Her Maddesinde 'Bu Kadar Tesadüf Olamaz!' Diye Düşüneceğiniz, Gariplikte Çığır Açmış Olaylar

Hayatın yalnızca tesadüflerden oluştuğuna mı inanıyorsunuz? Yoksa yaşanan her olay tıpkı birer yapboz parçası gibi aslında büyük resmi oluşturmaya mı çalışıyor? 

Bazen öyle şeyler oluyor ki, bunları yalnızca bir tesadüf olarak adlandırmamız mümkün değil. Okuduğunuz her maddede tesadüf denen şeyin varlığına inanmakta zorlanacağız bu olaylar hakkında bakalım siz ne düşüneceksiniz...

Bununla ilgili bir önceki içeriğimize göz atmak isteyenler için linki şöyle bırakalım 👇

Okurken Size 'Bu İşin İçinde Bir İş Var!' Dedirtecek, Gariplik Konusunda Birbirini Aratmayan 12 Tesadüf

1. Nebraska, Beatrice’te bir kilisede patlama meydana geldi. 1 Mart 1950’de gerçekleşen bu olaydan hiç kimsenin yara almadan kurtulması ise tam bir mucizeydi.

Her sabah tam 7:15’te pratik yapmak için kilisede toplanan kilise korosunun üyeleri o sabah kilisede değillerdi. Her ne hikmetse 15 üyenin 15’inin de o sabah kişisel sebeplerden ötürü kiliseye geç kalacağı tutmuştu. Bu sebeple patlamanın gerçekleştiği saatte kilisenin çevresinde hiç kimse yoktu.

2. Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. ve 35. başkanları Abraham Lincoln ile John F. Kennedy arasında tesadüf olamayacak kadar inanılmaz benzerlikler var.

Bugüne kadar yalnızca dört başkana suikast düzenlendi ve Lincoln bu isimlerin ilki Kennedy ise sonuncusuydu. Her ikisi de bir cuma günü kafalarının arkasına ateş edilerek öldürüldü. Ölümlerinden sonra yerlerine gelen kişilerin soy isimleri Johnson’dı ve biri 1808 diğeri 1908 doğumluydu.

Lincoln kongre seçimlerini 1846 yılında, Kennedy ise 1946’da kazanmıştı. Lincoln 1860 yılında, Kennedy ise 1960'ta başkan olarak seçildi.

Suikast düzenleyen iki kişi de davaları başlamadan öldürüldü. Lincoln ölmeden önce Maryland Monroe’daydı, Kennedy ise ölmeden bir hafta önce Marilyn Monroe’ylaydı.İşin en tuhaf kısmı ise şu; Lincoln “Kennedy” adlı bir tiyatroda, Kennedy ise “Lincoln” marka bir otomobilde vuruldu. Bütün bunlar yalnızca bir tesadüf olabilir mi?

3. 1861 doğumlu yazar Morgan Robertson “Tanrı bile batıramaz!” denilen Titanic’in hikâyesini olayın gerçekleşmesinden tam 14 yıl önce kaleme almıştı.

Titan Kazası adlı kitabında tıpkı Titanic gibi batmayacağı düşünülen bir gemi vardı. Bu gemilerin hemen hemen bütün özellikleri birbirinin aynısıydı. Aynı güzergahta giden biri hayali diğeri gerçek bu iki gemi aynı saatlerde ve aynı koordinatlarda battı. Her iki gemide de filika sayısı az olduğundan büyük can kaybı yaşandı ve Titan’daki ölü sayısı 1500 iken Titanic’te 1513’tü. En ilginci ise her bu iki gemi batarken orkestranın şarkı çalıyor olmasıydı.

4. Bruce Lee’nin oğlu Brandon Lee, babasının başrolünde olduğu “Game of Death” filminin senaryosunun neredeyse birebir aynısı şekilde hayatını kaybetti.

