Hem Ucuz Hem Kaliteli! Herkes Okuyabilsin Diye 10 TL ve Altına Satın Alabileceğiniz Kitaplar

Kitap fiyatları biraz uçuk düzeyde olduğu için imkanı olmayanlar her kitabı okuyamıyor. Eğer siz de bütçenizden kitap satın almak için ufak bir miktar ayırdıysanız işte çok ucuz fiyata satın alabileceğiniz kaliteli kitaplar...

Not: Kitap açıklamaları tanıtım bültenlerinden alınmıştır.

'Önerdiğimiz ürünleri seveceğinizi umuyoruz! Bu içerikten alışveriş yapmaya karar verirseniz, Onedio sayfadaki bağlantılardan gelir elde edebilir. Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.'

1. Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Grigory Petrov

Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserinde Petrov, 20’nci yüzyılın başında Finlandiya’nın Rusya’ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini tüm yönleriyle ele alıyor. Kitap; bataklık bir bölgenin, üzerinde beyaz zambakların açtığı güzel bir alana dönüştürülmesini hem gerçek hem de sembolik yönüyle anlatıyor.

Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinden olan Finlandiya’nın sahip olduğu refah ve kültür düzeyi, halkının çalışkanlığı ve azmine dayanıyor. Fin halkının kurtuluşunu ve yükselişini sağlayan ortak bilincin oluşturulmasında ise Snellman büyük rol oynuyor. Romanda Finlandiya’nın gelişimi, 1806 ila 1881 yılları arasında yaşayan Finlandiyalı filozof ve devlet adamı Johan Vilhelm Snellman’ın ağzından anlatılıyor.

Ülkenin önce eğitim sisteminden başlayarak her alanında iyileşme sağlamak için çalışan Snellman, tüm ülkenin seferber olmasında öncülük ediyor. Aydınlardan devlet adamlarına, din adamlarından ordu mensuplarına, çiftçilerden halkın çeşitli tabakalarına kadar herkesin yer aldığı bir kalkınma hamlesi başlatıyor. O dönemki faaliyetlerinden dolayı “Halk Öğretmeni” unvanı alan Snellman, bugün dahi dünyanın en iyi eğitim sistemi olarak değerlendirilen Finlandiya Modeli’nin kurucusu konumunda yer alıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

2. Bir İdam Mahkumunun Son Günü - Victor Hugo

Bir başucu kitabı. Victor Hugo'nun 27 yaşındayken takma adla yayımladığı bu küçük kitabı Dostoyevski, 'eşsiz bir başyapıt' olarak nitelendirmişti. Gerçekten de çağının siyasi ve sosyolojik yapısına sert bir eleştiri niteliği taşıyan Bir İdam Mahkûmunun Son Günü'nde Hugo okura olayları tek bir karakterin zihninde dolaşarak aktarıyor ve bu anlamda modernist bilinçakışı tekniğinin habercilerinden oluyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

3. Altıncı Koğuş - Anton Çehov

Bir kasaba hastanesinde göreve başlayan Doktor Andrey Yefimıç, ilk zamanlarda hastanedeki koşulların düzeltilemeyecek kadar umutsuz olduğunu görüp, var olan koşulların da verdiği memnuniyetsizlikle hastaneye her gün gitmemeye karar verir. Bir gün akıl hastalarının yattığı Altıncı Koğuş’a ziyaretinde, oradaki hastalardan biri olan İvan Dimitriç’in hayata dair derinlikli konuşmaları doktorun ilgisini çeker. Bu sebeple hastaneye daha çok gidip gelmeye, Dimitriç’le sık sık sohbet etmeye başlayan Doktor Yefimıç için bu ziyaretler, kendisini dönüşü olmayan, beklenmedik gelişmelerin içinde bulmasına sebep olacaktır.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

4. İnsan Neyle Yaşar? - Lev Nikolayeviç Tolstoy

'Şu gerçeği hiç unutmayın, diye sürdürdü konuşmasını bilge. En önemli zaman, içinde bulunduğumuz andır; çünkü sadece o anda elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişiyse o sırada kiminle birlikteysek odur. Çünkü geçmiş geçmişte kalmıştır; gelecekte karşılaşacağımız kişileriyse kimse bilemez. İçinde bulunduğumuz zamanda yapacağımız en önemli iş ise iyilik yapmaktır. Çünkü iyilik, kötülükleri yok eder ve güzellikleri ortaya çıkarır.'

Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi klasikleri dünya edebiyatına kazandıran Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910), çocuklar ve gençler için de yazmıştır. Bir edebiyatçı olmanın yanı sıra bir filozof ve bir eğitimci olarak da tanınan Tolstoy'un önemli eserlerinden biri olarak kabul gören İnsan Neyle Yaşar'da yer alan hikâyeler, insanı insan yapan nitelikleri özenle ele almasıyla öne çıkar.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

5. Olağanüstü Bir Gece - Stefan Zweig

Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak 'suç' işler. Böylece yeniden 'hissetmeye' başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, 'hayatın en dibindeki lağımlara' sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

6. İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali

'İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması..'

Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın 'kapana kısılmışlığını' gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, 'insanın içindeki şeytan'a keskin bir bakış.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

7. Ay Işığı Sokağı - Stefan Zweig

Fransa’nın bir liman kentinin denizci mahallesinde gezinirken duyduğu arya söyleyen sesi izleyerek tanımadığı insanların marazi hayatlarına dalan bir gezgin; patronuna kölece bağlılığı yüzünden korkunç bir eyleme sürüklenen karanlık, itici ve yabani bir hizmetçi; 1810 yılında İspanya’daki savaşta yaralanan, düşman bir ülkede amansız bir hayatta kalma mücadelesine girişen bir Fransız albay; 1918 yılının bir yaz gecesi Leman gölünde bulunup kurtarılan, ancak sonra yüreğini kavuran yurt özlemine yenik düşen bir Rus savaş esiri; yaşıtları üniversiteye giderken hâlâ liseye devam eden avare bir gencin öğretmeninin otoritesine isyan ettikten sonra ödediği ağır bedel. Zweig bu öykülerde insanı insanlıktan çıkarıp en uç noktalara sürükleyen deneyimlerin izini sürerken, okuru da ister istemez karakterlerinin ruh çalkantılarının içine çekiyor…

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

8. Dönüşüm - Franz Kafka

İlk kez 1915'te 'Die Weissen Blaetter' adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.

17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.

Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

9. Göğe Bakma Durağı - Turgut Uyar

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım

Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından

Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtarŞu aranıp duran korkak ellerimi tut

Bu evleri atla bu evleri de bunları da

Göğe bakalım

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

10. Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery

Küçük Prens, uçağı arızalanınca çöle inmek zorunda kalan ve orada başka bir gezegenden gelen son derece sıra dışı, küçük bir çocukla karşılaşan bir pilotun masalsı öyküsü. Minicik gezegeninden yola çıkıp altı gezegeni ziyaret eden ve her birinde değişik tiplerle tanışan Küçük Prens sonunda yedinci gezegen olan Dünya'ya iner ve pilotla karşılaşır. Pilot uçağını onarmaya çalışırken bir yandan da Küçük Prens'in hikâyesini dinler. Evine dönmeye çalışan sadece pilot değil, gezegenini ve orada bıraktığı çiçeğini de özleyen Küçük Prens'tir. Dünyadaki bütün dillere çevrilen ve küçük büyük herkesin başucu kitabı olan Küçük Prens, bizi hayatın olumlu yanlarıyla tanıştıran, her şeye farklı bir gözle bakmamızı sağlayan eşsiz bir hazine.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

11. Bir Kuzey Macerası - Jack London

Jack London’ın 1900 yılında yayımladığı Kurdun Oğlu adlı derlemenin içinde yer alan Bir Kuzey Macerası, Homeros’un Odysseia destanını andıran, zorlu engellerle dolu, çetin ve “dönüştürücü” bir yolculuğun hikâyesidir. Aleut adalarındaki Akatan’da yaşayan kabile reisi Naass, evlendiği gün karısı Unga’yı denizden çıkıp gelen sarı saçlı beyaz bir adama kaptırır. İki metreyi aşan boyuyla bir devi andıran, “tanrıların dünyanın ilk dönemlerindeki erkekleri örnek alarak kalıba döktükleri” bu adam, Unga’yı sırtına vurduğu gibi gemisine atlayıp oradan uzaklaşmıştır.

Naass intikamını almak üzere azılı düşmanının peşinden yollara düşer. Dünyayı dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıracağı, macera dolu yıllar beklemektedir onu...

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

12. Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali

Kuyucaklı Yusuf konusu itibariyle ailesinin katledilmesiyle sahipsiz kalan dokuz yaşındaki Yusuf’un olayı soruşturmak için Kuyucak’a gelen Nazilli Kaymakamı Selahattin Bey tarafından evlatlık alınması ve çocuğun daha sonraki hayatı anlatılmaktadır. Edebiyat eleştirmenlerine göre Yusuf karakteri, köyden şehre göç edip şehir hayatına uyum sağlayamayan insan tipinin habercisi olarak değerlendirilmektedir.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

13. Hayvan Çiftliği - George Orwell

Fazla çalıştırılan ve kötü muamele gören hayvanlar bir gün toplanıp yaşadıkları çiftliği ele geçirirler. Sonunda söz sahibi olmuşlardır, çiftlikte daha adil ve eşit bir toplum oluşturmaya kararlıdırlar. Domuzların öncülüğünde bu yeni düzeni kurmak için çalışmaya başlarlar. Bu düzen ilk başta çiftliğin gelişmesini sağlasa da zamanla hayvanların öngöremediği sorunlar ortaya çıkacak ve eskisinden daha acımasız bir rejim kurulacaktır.

