Birbirinden güzel filmler TRT 2 ekranlarında izleyicilerle buluşmaya devam ediyor. Her akşam ayrı bir filmin ekrana geleceği Kasım ayında bakalım bizi neler bekliyormuş?
Birbirinden güzel filmler TRT 2 ekranlarında izleyicilerle buluşmaya devam ediyor. Her akşam ayrı bir filmin ekrana geleceği Kasım ayında bakalım bizi neler bekliyormuş?
Jean-Paul Rappeneau'nun yönetmenliğini yaptığı Fransız yapımı filmin başrollerinde Mathieu Amalric, Marine Vacth, Gilles Lellouche yer alıyor.
1979-1992 yıllarında, yasadışı video kasetleri kiralayan film aşığı Nasi tutuklanır. Nasi hapishanedeyken, klasik film koleksiyonuna sahip hazine odasının adresini veren bir seslendirme sanatçısıyla tanışır.
Nasi, hükümet sansürlerini aşmanın benzersiz bir yolunu keşfeder. Nasi, yasaklı filmleri yeniden canlandırarak kafelerde, derme çatma açık hava tiyatrolarında, tüm rolleri kendisi oynayarak, kayıp hazineleri yeniden canlandırır. Hollywood ve dünya sinemasının klasiklerini canlandıran Nasi, tek kişilik şovunu yavaş yavaş müzik, özel efektler ve hatta başrolde bir kadın ile küçük bir gezici grubuna dönüştürür. Zamanla Nasi, gerçek hayattaki ilişkileri gözden kaçırdığını fark eder.
Ölü Ekmeği, geleneksel müziğin ustası olmanın hayalini kuran küçük bir çocuğun hikayesini konu ediyor. İklim şartları nedeniyle ağaçların meyve vermediği ücra bir bölgede yaşayan bir çocuk, Türk geleneksel müziği sanatçısı olmayı hayal eder. Bu sırada öğretmeni ile birlikte yolculuğa çıkan çocuk, genç bir kıza bir elma getireceğine dair söz verir.
Asabiyim Ben, öfkenin iliklere işlediği, dengenin her daim hassas olduğu bir toplumda, aşkların, nefretin ve intikam duygusunun hüküm sürdüğü birbirinden bağımsız bireylerin öykülerini anlatıyor. Satın alınan şereflerin gölgesinde, insanlar kanunlar karşısında çaresiz ve öfkeli olduğu bir dünyaya ait altı farklı hayat hikayesi dikiyor karşımıza. Yolsuzluğun ve yozlaşmışlığın hüküm sürdüğü bir ülkede, kana bulanan muhteşem düğünler, ölüme yürüyen danslar, telleri iyiden iyiye gevşeyen sinirler ve bu yoldan çıkmışlığı tasvir eden 'eğlenceli' öyküler!
Babaanneleri ölüm döşeğinde olan aile üyelerinin miras paylaşımı için toplanmalarını konu edinen, Bosna Hersek-Türkiye ortak yapımı “Focus, Grandma”...
Tasarımcı Adrienne, Profesör Frédéric ve iş adamı Jérémie, kariyerlerinde önemli yerlere gelmiş üç kardeştir. Birbirlerinden farklı ve uzak bu üç kardeş sanat koleksiyoncusu anneleri ölünce bir araya gelmek zorunda kalırlar. Ailelerine ait eşyaları ve çocukluklarının geçtiği evi satışa çıkaran kardeşler, içinde bulunan aile eşyalarından kurtulurken kendi çocuklukları, acı tatlı anılarıyla da yüzleşeceklerdir.
Moskova yaşayan Zhenya ve Boris’in evliliklerinde artık sona gelinmiştir. Nefret ve suçlamalarla tükettikleri evliliklerini sonlandırmak üzere olan çift hayatlarında yeni bir başlangıç yapmanın heyecanı içerisindedirler. Oysa 12 yaşındaki oğulları Alyosha için durum çok farklıdır. Ailesi tarafından sevilmeyen, içe dönük ve mutsuz bir çocuk olan Alyosha, kendisini dayanılmaz bir yük olarak görmektedir. Anne ve babası bilmese de Alyosha onların tüm kavgalarını duymuştur ve ansızın ortadan kaybolur. Zhenya ve Boris çocuklarının kaybolduğunu ancak 2 gün sonra fark edecektir.
Ernest Hemingway`in aynı adlı öyküsünden sinemaya uyarlanan filmin konusu şöyledir:Küba`da babası gibi yıllardan beri balıkçılık yapan Santiago,84 gündür balık yakalayamamaktadır. Bu durumdan ötürü diğer balıkçıların uğursuz olmakla nitelendirdikleri yaşlı balıkçıya bir tek, balık tutmayı öğretmiş olduğu küçük Manola inanmaktadır. Yalnız yaşayan Santiago`ya ihtiyaçlarını karşılamada da yardım eden çocuk ne kadar istese de onunla balığa çıkamaz. Santiago ise artık bahtsızlığının denize açılacağı 85. gün kırılacağına inanmaktadır.
