arkadaşlığı da sağlayan hormondur.

Bu önemli hormonumuz ayrıca bağımlılık yapar! Yani hem sevdiğiniz insanla birlikteyken yaşadığınız mutluluğun hem de uzaktayken hissettiğiniz özlemin sebebi beyninizdeki kimyasalların bir oyunudur.

Beynimizin bilinçaltı kısmında üretilen diğer hormonların aksine beta-endorfin hem bilinç dışı hem de bilinçli bölümlerini çalıştırır. Peki bunun sonucunda ne mi hissederiz? Aşk!

Vücudumuz sadece aşkın ilk adımlarında değil devamında da bizi ve kararlarımızı etkilemeye devam eder. Örneğin beraber uyuyan kişilerin ve çiftlerin zaman içinde nefes alışlarının senkronize olduğu görülmüştür.

Bilinç dışı olarak karşımızdaki insana hissettiğimiz ani çekim, haz, şehvet, öfke gibi duygulara ek olarak bilincimiz; bizim güven, empati, dikkat ve emek gerektiren bir süreci deneyimlememizi sağlar...

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Sevgilisi Olanlar Dikkat! Aşk İşlerinde Yıllardır Normalleştirdiğimiz Ancak Hiç Sağlıklı Olmayan 20 Davranış
Yurt Dışındaki Çalışma Koşullarına Şaşıran Rusyalı Adam Kendi Ülkesinin Gerçeklerini Ortaya Döktü!
Neden Az Uyuduğumuz Zaman Kendimizi Daha Enerjik Hissederiz?
Dur Durak Bilmiyor! Evlilik Bağımlısı Olduğu İçin Toplam 11 Kez Dünya Evine Giren Kadının İlginç Hikayesi
İlk Bakışta Epey Masum Görünse de Ardında Yatan Hikayeyi Öğrendiğinizde Gözlerinizi Dolduracak 15 Fotoğraf

Popüler İçerikler

Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
19.12.2021

Sanırım "aşkın kimyası" idi bu kitabı okuyunca aşka inancımı yitirmiştim.Bütün her şeyin kimyasal süreçlere dayandığını bilmek inanılmaz derecede sarsıcı etki yaratıyor.Anne sevgisi vs.de bundan nasibini alıyor sadece aşk değil hepsi kimyasal süreçler.

19.12.2021

lanet hormonlar

19.12.2021

Ayrıca aşk kendinde eksik olanı karşıda bulmandır bir nevi ticaret .

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