Güzel bir gece, birkaç kişi ya da büyük bir grup toplanmış biraz içip keyiflice vakit geçirmeye niyetlenmişsiniz… Ama o da ne! Sohbete turp sıkan, kan emici, ruh bunaltıcı arkadaşınız. Ne derdi bitiyor, ne tasası. Çenesi dursa, eli kolu durmuyor. Ama arkadaş işte, insan atsa atamıyor satsa satamıyor. Her içki masasında mutlaka bulunan, kafasını duvara sürtüp kıvılcım çıkarmak isteyeceğiniz 15 arkadaş tipini sizler için derledik.
Ne Leyla ile Mecnun ne Ferhat ile Şirin ne de Romeo’yla Juliet. Kimse bu arkadaş gibi yanıp tutuşmadı. Ah onu bir anlasaydı da biraz sevseydi ne olurdu? İyi insanların, gerçek aşıkların başına hep bu geliyor da, kimse bunların kıymetlerini bilmiyor da… Gelip masaya suratı beş karış oturur, ikinci kadehten sonra muhakkak ağlar. Konuyu değiştirip ortama neşe katmaya çalışırsınız, müsaade etmez. Yeniden başlar; bir daha böyle sevemez de oy dağlar. Masaya bir an bile soluksuz bir neşe hakim olduysa hemen tuvalete koşun, bu arkadaş kendine bir şey yapmış olmasın, mazallah!
Bu arkadaşın yaşı hiç mühim değil. İster 50 olsun, ister 20. Beşikteyken başlamıştır onun çilesi. Hayatta yüzü hiç gülmemiştir. Heyt be, bu da dert mi! Ne badireler atlattı o, başına neler geldi. Sana araba mı çarptı? Ona tır çarptı be, tır. Seni sevgilin mi terk etti? Onu evleneceği kişi nikah masasında, nikah memuruyla aldattı. Ah sen ne yaşadın ki, nereden bileceksin… Bu arkadaşın hayatının fon müziği Kibariye’den Çok Kara Kışlar Gördüm Ben Yine Pes Etmedim’dir. Ne yapacaksın bu da böyle işte…
Geceyi mahvedecek en pis modellerden biri kendisidir. Bir kez kazara yurtdışına çıkmıştır ama insanı öyle bir çileden çıkartır ki “sana o pasaportu verenin…” dememek için zor tutarsınız kendinizi. Bir laftan konu açılır hemen ortaya kendini atar “ben onu Fransa’da görmüştüm ya” der. Bir yemekten bahsedersiniz, sinsice lafa karışıp “ben onu Almanya’da yemiştim” der. İnsanın “ziftin pekini ye” diyesi gelir diyemez. Bütün gece bunu susturmaya çalışırsınız. Size tavsiyemiz öncelikle pasaportunu elinden alın sonrasında hafızasını sildirin.
Şu parti şöyle olmuş, vay efendim ne olacak bu ülkenin hali cümlelerini duymaya başladıysanız kırmızı alarm verildi. Bu o; siyaset tiryakisi, analiz manyağı arkadaş. Kendileri çoğunlukla bu meseleleri rakı masalarında konuşmak dışında aktif siyasette bulunmamaktadırlar. Oy verdikleri partinin ilçe teşkilatına bile üye değiller. Hatta oy bile vermezler çünkü oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı, değil mi…
Bu arkadaşın özel hayata elbette saygısı var, gıybet onun yalnızca hobisi. Daha masaya oturmadan başlar; kim, nerede, kiminle ne yapmış, Esra’yla Gökhan neden ayrılmış, Sebahat kocasından boşanmış, Ahmet kaç para maaş alıyormuş, Aytunç sevgilisini aldatıyormuş… Aman bitmez bunun gıybeti. Kendisini susturmaya çalışırsınız, bize ne elalemin özelinden dersiniz; sizinle de bir şey konuşulmuyor olur. Böyle arkadaşlarınız için yanınızda bir adet koli bandı bulundurunuz.
Hiçbir içkiyi dünyada kimse onun gibi içemez. İçmekte usta, sarhoş olmamak konusunda bir numaradır. Kadehlerce içsin, ona asla bir şey olmaz. 5 yaşından beri haftada 4 gece rakı içmiştir o. Şişeyi kafasına geçirip kendisini bayıltmak serbest.
Masada yükselen, sebepsiz bir gerilim varsa onun sebebi bu arkadaştır. Asla ama asla konuşmaz. Kendisini muhabbete dahil etmeye çalışırsınız “ne yapayım, çalışıyorum öyle, iş güç” deyip susar. Bütün gece gözleriyle sizi dinler. Kim bilir kafasından ne hinlikler ne cinlikler geçiyor! Allah’ım sen bizi sinsilerin gazabından koru.