Yakutya'nın buz çölünde, hayata düşman, yabancı ve yaşanılması zor bir bölgede hayatını geçiren Nanouk ve karısı Sedna, balıkçılık ve avcılık yaparak hayatlarını geleneksel bir biçimde sürdürmektedirler. Ancak yaşanan iklim değişikliği bu bölgede de etkilerini göstermektedir. Karlar daha hızla erimekte ve bölgede yaşayan hayvanlar da bir salgın hastalığa yakalanıp ölmektedirler. Aynı hastalığa Nanouk'un karısı Sedna da yakalanır ve hayatını yitirir. Bunun üzerine Nanouk, geleneksel hayatı arkasında bırakarak şehirde yaşamaya başlayan kızını ziyaret etmek üzere kendisine yabancı bir dünyaya doğru yola çıkar. Film'de iklim değişikliği ile iç içe geçmiş bir şekilde ele alınan ölüm, kaybolan gelenekleri de bu şekilde vurgulamaktadır.
Orta yaştaki Alim; Yakub Usta'nın yanında on beş yıldır çıraklık yapmaktadır. Günlerini rutin bir şekilde geçiren Alim, artık rutin hayatından sıkılmıştır. Alim’in hayatı, takıntıları yüzünden değişecektir. LPG’li araçların güvenliği olmadığına dair izlediği bir haberden sonra evini, dükkânının yakınına taşımaya karar vermesi, onun için dönüm noktası olur.
Film, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda yakalandıktan sonra bir İngiliz kampında hapsedilen Bert Trautmann’ın hikayesini ele alıyor.
Bir adam yaşlandıkça kızının her türlü yardımını reddeder. Değişen koşullarını anlamaya çalışırken, sevdiklerinden, kendi zihninden ve hatta gerçekliğinin dokusundan şüphe etmeye başlar.
14. yüzyılın sonu. Fransız köylü kızı Jeanne d'Arc, veliaht Dauphin'i tahta çıkarmak amacıyla Fransa'yı işgal etmiş İngilizlere karşı başarısız bir isyana elebaşılık ettikten sonra yakalanır. Hapiste geçen günleri ve yargılanması sırasında, mahkeme tarafından amansızca sorgulanır, zindancılar ona gaddarca davranır. Sonuçta pes eden kız, kısa süreyle de olsa, inancından caydığını bildirir ve cadı diye kazığa bağlanıp yakılmaya mahkûm edilir... Yönetmen Robert Bresson kendine özgü bir tavırla geleneklerden ayrılarak, Jeanne d'Arc'ın yaşamı ve ölümüne gerçekçi, alışılmamış bir bakış sunuyor. Bresson'un filmi duruşma sırasında alınmış notlar üzerine kurulu ve Jeanne'ın uzayıp giden sorgusunu, boyun eğmeyi reddedişini ve alevler içinde kaçınılmaz ölümünü kusursuz bir tarihsel doğrulukla izliyor.
Fargo, borçlarını ödeyebilmek için karısını kaçıran bir adamın hikayesini anlatıyor. Jerry Lundegaard borçları olan bir sahtekârdır. İhtiyaç duyduğu meblağda parayı acilen edinmeli ve borçlarını temizlemelidir. Karısının babası oldukça zengin bir adamdır; ancak gamsız bir sahtekar olan Jerry’ye yardım etmesi imkansız gibi görünmektedir. Jerry’nin aklına şeytani bir fikir gelir. Jerry, karısını kaçırmak ve kayınpederinden fidye istemek üzere iki adam kiralar. Lakin hiçbir şey planlandığı gibi ilerlemeyecektir.
Yaşlı morg görevlisi her şey hakkında kusursuz bir hafızaya sahip olsa da isimleri hatırlayamaz. Günlerini yakınlarını kaybedenlere ve sevdiği bitkilere bakım yapmak isteyenlere bedenler göstererek geçirir. Yakın bir şehirde isyan çıkınca ve askerler gizlice ölü sayısını saklamak için morga baskın yapınca bilinmeyen bir kadının bedenini keşfeder. Kendi kaybını canlandıran bu durum sonucunda olması gerektiği gibi bir cenaze töreni düzenlemek için sihirli bir yolculuğa atılır. Bu yolculukta kendi kayıp kızını arayan ve geçmişi tarafından işkence gören, cenaze arabasını sürerek ölülerden hikaye toplayan gizemli bir mezar kazıcıdan yardım alır.