Bruce Lee’nin ölümü yüzünden çekimleri tamamlanamayan filmde Lee’nin canlandırdığı karakter, film çekimleri sırasında gerçek kurşunların olduğu bir silahın ateş alması ile ölüyordu. Brandon Lee ise 1993 yılında “The Crow” filmini çekerken tıpkı babasının oynadığı karakter gibi yanlışlıkla gerçek kurşun konmuş bir tabancayla karnından vuruldu.

5. Küçük bir İngiliz köyü olan Erdington’da yaşayan Mary Ashford adlı bir kadın, 27 Mayıs 1817 tarihinde vahşi bir cinayete kurban gitti.

Tecavüze uğradıktan sonra öldürülen Mary’nin katili Abraham Thornton adında bir adamdı. Thornton, yeterli kanıt olmadığı için serbest bırakıldı. Mary’nin erkek kardeşi William, bu durumu kabul etmedi ve davanın yeniden görülmesi için çok uğraştı. Ama çabaları sonuç vermedi ve Mary'nin katili yakalanamadı.

Olaydan tam 157 yıl sonra, 27 Mayıs 1974 tarihinde Barbara Forest adlı bir kadın aynı köyde aynı şekilde öldürüldü. Barbara’nın bedeni, Mary’nin bedeninin bulunduğu yerden 100 metre uzaklıklaydı.

Barbara’yı öldüren kişi Michael Ian Thornton adında bir adamdı ve tıpkı Abraham Thornton gibi suçu kanıtlanamadığı için serbest bırakıldı. Barbara’nın kız kardeşi Erika, William gibi bu durumu kabul etmedi ve davanın yeniden görülmesi için çalıştı. Sizce bu yaşananlar yalnızca bir tesadüften mi ibaret?

6. Rosie Davis adlı genç bir kadın, henüz üç aylık bir bebekken bir aileye evlatlık olarak verilmişti. Rosie, sonradan üç erkek kardeşinin olduğunu öğrendi ve onları aramaya başladı.

Kardeşlerinden Sid ve John’u kolayca bulmayı başaran Rosie, ne kadar uğraşırsa uğraşsın diğer erkek kardeşi Chris’i bulmayı bir türlü başaramıyordu. Uzun uğraşlar sonucunda Rosie, Chris’in aslında bunca zamandır burnunun dibinde olduğunu keşfetti. Chris ve onu evlat edinen aile Rosie’nin evinin karşı sokağında yaşıyordu, üstelik kardeş olduklarını bilmeden tanışıp arkadaş olmuşlardı. Chris de Rosie’yi aramış ama bir türlü bulamamıştı. Sizce bu kaderin bir cilvesi mi?

7. 1920’li yıllarda üç İngiliz, Peru’ya gitmekte olan bir trende bir araya geldi. Bu kişilerden biri Bingham diğeri Powell adıyla çağırılıyordu.

Üçüncüsünün adı neydi tahmin edin: Bingham Powell!

8. Eski güreşçi Chris Benoit’nin oldukça yürek burkan bir hikâyesi var. Benoit, 2007 yılında karısı ve oğlunu öldürdükten sonra intihar etti. Cesetlere ise ancak saatler sonra ulaşıldı.

İşin garip tarafı, Benoit ve ailesi ölmeden önce Benoit'nin Wikipedia sayfasında yapılan değişiklikti. Biyografisine kişisel problemler yaşadığı ve bu yüzden karısı Nancy'i öldürdüğü yazılmıştı. Bu bilginin sızma ihtimali olmadığından değişikliği yapan kişinin kimliği tespit edilmeye çalışıldı. Yazan kişi Avusturalya'da yaşıyordu ve bunun bir tesadüf olduğunu söylemişti. Gerçi bize daha çok kehanet gibi geldi...

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
01.11.2018

7 biraz doldurma olmuş. Muhammed, Mustafa ve Muhammed Mustafa olarak düşünün.

kennedy tabanca ile değil dürbünlü sniper tüfeği ile vuruldu.

01.11.2018

titanik olayi dışında hepsi birer tesaduf bence

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