Açıkçası yazıyı 'Ben bakan olsam böyle yapardım.' diyerek hazırladım. Kim bilir belki de MEB'de bakan olurum bir gün. Neyse açıkçası bu kafayla düşündüm: 'Acaba eğitim reformları nasıl olabilir?' diye ve sonuçlar aşağıda. Yorumlarınızı bekliyorum.Öncelikle bugünkü sistemi hepimiz biliyoruz. Ezberci eğitimi iliklerimize kadar hissediyoruz. Bunun için öncelikle öğretmenlerin yardımıyla sorgulayıcı bir sistem getirmek gerekiyor. Öğretmenler ve öğrencilerin birlik olduğu bir sistem. Yavaşça açıklayalım.Öncelikle bu reform yapılacaksa öğretmenlerin görüşleri alınmalıdır. Düşünceleri alındıktan uygulamalarda öğretmenlere görev verilmeli. Nasıl bir yol izleyecekleri belirlenmeli. Sonuçta eğitim onlardan iyi bilen yok.Devam edelim biraz daha açalım mevzuyu.Yapılacak testlerle öğretmenin bilgiyi ne kadar iyi aktardığına dikkat etmeli ve karşısındaki kişiye davranışları incelenmelidir. Bu mesleği neden seçtiği, her şeyden önce kişiliğine uygunluğu belirlenmelidir. Asıl püf nokta öğretmenlerin kendilerini ne kadar geliştirdikleri. Buna bağlı olarak yapılacak olan iyileştirmeler öğretmenlere katkı sağlamalı. Gelelim kötü olanlara. Öğrencilere davranışlarına bakılarak meslekten ihraç edilmeleri gerekir. Özellikle okul öncesi ve ilkokul öğretmenlerinin.Eeee, okul imkanları iyileştirilmeli ki öğretmen rahat ders işleyebilsin. Gerek teknik ekipmanlar gerek kütüphane gerekse internet kullanımı olmalı. Böylece öğretmen konuyu daha aktif anlatabilmeli. Özellikle sözel dersler için bir sinema salonu olmalı ve belgeseller izleyebilmeli öğrenciler.Açıkçası bu konuda öğretmene ne yapılıyor bilmiyorum ama kardeşim hep mi ezber sistemi olur bir derste. Anlatıp geçilen konular değil yeri geldiğinde günlük hayattan uygulamalar verilmeli derste. Bu bilgiyi öğrencilerin nasıl kullanacağı aktarılmalı. Öğretmene ders sırasında asla müdahale olmamalı ve dersi canlı tutabilmeli öğretmen. Asla müdahale olmamalı derken dışarıdan müdahale olmamalı yoksa öğrenci soru sormalı ve sorgulayarak devam etmeli.Belki de işin en önemli ilk beş kısmı içinde yer alır. Öğretmenler o yıl içinde işlenecek olan konuları kendi branşına göre belirlemeli ona uygun hareket etmelidir. Kitaplar asla gözleri yormamalı, bir kısmı eğlenceli bilgilerden oluşmalı ve püf noktaları verilmeli. Hatta öğrencilere bu öğrendiği şeyi nerede kullanacağı konu öncesinde bir sayfa da olsa yazmalı ki öğrenci konunun önemini kavrasın.Tamam sözeller de salonu kullanırsın ama ya sayısallar da. Özellikle fen dersleri laboratuvarlarda uygulamalı bir şekilde gösterilmeli. Süs olsun diye laboratuvar konulmamalı. Tabi laboratuvar eşyaları ve projeksiyon da olmalı ki yeri geldiğinde belgesel izlenip sorular sorulabilsin yeri geldiğinde müzik dinlenmeli hafiften çalışmalar yapılırken. Böylece öğrenci daha da motive olur ve daha çok çalışır. Gözüyle de ne olduğunu göreceği için asla unutmaz o bilgiyi.Gerçekten sınıfta rahat edeceği bir ortam olmalı. En az 15 en çok 25 kişilik sınıflar oluşturulmalı. Böylece öğretmen de öğrenci de rahat bir şekilde dersin akışını sağlayacak. Aktif bir öğrenme süreci geçirecek.Gelelim en can alıcı kısma. Öğretmenlere ciddi anlamda psikolojik testler uygulanmalı ve bu her yıl sonunda tekrarlanmalı. Öğretmenler ayrıca sözlü ve yazılı sınavlara girmeli. Sözlü sınavlarda iletişimi, konuşması, saygısı vs.. gözlenmeli. Geçemeyenler mesleğe asla giriş yapmamalı.Özellikle öğrencilerin bilgisini ölçecek sınav yapılmalı. Yani hem uygulamalı hem bildiğimiz sistemdeki sınavlar. Formül ezberlenmemeli, gerekirse formüller yanında bulunmalı öğrencinin. Alana göre gerekli temel kavramları yanında tutmalı, sınavda takıldığı yerde bunlara bakabilmeli.Öğretmenler konusunda öğrencilerden fikir alınmalı ona göre hareket edilmeli. Öğrenciler öğretmenleriyle rahatlıkla iletişim kurabilmeli. Onları yeri geldiğinde eleştirebilmeli ve gerekirse şikayette bulunabilmelidir.Tabi ki de önemli bir konu. Maaşlar öğretmenin kendini geliştirdiği ölçüde arttırılmalı gerekirse teşvik edici uygulamalar yapılmalı. Yaz tatillerinde de aynı maaşı almalılar. Maddiyat konusunu hiçbir şekilde düşünmemeliler.Mezun olduktan sonra son kez teste tabi tutulup ona göre hemen bir okula yerleştirilmeli. Öğretmenliğe hemen başlatılmalı ve bilgilerini öğrenciye aktarabilmelidir.50 yaşını doldurduğunda emekli olabilmeli bir öğretmen. Eğer olmak istemezse de eğitime devam etmeli ancak maaş kesintisi yaşamalı. Sonuçta emekli maaşı da alacak.Eğer bunlar yapılırsa hem öğretmen hem de öğrenci rahata erer. Öğretmenlerin eski saygınlığı tekrar gelir. Böylece daha iyisi için çabalar.Kısacası bunlar benim fikirlerim. Öğretmenlere eğer bunlar yapılırsa eminim gelecekte eğitimle kalkınabiliriz. Peki yapılacak mı? Kim bilir belki bir gün...