“Büyük Gelen Palto” filmi 1987-2011 yılları arasındaki Filistin davasını ele alırken ilginç ismi ile de dikkat çekiyor. Filistin rivayetlerine göre bir kişi rüyasında büyük bir palto giydiğini görürse bu, o kişinin babasına ait olan ve kaldıramayacağı bir yükün altına gireceğine işarettir. Filistin davası, masumların giydiği bir palto olarak durmasın diye harekete geçen Ebu Salih, zengin bir sponsor bulamayınca çevresindeki 100 kadar orta halli insanın destekleriyle çekiyor bu filmi.
Hamit, Karadeniz'de bir sahil kasabasında yaşamaktadır ve hayatını 'insan kaçakçılığı' yaparak kazanmaktadır. Bir gün kaçak göçmenler kasabada mahsur kalır ve Hamit'in yolu bu süreçte botanik bilimcisi olan Denise adlı yabancı bir kadınla kesişir. Geceleri gizlice deniz kenarındaki terk edilmiş bir kulübede buluşurlar. Mahsur kalan göçmenlerle yaşadıkları, birbirleriyle oldukça yakınlaşan ikilinin ilişkisini sarsmaya başlar. Bu rastlantılar sonrasındaysa Hamit, hayatını değiştirecek bir karar vermek zorunda kalır. Film günümüzde dahi sorun olarak güncelliğini yitirmeyen insan kaçakçılığı meselesini ve ülkemizde de sık sık rastlanan, hayatlarını kaybeden göçmenlerin hikayesini soğukkanlılıkla fakat bir o kadar da hassasiyetle ele alıyor.
1970 Kasımında aslında tüm futbol takımı ve Marshall Üniversitesi koçları bir uçak kazasında ölürler. O bahar, öğrenciler, hasta olduğu için söz konusu uçağı kaçırmış olan Nate Ruffin adındaki oyuncu önderliğinde 1971 sezonunda oynamak için direktörleri ikna etmeye çalışırlar. Üniversite başkanı Don Dedman’ın bir koç bulması gerekmektedir ki o da oyuncu takımını kuracaktır. Bu iş için soyunurlar ve koç Jack Lengyel genç oyuncuları en iyi şekilde motive eder. Marshall 1971’de de en az bir oyun kazanabilecek midir?
Dünya, onlarca yıl boyunca yeraltında yetişen ölümcül yaratıkların saldırısı altındadır. Yeryüzüne çıkıp insanları avlayan yaratıklar, kurbanlarını seslerinden tanıyarak ele geçirir. Dünyaya dehşet saçan yaratıklardan kaçmaya çalışan genç bir kız ve ailesi, şehir dışında bir yerde saklanmaya çalışır. Ancak onların yaşam mücadelesi burada da devam eder. Sığındıkları yerde olacakları beklemeye başlayan genç kız ve ailesi burada gizemli bir tarikatla karşılaşır.
Dört yıllık evlilikleri boyunca birbirlerinden uzaklaşan bir adam ile bir kadın, kocanın doğum yeri olan La Pointe-Courte adlı küçük balıkçı köyünü ziyaret ediyorlar. Köyde bulundukları süre boyunca iş, eğlence, evlilik, doğum ve ölümün basit izleği çevrelerinde sürüp gidiyor. Bu durum yavaş yavaş çiftin hayata bakışını değiştiriyor ve yeniden bir araya geliyorlar.
Kızgın Boğa ortasiklet bir boksörün dizginlenemez kariyer hırsının, boksörün hayatına olan etkilerine odaklanıyor. Her zaman en iyisi olmak için kendine zarar verecek derecede korkutucu bir hırs barındıran boksör Jake La Motta, bu agresifliğini sadece ringde rakipleri üzerinde değil; ring dışındaki özel hayatına da taşıyor. Bu nedenle zamanla kariyerini kendi elleriyle un ufak ederken yakın çevresini de yavaş yavaş kaybediyor.
Kafkasya'nın küçük bir Çerkes köyünde oduncu aile kereste fabrikasıyla olan sözleşmelerini yerine getirmek için düzenli olarak odun kesiyordur. Baba yaralandığında, yıllar önce yoksul bölgeyi terk edip büyük şehire giden evin küçük oğlunu tekrar köye çağırırlar. Ne var ki şehir hayatı genç çocukta Çerkes kültüründen fazla bir şey bırakmamıştır.
Zeynep, küçük kızı ve annesiyle büyük şehirde kendi ayakları üzerinde kalmaya çalışan bir kadındır. Şehirdeki pek çok insan gibi işsizlikle mücadele eden Zeynep’i bir yandan da borçları biriken ev sahibi köşe sıkıştırır. Bulaşıkçılıktan konfeksiyonculuğa 'ne iş olsa yaparım, yeter ki çalışayım' mantığında her işe girip çıkan Zeynep, büyük bir metropolde kadın başına olmanın zorluklarına da tek başına göğüs germeye çalışır. Bu kısır döngü içinde Zeynep şehir dışında bulduğu bir işi mecburen kabul eder ve Tekirdağ yollarına düşer. Fakat işe girdiği konfeksiyon firmasında herkes birbirinden kurt ve üç kağıtçıdır. Büyük balığın küçüğü yuttuğu bu dünyada, Zeynep kendi doğrularından şaşmadan ne kadar tutunabilecektir?
