Cebimizdeki telefonlara dair bu şanslı bir tahmin mi yoksa yıllar öncesinden bir planın parçası mı?
Cebimizdeki telefonlara dair bu şanslı bir tahmin mi yoksa yıllar öncesinden bir planın parçası mı?
Ya da öyle sanıyoruz.
Herkesin benzer davranıyor olması, kullandığımız uygulamaların ve bazen işimizin bile telefonlarda gerçekleşiyor olması bizi bu olanların çağın ürünü olduğuna inandırıyor olabilir. Bir yandan rahatsız olduğumuz bu durumun kaçınılmaz olması içimizi de rahatlatıyor açıkçası.
Hayatımızın tam ortasında yer alan telefonların teknolojinin kısa sürede gelişmesinden ziyade tahmin edilebilir biçimde ortaya çıkarıldığı ihtimalini hiç düşündünüz mü?
Her türlü komplo teorisinin alıcısının olduğu dönemde biz de bir teori ortaya atmıyoruz. Bundan 65 yıl önce ortaya çıkan bir gazete kupüründen bahsediyoruz.
Özetleyecek olursa köşe yazısında şöyle diyor:
Telefonun geleceği ne olacak?
Pacific Telefon şirketinin sahibinin gelecek tahmini şöyle: Gelişiminin son noktasında telefonları insanlar yanında tıpkı bir kol saati gibi taşıyacak, hatta sadece konuşmak değil birbirlerini görebilecekler de. Kim bilir, belki telefonlar bir dilden diğer dile telaffuzu bile sağlayabilir.
Uydurma olmasını biz de isterdik açıkçası, çünkü evlerde bile telefonların çok nadir olduğu, resmi daireler ve belli merkezlerde yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan telefonlara dair bu öngörüye şaşırmamak mümkün değil.
Teknolojinin o yıllarda ulaştığı seviyeye bakacak olursak görüntülü konuşma nasıl tahmin edilebilirdi?
Ufak bir hatırlatma, kabloya ihtiyaç duymayan telefonlar 1960'larda, gerçek anlamda taşınabilmesine imkan olan telefonlar ise 1980'lerde üretilmeye başlandı.
Pacific Telefon şirketinin yöneticisi Mark Sullivan'ın bu tahminleri bir kehanetten ziyade planlı olan bir durumun ifadesi miydi? Yani bundan 65 yıl önce insanların hayatının merkezinde yer alıp dev bir ekonomi oluşturacak, bağımlılık yaratacak telefonların planı mı oluşturulmuştu?
Bunun bir plan dahilinde gerçekleştiriliyor olması ihtimali her zaman akla geliyor ama 65 yıl öncesine, hatta daha da öncesine gittiğimizde sorumuz için bir yanıt alıyoruz. 1946 ve sonrasında çok nadir de olsa kullanılan otomobil telefonları vardı, insanlar otomobillerine ufak çaplı bir telefon istasyonu yerleştirebiliyordu.
Yani taşınabilir telefon fikri gizliden gizliye yayıldı.
O yıllara tekabül edecek biçimde bilim kurgu dünyasında bu ve benzer birçok örnek görüntülü konuşma, taşınabilir aygıtlar vasıtasıyla iletişim kurma konusunda bolca kurgu üretti.
Anlayacağınız görüntülü konuşma fikri kameraların yaygınlaşmasından çok daha öncesine ait. Ayrıca iki dil arasında tercüme özelliği de benzer kurgulardan beslenmiş ve yaygınlaşmıştı.
'İlkel Skype' diyebileceğimiz uygulama Almanya'da zaten icat edilmişti. Sadece rafine bir teknoloji halini alması uzun yıllar aldı.
İşte, ilk bakışta 'teknoloj şirkellerinin komplosu' olarak anlaşılmaya müsait bu kehaneti dönemine inip incelediğimizde o dönemin vizyonuna şaşırıyoruz.
Siz bundan 70 yıl sonrası için bir teknoloji kehanetinde bulunacak olsanız, ne olurdu? Yorumlarda merakla bekliyoruz!
İşinize gelmeyen kısımları çevirmeyerek hipotezinize uymasını sağlayamazsınız. Köşe yazısında ayrıca şunu da diyor "Gelecekteki telefonun hangi şekli alacağı, elbette, saf spekülasyon. Benim kehanetim(teorim) şu şekilde:". Ayrıca röportajın içindeki "perhaps" - belki , "probably" - muhtemelen(bir ihtimalle), "I think" - bence, gibi kelimeleri görmezden gelerek yanlış algı yaratmaya çalıyorsunuz. Röportajı veren kişi, telefon şirketinin sahibi ve alanında bilgili birisi olarak sadece tahmin ve öngörülerini dile getirmiş, ve bunu defalarca vurguluyor, ancak siz bu kelimeleri çevirmeyerek insanları yanlış yönlendiriyorsunuz.
Bu, tahmini yapan kişinin bilgisi, zekası ve hayal gücü ile ilgili bir konu. Ona bakarsanız çuvallamış o kadar çok öngörü var ki, mesela Charless Duell'in "Artık yeni hiçbir şey yok . İcat edilebilecek her şey icat edildi." veya IBM Başkanı Thomas J. Watson'un "Dünya piyasalarında bilgisayarlardan en fazla 5 tanesine yer olduğunu düşünüyorum." ya da yaklaşık aynı tarihlerde populer mechanism dergisindeki bir makalede gelecekte bilgisayarların "sadece" 1,5 ton olacağının yazılması gibi...
yutupta sordular bunu..eleman yürüyen uçak dedi.