Kafamıza kuş pislediğinde piyango bileti alırız ya içeriği okuduğunuzda bu inanışı bir daha sorgulayacaksınız.Şimdi düşünüyorum da başlık biraz iddialı gibi oldu. Neden mi? E, hatırlarsanız 1996'da neredeyse uğruna savaş çıkacak olan Kardak Kayalıkları'nın yüz ölçümü 0,4 kilometrekare, kayalık yahu kayalık! Ama bu Chincha Adaları'nda daha fazlası varmış tabii. Bu da binlerce yıldır biriken ve bazı tepelerinin boyu 50 metreye ulaşan kuş gübreleri imiş. Ama basit kuş gübresi değil, adına guano denen deniz kuşu gübresi...Siz de benim gibi merak ettiniz sanırım, bu guano ne işe yarar diye, şöyleymiş efendim: Bizim İstanbul'daki simite alışmış martılar şöyle dursun Chincha Adası'nda yaşayan kuşlar balıkla beslendikleri için gübreleri fosfat, azot ve potasyum açısından zengin olurmuş. E bunlar da tahmin edeceğiniz üzere daha zengin toprak ve verimli bitki demek. Ayrıca yüzeydeki gübrenin nitrat tuzları da kolay kolay bozulmazmış çünkü adanın iklimi kuru imiş.5 yüzyıl boyunca bölgeye hakim olan İnkalar, araştırmalara göre guanonun değerinin farkındalardır ve kullanırlar. Hatta İnka İmparatorluğu'nda kuşlara zarar vermek oldukça ağır cezalar gerektirir. 16. yy.da ise İspanyollar gelir ve İnka İmparatorluğu'na son verir. Ancak İspanyollar guano ile pek ilgilenmezler, onların gözü altınlardadır. Gerisini biliyorsunuz zaten; Güney Amerika, İspanyol sömürgesi olur uzunca yıllar...Fotoğrafta gördüğünüz yakışıklı beyefendi Humboldt, hem bir kaşif hem de bilim insanı olarak guanonun değerini anlar ve 1802'de yazdığı yazılar ile bu gübreyi Avrupa'ya tanıtır. Sonrasında ise 1824'te bağımsızlığını ilan eden Peru, Avrupa'ya guano ihraç etmeye başlar. Ancak zaten Peru'nun bağımsızlığını kabul etmeyen İspanya, bir de sömürgesinin böylesine bir madene sahip olmasından rahatsızdır. Ve tabii bunu da sömürmek ister...Peru Hükumeti çalıştırmak için yeterli işçi bulamayınca İngilizler tam 100 bin işçi getirir Chincha'ya. Düşünmesi bile korkunç ama; herhangi bir gölge olmaksızın güneş tepenizdeyken affedersiniz bokun içinde saatlerce çalışmak... Anlatılanlara göre kandırılarak sözleşme imzalatılan işçiler günde 20 saate yakın çalıştırılıp mısır, pirinç ve muz ile hayatta kalmaya çalışırlar. Böylesine çalışmaya dayanamayanlar ise intihar eder. Daha da kötüsü gübre tepelerinin çökmesi ile diri diri gömülen işçiler...Ve İngiltere sadece 1848’de 100 bin ton ithalat yapar, diğer ülkeleri de düşündüğünüzde Peru'nun birden nasıl zenginleştiğini tahmin edebilirsiniz. Solda gördüğünüz fotoğraf guanonun 19. yy.dan bir reklam afişi, sağdaki fotoğraf ise Peru'nun başkenti Lima. O tarihlerde devlet bütçesinin %60'ını guano ihracından karşılayan ve büyük bolluk yaşayan Perulular, malikaneler inşa ettirip, zengin avrupai ne varsa ithal ederler. Lima sokakları Avrupa'nın son modasına göre giyinen gösterişli erkek ve kadınlarla dolup taşar.14 Nisan 1864'te Chincha'yı işgal ederler. İspanyollar fazla bir direnç ile karşılaşacaklarını düşünmezler ve kısmen de böyle olur. Ancak bu tarihten sonra gerek Peru gerek İspanya için oldukça karışık bir dönem başlar. Özetlemek gerekirse işgalden sonra İspanya hükumeti değişir ve yeni yönetim barış ister. 27 Ocak 1865'te barış imzalanır ancak Peru halkı öfkelidir ve İspanya ile barış istemez. Böylece art arda ve kısa aralıklarla 3 Peru hükumeti düşer. Pasifik Okyanusu'nda savaş çanları çalmaktadır.Bu tarihten 1 yıl sonra ise Ekvador ve Bolivya'da İspanya'ya karşı ittifaka katılır. Her ne kadar mevzu tekrar affedersiniz kuş boku olarak görünse de aslında bu coğrafyanın bir daha sömürge olmak istememesinin bir dışa vurumudur bu tepkiler. Mayıs 1866'ya kadar süren çatışmalar genelde deniz savaşı olarak geçer ve adına Chincha Adası ya da Guano Savaşları denir. İspanyol donanmasına ait gemiler yakıt ve yemek sıkıntısından dolayı evlerine geri dönerler. Yani sizin anlayacağınız savaş gibi bir şey olur ama ortada galip yok gibidir. Güney Amerikalılar, 'İspanyollar kaçtı.' derken İspanyollar, 'Eski sömürgemize iyi bir ceza verdik.' derler.Ancak bu sefer de aynı çölden sodyum nitrat çıkaran eski müttefikler, Peru, Bolivya ve Şili karşı karşıyadır. Çıkan çeşitli anlaşmazlıklar neticesinde Peru ile Bolivya, Şili'ye karşı ittifak yapar ve 1879'da Pasifik Savaşı başlar.Savaşta 30 binden fazla insanın ölür ve Şili, sodyum nitrat içeren önemli toprakları elde eder, zenginleşir. Mevzubahis ham madde olunca emperyalisti, yerel halkı pek de fark etmiyor sanırım.Alman kimyacılar F. Haber ve C. Bosch 1909'da atmosferdeki azot gazı ilehidrojen gazını yüksek sıcaklıkta ve basınç altında reaksiyona sokarak amonyak elde eder. Böylece bu amonyak, suni gübre üretiminde bir devrim yaratır. Ve suni gübre üretimi sayesinde Latin Amerika ülkeleri arasındaki gübre savaşları sona erer. Dünyadaki tüm ülkeler de Latin Amerika’daki kuş gübresi ve sodyum nitrat üretimine bağlı olmaktan kurtulur. Günümüzde ise tekrar organik gübreye bir geri dönüş hareketi var, hatta şöyle biraz bakınınca yarasa gübresinin bir hayli revaçta olduğunu gördüm. Bakalım tarih bize daha neler gösterecek.