Film iktidarın meşrutiyetini devam ettirebilmek için ülke genelinde kurduğu istihbarat servisini ve bu birim içerisinde önemli bir pozisyonda çalışan ve Bakan tarafından bir sanatçıyı takip etme görevine atanan Yüzbaşı Gerd Wiesler’in karşılaştığı oyunları konu edinir. Wiesler, gözetlediği tiyatro yazarının rejime karşı gelmediğini, şüpheli herhangi bir harekette bulunmadığını görür ve bu görevin altında başka bir amaç yattığını fark eder. Yazarın hayatına her gün daha bir fazla giren Wiesler, zamanla yazara kendisinin bile fark etmediği yardımlarda bulunur; böylece aralarında gizli bir dostluk kurulur.
Hamileliğinin son günlerinde olan İranlı bir kadın doğumun arifesindedir. Bu doğum, onun hayatını kökünden değiştirecektir; ancak kadın bundan tamamen habersizdir. Doğum günü, bir kız çocuğu dünyaya gelir. Bu kız çocuğu, bir istenmeyendir. Günümüz etiğinin farklı bir şekilde can bulduğu İran'ın en bilinen şehri Tahran, hem bu kadını hem de onun çocuğunu korkunç bir girdabın içerisine sürükleyecektir.
Tony D'Amato, bir Amerikan Futbolu takımının baş antrenörüdür. Bir gün yönettiği takımın en önemli oyuncularından biri olan Cap Rooney, maç esnasında korkunç bir biçimde sakatlanır. Rooney, hayatını adadığı spordan sonsuza dek uzak kalmak zorundadır. Rooney'nin yerine takıma dahil edilen Willie ise herkes tarafından mimlenmiş bir sorun yaratan adamdır. Bu takım, Willie'nin sallantıda olan kariyeri için son şanstır. Büyük bir ruhsal kenetlenmenin yaşanması an meselesidir.
Ben Hur, Kudüs’te yaşayan varlıklı bir prens ve tüccardır. Çocukluk arkadaşı Romalı Messala görüşmedikleri yıllar boyunca yüksek kademeli bir Roma hakimi olmuştur. Kudüs’ten uzak kaldığı uzun yıllardan sonra buraya dönen Messala, artık Roma ordusunun komutanı olmuştur. Yahudilerin özgürlüğü için canı pahasına mücadele eden Ben-Hur’dan, çocukluk arkadaşı Messala tarafından, Romalıları eleştiren Yahudileri teşhis etmesi istenir; ancak Ben-Hur kabul etmez. Karşı karşıya gelen iki çocukluk arkadaşı artık farklı cephelerdedirler.
Üç Chaplin sessiz komedisi 'A Dog's Life', 'Shoulder Arms', ve 'The Pilgrim' bir araya getirilerek oluşturulmuş bir komedi..
İranlı yönetmen Asghar Farhadi'nin İber Yarımadası’nda çektiği film, çocukları ve eşiyle birlikte Buenos Aires’te yaşayan Laura adında bir kadının hikayesine odaklanıyor. Laura, kız kardeşinin düğünü için oldukça heyecanlıdır. Tüm hazırlıkları yapıp yola koyulan aile, soluğu Laura’nın doğduğu İspanya’nın köyünde alır. Düğün için tüm aile ve eski tanıdıklar yeniden bir araya gelmiştir ve herkes bu mutlu anın tadını çıkarmaya çalışır. Ancak beklenmedik bir olay ailenin hayatının tepetaklak olmasına neden olur. Laura’nın büyük kızı kaçırılmıştır ve bunu kimin yaptığını kimse bilmemektedir. Genç kızın bulunması için herkes elinden geleni yapmaya çalışır. Ancak yaşananların sorumluları araştırıldıkça, hem aile fertleri hem de köy ahalisi arasında bir takım gerginlikler yaşanmaya ve geçmişte saklı kalmış kirli sırlar su yüzüne çıkmaya başlar. Birçok Farhadi filminde olduğu gibi, bu filmde de aile, aile bağları ve ahlaki tercihle sorgulanıyor.
Beyaz balon filminin altındaki fotoğraf herkes biliyor(everbody knows) filmine ait
bütün sıkıcı filmleri toplamışlar. ben hur hariç.
Son 3 günü Ekim olarak eklemişsin hacı