Her Şey Clark Olofsson'un Banka Soygunuyla Başlamış! Stockholm Sendromu'nun Gerçek Hikâyesi Sizi Şoke Edecek

Stockholm Sendromu terimi, hepimizin kulağına bir yerden çalınmıştır. Halk arasında 'celladına aşık olmak' olarak geçse de durum aslında bu kadar basit değil. Peki, nedir bu Stockholm Sendromu? Neden Stockholm Sendromu denmiş? Ne zaman ortaya çıkmış? İşte, Stockholm Sendromu hakkında bilmeniz gereken her şey...

Önce Clark Olofsson'un kim olduğuna bakalım.

Stockholm Sendromu, adını 1973 senesinde İsveç'in başkenti olan Stockholm'de yaşanan bir vakadan alıyor. Vakanın öznesi olan Clark Olofsson, pek de huzurlu bir çocukluk geçirmiyor ve henüz 16 yaşındayken ufak çaplı suçlara karışıyor. Bardağı taşıran son damla ise İsveç Başbakanı'nın bahçesinden meyve ve sebze çalması oluyor ve olay yerine gelen polis memurlarına saldırarak ilk hapis cezasını alıyor. Hapisten kaçan Olofsson, ulusal çapta tanınan bir suçlu hâline geliyor. Olofsson, her yerde aranırken bir gün yakalanıyor ve polis memuruna ateş ediyor. Bunun üzerine 8 yıl hapis cezası daha alıyor. Sonrasında tahmin edin ne oluyor? Yine hapishaneden kaçmayı başarıyor! Bu kovalamaca defalarca tekrar ediyor.

Stockholm Sendromu'na adını veren olaya geldi sıra!

Clark Olofsson ve bir başka soyguncu, Kreditbanken isimli bankaya silah ve patlayıcılarla girerek 4 banka görevlisini 131 saat rehin alıyor. 6 günlük süreçte soyguncular rehinelerle iyi ilişkiler kuruyor. Hatta polisin bankaya operasyon düzenleyeceğini anlayan rehineler, onları rehin alan soyguncuları uyarıyor. 131 saatin sonunda bankadan içeriye göz yaşartıcı gaz pompalanıyor. Kurtulan rehineler, soyguncuların savunma giderleri ve avukatlık ücretlerini bile karşılıyor! Bu akılalmaz olayın üzerine gazeteler, 'Bankadan para çalınmadı ama bazı insanların kalbi çalındı.' manşetleriyle doluyor. Üstelik rehinelerden biri, serbest kaldıktan sonra nişanlısını terk ediyor ve soyguncuyla evlenmek için onun hapisten çıkmasını bekliyor.

Sonrasında Stockholm Sendromu, literatüre giriyor.

Bu olayın üzerine kriminolog ve psikiyatri uzmanı Nils Bejerot, 1973 yılında Stockholm Sendromu'nu terminolojiye kazandırıyor. Terimin tanımı ise şu şekilde: 'Rehinelerin esaret esnasında saldırgan ya da soyguncuyla psikolojik bağ geliştirmesi durumu. Bu sendrom; rehin alma, adam kaçırma ve istismara dayalı ilişkilerde yer alan güç dengesizlikleri gibi oldukça spesifik koşullardan kaynaklanır.' Saldırgana sempati duymak çok ilginç değil mi sizce de?

Peki, sendromun etkileri devam eder mi?

Maalesef ki evet, ediyor. Olaydan yıllar sonra rehinelerden biri, verdiği röportajda: 'Soyguncu beni öldürmeyeceğini, yalnızca bacağımdan vuracağını söyledi. Onun ne kadar düşünceli ve nazik biri olduğunu düşündüm.' diyor. Üstelik banka soygununun üzerinden seneler geçse de rehineler soyguncuları hapishanede hâlâ ziyaret ediyor.

Başka vakalar da bulunuyor mu?

Soygundan bir yıl sonra Stockholm Sendromu'nu tekrar gündeme getiren bir olay oluyor. Amerikalı gazete varisi, kendisini kaçıran bir şehir gerilla grubu Simbiyonez Özgürlük Ordusu'na olan bağlılığını itiraf ediyor. Bir başka vaka ise Natascha Kampusch olayı. Natascha ve onu esir alan adamla aralarında kurulan bağ öyle gelişiyor ki Natascha uğradığı tüm istismarlara rağmen kaçmıyor. Sekiz yılın sonunda Natascha kaçmaya karar verince onu kaçıran adam intihar ediyor. Kampusch, haberi duyduğunda yıkılıyor. Yalnızca bunlar da değil; toplama kamplarındaki mahkumlarda asker ve gardiyanlara karşı, tarikat üyelerinde önderlerine karşı, seks işçilerinde kendilerini pazarlayanlara karşı, ensest mağdurlarında ebeveynlerine karşı ve şiddete uğrayan kadınlarda kocalarına karşı bağlanmalar görülebiliyor.

Stockholm Sendromu ile ilgili filmler ve diziler de var.

Bu ilginç sendromla ilgili birçok dizi ve film bulunuyor. Bazılarını şöyle sıralayabiliriz: V For Vendetta, Köpeklerin Günü, Güzel ve Çirkin, Kaplan ve Ejderha, Son Samuray, Korkunç Koleksiyoncu, Highway, Kusursuz Dünya, Akbabanın Üç Günü, Buffalo, King Kong, Aşk ve Para, Bağla Beni, Kurtlarla Dans, Uykucu, 39 Basamak, Stockholm, İçinde Yaşadığım Deri, Başka Türlü Bir Aşk, Zamana Karşı, Haydut, Olağanüstü Bir Hayat...

Sendromun çıkış noktası Clark Olofsson'a ne oldu dersiniz?

Olofsson, işlediği suçun üzerine hapishaneden tekrar kaçıyor ve tekrar banka soygunu yapıyor. Tahmin etmesi çok zor değil, yakalanıyor ve tutuklandıktan sonra yine kaçmayı başarıyor. İşlediği suçlar, yakalanmalar ve kaçmalar sayısız kez devam ediyor. Şu anda 76 yaşında olan Olofsson, Belçika'da yaşıyor ve tarihe geçen bu adamın farklı ilişkilerinden 6 çocuğu var.

Her Detaydan Haberleri Varmış: Öğretmenlerin Kapalı Kutular İçinde Sakladığı Sırları Açığa Çıkarıyoruz
Beyin Yiyen Amipten, Saçları Olan Tümöre: Bilimin Kanıtladığı, Gerçek Olduğuna İnanamayacağınız Bilgiler
Kız Çocukları Köpeklerle Evlendiriliyormuş! Hindistan'la İlgili "Keşke Duymasaydım" Diyeceğiniz Garip Bilgiler
Koca Bir Ömür Seks Köleliği Yapmaya Zorlanarak Geçirilmiş: 96 Yaşındaki Kadının Yaşam Öyküsü İçinizi Acıtacak

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
20.07.2022

Direkt olarak Clark Olofsson'un hayatını anlatan mini dizi var Netflix'te, Bill Skarsgard'ın başrol olduğu.

Pasif Kullanıcı
20.07.2022

dizinin ismi nedir

20.07.2022

şu hapseneye bir el mi atsanız acaba kaça kaça adam yorulmuş olmalı

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