Merkezi ısıtma olmamasına aşırı şaşırdım. 🤔
Merkezi ısıtma olmamasına aşırı şaşırdım. 🤔
Japonlar evleri inşaa ederken çok ince malzemeler kullandıkları için duvarlar da ince. Bu nedenle komşunuzun yaptığı her sesi duyabiliyorsunuz. Evlerinde de sessiz olmaları gereken Japonlar, ses çıkması durumunda sizi şikayet edebiliyorlar. Dolap kapaklarını yavaş kapatmadığı için şikayet edilen bile var.
Aslında biz olsak direkt olarak gidip komşumuzla görüşebiliriz, sessiz olması için. Ama bu ülkede sorunlarınızı birebir çözemiyorsunuz. Direkt olarak daire sahibine bir mektup yazmanız gerekiyor.
Sessizlik konusunda bu kadar takıntılı olmalarına rağmen, sesli reklamlar konusunda oldukça rahatlar. Sokakta sürekli birisinin bağırdığını düşünsenize, oldukça rahatsız edici bir durum. İşin kötü kısmı ise bu reklamların gece, gündüz ya da hafta sonu dinlemeden devam ediyor olması.
Açıklama ise şu şekilde, merkezi ısıtma yok çünkü çok fazla deprem olduğu için yıkılan evlerin inşaası sırasında altyapıyı tekrar tekrar yapmak çok pahalı oluyormuş. Bu yüzden Japonlar ısıtıcı ya da şu meşhur Kotatsu masalarından kullanıyorlar.
Son zamanlara kadar insanlar bu durumdan memnunlardı aslında. Fakat artık evlerinde merkezi bir ısıtma sistemi olsun istiyorlar. Zengin aileler ise kendi evleri için yaptırıyorlar.
Çocukları olup, parlak kıyafetler giyen, sahte kirpik kullanan, uzun tırnakları olan kadınlara 'gyrau' adı veriliyor. Aslında bu anneler de normal karşılanıyor ülkede fakat bazıları çocuklarını da bu etkinliklere dahil ettikleri için eleştiriliyorlar.
Japonlar'la arkadaş olmanın ne kadar zor oluğunu bir yerlerde mutlaka duymuşsunuzdur. Fakat Japonya'da yeni bir grup insan var. Bu insanlar özellikle İngilizcesi iyi olanlar ile arkadaş olup, kendilerine ücret vermeden yabancı dil öğretmeni olarak kullanıyorlar.
Kanadalı bir blogger bu konuda şunları söylüyor: 'Benim Japonya'daki ilk arkadaşlarım aslında çok tatlıydı ama Japonca öğrendiğim zaman, anladım ki beni 'bedava öğretmen' olarak görüyorlarmış, hatta aralarında aşağılıyorlarmış.'
Uchi daha küçük bir çember gibi. Aileyi, akrabaları ve yakın arkadaşları içeriyor. Geri kalan herkese Soto deniliyor. Bu iki grup o kadar farklı ki, Japonlar konuşurken bile farklı bir dil yapısı kullanıyorlar.
Toplumdan kendini izole etmek isteyen insanlara 'hikikomori' adı veriliyor. Münzevi, yetişkin, ve ergen bireylerin toplumsal yaşamdan çekilmeleri, ve sıklıkla aşırı seviyelerde kendilerini izole etmeleri olayını anlatır. Birçoğu odasından sadece temel ihtiyaçları için çıkar, kimseyle doğru dürüst göz teması bile kurmaz. Japonya hükümeti de aslında bu durumdan şikayetçi olduğu için bu insanları topluma geri kazandırmanın yollarını arıyor.
Çiftlerin problemleri olmasına rağmen Japonya'da boşanma oranı çok düşük. Kadınlar boşandıkları zaman finansal açıdan zorlanacaklarını düşünürken, erkekler ise çocuklarını göremeyeceklerini düşündükleri için birlikte kalmayı tercih ediyorlar. Çünkü Japonya'da velayet diye bir kavram yok.
Yapılan bir araştırmaya göre, kadınların %15.2'si, erkeklerin %20.5'i eşlerini aldatıyor.
Bizim gibi sürekli görüşmüyorlar, ayda birkaç kez görüşmeleri onlar için yeterli. Bu arada görüşmedikleri zamanlarda da öyle sürekli mesajlaşmıyorlar. Bu birbirlerini sevmediklerini göstermiyor, sadece böyle alışmışlar.
Japon kültüründe 'flört' kavramı çok gelişmiş değil. Birbirlerine öyle kur yapıp çiçekler, çikolatalar vermiyorlar. Toplum içerisinde el ele tutuşan çift görme ihtimaliniz de oldukça düşük çünkü duygularını toplum içerisinde göstermeyi sevmiyorlar.
Birçok turist Japonya'da alışveriş yapmak istemiyor çünkü hizmet açısından çok sinirliler. Başka bir ülkede girdiğiniz bir mağazada istediğiniz kıyafeti alıp deneyebilirsiniz ama Japonya'da her adımınız takip ediliyor, sürekli yanınızda bekliyorlar ve duyduğumuz kadarı ile çok güler yüzlü de değiller.
Japonlar tuvalet konusunun utanılması gereken bir şey olmadığını düşünüyorlar, özellikle de çocuklar söz konusu olduğu zaman. Onlara göre popo da vücudun diğer kısımları gibi sadece bir bölüm. Bu yüzden çocuklara çok küçük yaşlarda tuvalet ile ilgili her şeyi öğretiyorlar.
Çocuk kitaplarının çoğunda kaka gibi şeyler açık bir şekilde veriliyor. Bu kapakta gördüğünüz de popo. Mesela Mr. Unko diye bir karakter var, kendisi bir kaka...
Eğer getirmezseniz, ayıplanabilirsiniz haberiniz olsun.
Komşuları dolap kapama sesinden rahatsız olup dışarıdaki 7/24 sesli reklamlara aldırmıyor mu cidden? Gerçekten öyleyse, oldukça garip.
Japonya'da küçük yaştaki çocukların erotik videolarının çekilmesi ve satılması yasal. Baya sokakta, dükkanlarda bulunabilir. DVDleri resmi ve yasal olarak vergilendirilmiş şekilde satılıyor. Ki küçük derken 10 yaş ve altı dahi söz konusu olabiliyor. Kaldı ki bu konu ayıplanan bir durum bile değil hatta bu videolarda oynayan çocuklar az buçuk meşhur bile sayılıyor. Durum öyle vahim ki bu DVDlerin birini bilmeden satın alıp yurt dışına çıkarır ve polise yakalanırsanız hapse bile girebilirsiniz. Yani Japonların kusurlarından bahsedeceksek oradan başlamak gerek. Çekikleri severim ama yuh artık o kadar değil.
bilmiyorum, japon toplumunun onca fasist ve zenofobik egilimleri varken bunlardan bahsetmek biraz hafif kalmis.