Her Fenerbahçe-Galatasaray Maçından Önce ve Sonra Sırasıyla Yaşanan Klişeler

Türkiye'de futbol bambaşka bir olgudur. Hele ki iş ezeli rekabetlere, yani derbilere geldi mi durum çok daha farklı ve karmaşık bir hal alır. Aslında öyle değildir de öyle gibi gösterilmeye çalışılır. İşte artık kabak tadı veren Fenerbahçe-Galatasaray derbi klişeleri..

1. Derbide Dostluk Rüzgarları..

Spor gazeteleri, spor siteleri, haber kanalları vs, derbiye 1 hafta kala, önce iki takım başkanının ya da yöneticilerinin ağzından çıkmış gibi konuşarak sanki iki tarafta maçın dostluk havasında geçmesini istiyormuşçasına bunu yansıtır ve bu durum maça 2-3 gün kalana dek devam eder.

2. Hafiften Ortamı Alevlendirme Çabaları..

1 hafta önceden başlatılan dostluk havası, önceki yazıda belirttiğimiz gibi 2-3 gün kala eften püften sebeplerden ötürü yerini gerginliğe bırakır. Ya çok eski defterler açılır ya da 'bunlar Türk futbolunu baltalayıcı şeyler' teması altında bir çomak sokulur. Türk Futbolu işin içine katılır zira burada verilmek istenen mesaj, 'bizim tek niyetimiz Türk Futbolunun gelişmesi. Yoksa bana ne canım ben Fener'i/ G.Saray'ı yenmişim nedir yani.' dir. Ki bunun da yegane sebebi yapılan dangalakça yorumlar ya da ithamlar sebebiyle tepki çekmemektir.

3. Maç Günü Sabahı Yaşanan Münferit Olaylar..

Derbinin yapılacağı gün gerginlik had safhaya ulaşmış olur. Bunun sebebi ise, olayları bir sözleriyle bitirebilecek vizyon sahibi başkan ve yöneticilerin birbirlerine liseli ergenler gibi gider yapmalarıdır. 'Biz Fenerbahçe'yiz, herkes akıllı olsun. Kimse G.Saray'ın sabrını test etmesin.' Tarzı açıklamalar, ister istemez taraftarlara da yansır. Tabi sağduyulu taraftarlar bu mantıksız ve fütursuz açıklamalara pek kulak asmaz ancak illa 'vur de vuralım, öl de ölelim' mantığına sahip bir hırbo ortaya çıkar ve bazen kişisel olarak, bazen de gruplar işin içine girerek, klişe tabirle 'derbiye gölge düşürür.'

4. Tribün Olayları..

Dostça başlayan hafta maç saati yerini, birbirini bir kaşık suda boğabilecek taraftar topluluklarına bırakmış olur. Aslan payı yöneticilerin daha ziyade başkanların olduğu için bu kişiler dışında yapılan dostluk çağrılarını taraftar, en hafif tabirle 'iplemez.' Bu sebepten derbide en ufak bir gerginlik bile tribünlerde çığ etkisine neden olabilir. Olur olmadık sebeplerden emniyet güçleriyle küçük, büyük çaplı çatışmalar yaşanır, yayıncı kuruluş bir an da kameralarını sıkıcı geçen maçtan, tribünlere gitmekte olan ambulanslara çevirir. Televizyon başında ki hasta ruhlu kimseler de bu durumdan içten içe, hatta bazı utanmaz arlanmaz haysiyet yoksunu kimseler 'iyi oluyor i.nelere' diyerek keyif alırlar.

5. Maç İçindeki Olaylar..

Maç başlar ve maçla birlikte inanılmaz bir uğultu sahaya hakim olur. Atılan yabancı maddeler, iki dakikada bir o maddeler nedeniyle duran maç. Rakip oyuncu tribüne yakın bir yere pozisyon gereği geldiğinde üstüne adeta bozuk para, pet şişe vs yağması.. Hal böyleyken, en dirayetli insan bile sinirlerine hakim olamayıp kendini olayların akışına bırakabilir. Normalde çok efendi olan top tepici çocuklar, binlerce agresif insanın yarattığı negatif elektrikten ötürü birbirlerine karşı art niyetli oynamaya, laf dalaşına girmeye başlar. Bazı ahlak yoksunu sporcular da sırf kendi taraftarı üzerinde prim yapmak için bu anlarda gerginlik çıtasını iyice yukarı çeker ki oynadığı rezalet futbol unutulup, yaptığı 'kahramanlık' göz önünde olsun. Herkes de onların kimler olduğunu gayet iyi bilir. Ancak dediğimiz gibi bu durum bir klişedir ve maalesef, kendine sporcu diyen angutların yaptığı bu hareketler 2014 yılında bile ödüllendirilmektedir.

6. Maç Sonu Açıklamaları..

Maç sonu yenen tarafta Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış bir hava hakimdir. Yenilen taraf ise asla ve kat'i surette kendi teknik, taktik eksikliğinden ötürü yenildiğini kabul etmez, işin içine hakemi, rakip oyuncuları, federasyonu hatta MİT'i bile sokar. Kah verilmeyen penaltısından kah hakemin taraflı yönetiminden bahsedilir ancak hiçbir zaman oynanan kötü futboldan bahsetmeden alınan yenilgiye kılıf bulma çabaları başlar. En güzel kılıf ise şüphesiz hakemdir. Her maç sonu olmasa da muhakkak iki maçta bir, 'biz federasyonu uyardık. Bu hakemi istemiyoruz dedik. Israrla bu hakemi bizim maçımıza veriyorlar. Ama biz de büyük bir camiayız. Kimse bizim üzerimizde oyun oynamaya kalkmasın.' Açıklaması yapılır ve düzgün bir hakem olsa bu maçı rahat 5-0 kazanırdık havası yansıtılarak gün kurtarılmış olur.

7. Son Olarak Tabi ki Geyikler

Bunca yaşanan mide bulandırıcı vesveseden, oynanan keyifsiz futboldan sonra tek güzel şey tabi ki maç sonrası nette dolaşan geyiklere bakmak. Yenilen taraf için bakması tabi ki kolay olmasa da pek çok yaratıcı mizah örneğinin sergilendiği bu geyikleri okumak şüphesiz çok keyif verici oluyor. İşin makarası bir yana inşallah nefretle, rekabeti ayırt edebildiğimiz günler yakın bir gelecektedir. Yoksa bu gidişat kesinlikle iyi değil.

Popüler İçerikler

Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Kızılcık Şerbeti'nde 4 Kişinin Öldüğü Patlama Sahnesi Nasıl Çekildi?
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var