Tarihin hemen hemen her kısmında gündeme gelen seri katiller, o dönemde yaşayan insanlara türlü işkenceler edip canlarına kıymış ve onlara fani bir cehennemi yaşatmış. Peki bu seri katillerin kendi iç dünyasında neler döndüğünü hiç merak ettiniz mi? Detaylar için sizleri şöyle alalım... 👇
Büyüme ve yaşam tarzları, yaşadıkları travmalar, dürtüsel yaklaşımlar gibi birçok etken seri katillerin bu kadar karanlık ve soğukkanlı olmalarına sebep oluyor.
Peter Vronsky'nin yazdığı kitaba göre seri katillerin içerisindeki öldürme arzusu hayatta kalma mekanizmasından geliyor. Katillerin ilkel içgüdüleri genel olarak entelektüel kısmı bastırıyor. Bunun yanı sıra, seri katillerin geçmişinde dengesiz bir aile yapısına sahip olması ya da sosyal olarak pasivize edilmesi katillerin insani kısımlarını yok ediyor ve ergenliğe girildiğinde bu psikoloji artık cinsel istismar ya da daha büyük bir duruma evriliyor.
Eğer seri katillerin biyografilerine göz atarsanız bu özelliklerle sık sık karşılaşacaksınız.
Genel olarak baktığınızda seri katillerin birçoğunda çocukluk travmaları görülür. Fakat en iyi bilinen örneklerden biri olan Ted Bundy bir istisnadır. Biyografisine bakıldığında travma adına hiçbir şey görülmez. Kayıtlara geçen tek sorunu annesinin kız kardeşi olduğunu düşünerek büyümesi olduğu söylenmekte.
1960 ve 1970 yıllarında seri katillerin aslında bulundukları mental durum nedeniyle cinayet işlemedikleri iddia ediliyor. İçgüdüsel olarak birini öldürme isteğinin geçici bir 'delilik' durumu olabileceği de bu iddialar arasında. Fakat 'delilik' dediğimiz durumda bireyler doğru ve yanlış kavramlarını ayırt edemezler. Halbuki seri katiller, suç mahalindeki kanıtları yok ederler, saklanırlar ve cinayeti planlarlar.
Sosyal medyada 'kötü dahiler' olarak tasvir edilse de seri katillerin aslında ortalama IQ seviyelerine sahip oldukları biliniyor. Fakat normal toplumlarda da olduğu gibi seri katillerin de kendi aralarında düşük ve yüksek IQ seviyelerine sahip oldukları da saptanmıştır.
Psikopatiye, diğer bir adıyla anti-sosyal kişilik bozukluğuna, sahip olan bireyler empati ve pişmanlık duygusundan yoksundur. Bu nedenle de karar verme süreçlerinin son derece zorlu ve hatalı olduğu bilinmekte. Ayrıca psikopatiye sahip insanlarda sık sık yalan söyleme ve narsisim görülebilir. Fakat empati yoksunluğu en belirgin özellikleridir.
Bu her ne kadar tartışmalı bir konu olsa da seri katillerin genelinde yukarıda bahsettiğimiz psikolojik belirtiler bulunuyor. Seri katillerin çoğu psikopati ve sosyopati gibi belirtiler gösterse de sadece küçük bir kısmı deli olarak sınıflandırılmıştır.
En çok bilinen kadın seri katillerden Aileen Wuornos buna bir örnektir. Erkeklere nazaran daha az sadistik özellikler taşıyan kadın seri katillerin aynı zamanda cinayet mahalini temizlerken çok daha titiz olduğu ve arkalarında bıraktıkları kanıtların da çok daha az olduğu gözlemlenmiş.