Bu arkadaş izbeliğini derinlik sanma hastalığına yakalanmıştır. En alakasız yerde aforizma kasmak ister. Kadeh elinde, sigara dudağının kenarında uzaklara bakıp bir şeyler söyler. İnanın ne dediğini kendi de bilmez. Onun cümlesinden sonra birkaç dakikalık bir sessizlik olur sonra muhabbet kaldığı yerden devam eder. Sonra yine bir aforizma. Bu döngüyü kırmaya çalışmayın, bu arkadaş tipi kendini aykırı olarak nitelendirdiği için hırçınlaşabilir.
İşte bu hiç çekilecek dert değildir! Herkes her saniye onunla ilgilensin, gece boyunca ondan bahsedilsin ister. Birinin derdini mi konuşmaya başladınız, hemen kendinden söz açar. Bu arkadaş tehlikeli bir tiptir. İlgi çekmek için yapmayacağı pislik yok. Yalan da söyler, kendini acındırır da, her şey beklenir bundan. Kendisini hafifçe bu masadan uzaklaştırmak oldukça doğru bir karardır.
Gece boyunca aralıksız sırıtabilen tek kişi bu arkadaştır. Gerçek bir laf cambazı, esaslı bir manipülatör. Masayı birbirine katar, herkesi birbirine düşürür ve işin içinden kendini ak kaşık gibi çıkarıverir. Onu suçlamak, ona yüklenmek kimsenin aklının ucundan bile geçmez. Oldukça da sevimli tiplerdir. Şeytan tüyü mü, şirinlik muskası mı siz karar verin!
Bu arkadaşınız gece boyunca sosyal medya hesaplarından kendisinin güzel, sizin çirkin çıktığınız fotoğrafları paylaşarak sizi harcayacak olan arkadaştır. Sizi gece boyunca hatrı sayılı miktarda selfie çekmeye zorlar. Kadeh tokuştururken çekelim, hepimiz toplu çekilelim, Gürkan’la birlikte çekileyim, bir de ben tek çekileyim… Ne diyelim gülüm çektiğin selfie olsun, Allah dert çektirmesin.
Şarjı bitmedi mi, onun şarjı?!!1! Bu arkadaş bütün gece evinde oturup telefonuyla ilgilenebilirdi aslında, boşuna dışarı çıkıp para harcamış oluyor. O telefon elinde Whatsapp’ta biriyle mi konuşuyor, Twitter’da millete mention mı atıyor, Instagram’da like peşinde mi… Ne yaptığı bilinmez. Kendisini muhabbete katmaya çalışmayın, mümkün değildir.
Bu masaya bunu kim davet etti, biz de bilmiyoruz. Bu tip çok tehlikelidir zira insanın yaşam motivasyonunu elinden alır. Herkesin az çok derdi olduğu yerde bunun hayatı güllük gülistanlıktır. Çok iyi para kazanıyordur, işinde mutludur. Sevgilisiyle arası çok iyidir, ailesiyle iletişimi hoştur. Tamam iyi ol, kimse sana kötü ol demedi. Git ötede iyi ol, kışt!
Masada herkes bekârlık övüp evlilik boklar, bu ne yapacağını bilemez. Yer yer evlilikten bunalıyordur ama eşini de seviyordur bir şey diyemez. Zaten çevresi evleneceği zaman destek olmamıştır, hep köstek olmuştur. Şimdi de akrabalar çocuk ne zaman diye darlıyordur. Oy bu minnoştur, üzmeyin bunu.
Bu arkadaş masaya oturur oturmaz ilişkisini övecektir. Ardından da lafı size getirip sen niye yalnızsın diyecektir. Siz ona birini bulacağınızın garantisini verin yoksa bu işe el atmakta beis görmeyecektir.
Masada herkes yalnızken ayrık otu gibi nereden çıktılarsa… Kuvvetle muhtemel ilişkilerinin 9. ayı veya 1. yılında; inanılmaz mutludurlar. Her saniye birbirlerinin elini tutarlar. Kimi zaman birbirleriyle çocuk gibi konuşurlar. Oldukça uyumlu giyinmişlerdir. Böyle bir yılışılıklık, efendime söyleyeyim sevimsizlik. İnsanın midesini ağzına getirir bunlar.
herşeye bok atmışsın, içerken bunlardan başka ne yapacagız amk ?
Aşk acısı da, siyaset de adama rakı içirir. Deyyusluğun manası yok!
Otur tek başına iç o zaman.