Hayvan Çiftliği George Orwell’in modern klasikler arasına girmiş ikinci ünlü romanı ve çarpıcı bir politik taşlamadır. Şimdiye kadar yazılmış en iyi sistem eleştirilerinden biri olan bu roman, özgürlük amaçlı bir devrimin nasıl tek adamlığa evrilebileceğini gözler önüne serer. George Orwell’in alegorisi, bugün özgürlüğün saldırıya uğradığı her durum ve yerde güncelliğini koruyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

14. Kitap - John Agard

d2hdivuvzlcc3x.cloudfront.net

Asırlardır başka insanların öykülerini anlatıyorum,  artık sıra bende. Bu, benim bu raflara gelene kadar başımdan geçenlerin hikâyesidir…

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

15. Ermiş - Halil Cibran

Size bir de denildi ki hayat karanlıktır diye ve sizler

bezginliğinizde tekrar edegeldiniz, bir bezgin tarafından ne söylenmişse.

Ve ben derim ki hayat, sahiden karanlık, insiyak olduğu zaman başka.

Ve her insiyak kördür, bilgi olduğu zaman başka.

Ve her bilgi beyhudedir, çalışma olduğu zaman başka.

Ve her çalışma nafiledir, aşk olduğu zaman başka.

Ve her ne zaman aşkla çalışırsanız kendinizi

kendinize raptedersiniz ve ötekine ve Allah'a.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

16. Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi - F. Scott Key Fitzgerald

Benjamin Button doğduğunda ‘‘tuhaf’’ olan bir şeyler vardı. O bir bebekten daha çok yetmişlerinde bir ihtiyar görünümündeydi. Dahası, yaşamındaki bu tuhaflık yıllar geçtikçe daha çok fark edilecek, gittikçe gençleşerek ona herkesinkinden bambaşka bir yaşam deneyimi sunacak, onu ömrü boyunca ilginç deneyimlere sürükleyecekti.

Elinizdeki kitapta Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi, Fitzgerald’ın eşsiz üslubuyla kaleme aldığı kısa hikâyelerinden biri olan Buz Kalesi ile birlikte yer alıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

17. Mutlu Olma Sanatı - Arthur Schopenhauer

Mutlu olmak, mutlu yaşamak mümkün müdür?

Schopenhauer’in radikal kötümserliği, onun felsefesini mutluluk düşüncesiyle bağdaştırma girişimlerini daha doğmadan boğar. Schopenhauer’e göre yaratıkların en mutsuzu insandır ve her türlü oluşun kaynağı olan irade, dünyadaki bütün kötülüklerin çıkış noktasıdır. Dünya kötü bir yerdir ve kötülüğünün en belirleyici yönü, acı ve mutsuzluğun her yerde hazır ve nazır oluşudur.

Mutlu Olma Sanatı, iyimser dünya görüşüne karşı çıkan ve yaşadığımız dünyayı olası dünyaların en kötüsü sayan Schopenhauer’den umulmadık bir kılavuz. Adını felsefe tarihine kötümser olarak yazdıran filozofun bu küçük kitabı, mutluluğa ulaşma çabası olarak hayata dair pratik bir felsefeyi de olanaklı kılıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

18. Martı - Anton Çehov

kitantik.s3.cloud.ngn.com.tr

1895'te yazılan ve ilk olarak 1896'da oynanan “Martı”, Anton Çehov’un en önemli dört oyununun ilkidir.

Dört ana karakter arasındaki romantik ve sanatsal çatışmaların öyküsünü anlatır. Genç, hevesli bir oyuncu ve zengin bir toprak sahibinin kızı olan Nina; Bir zamanlar büyük bir başrol oyuncusu olan Madam Irina Arkadina; Onun oğlu ve oyun yazarı olan Konstantin Treplyov; Irina'nın sevgilisi ve tanınmış bir yazar olan Trigorin.

Çehov, oyunun komediye daha yakın olmasını amaçlasa da, genellikle, ümitsiz aşklar, hayal kırıklığına uğramış sanatsal tutkular, yalnızlık ve pişmanlıkla dolu, ince ve incelikli bir trajedi olarak sahne ve beyaz perdeye uyarlanır.

Nina, Irina, Konstantin ve Trigorin'in rolleri, ince duygu derinlikleriyle ünlüdür. İlk kez oynandıktan bir asır sonra, “Martı' teatral bir şaheser olmaya ve Çehov'un oyun yazarı olarak ününü arttırmaya devam ediyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

19. Rahel Tanrı'yla Hesaplaşıyor - Stefan Zweig

Stefan Zweig, savaş karşıtlığını her zaman ilke olarak savundu. Pasifist düşüncenin insanda tolerans yoksunu bir eylemsizliği değil, nitelikli bir uzlaşı ruhunu doğuracağına inandı. Almanya’da antifaşist güçlerin ittifakının HItler’in diktatörlüğünü ve dünyayı peşi sıra sürükleyeceği yeni bir savaş felaketini önleyebileceğini erken fark edenlerden biriydi. Söylediği ya da yazdığı her şeyde bir entelektüel olarak kendi imgesinin, yazar olarak da kendi rolünün izdüşümünü bulmak mümkündür. Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor’da bir araya gelen öyküler, Zweig’ın her koşulda barışı destekleyen tutumundan ve bu uğurdaki sonsuz çabasından doğmuştur. yahudiliğin ve hinduizmin kadim bilgisinden izler taşıyan bu öyküler, şiddetin her türlüsüne karşı bizi tetikte olmaya çağırır.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

20. Küçük Şeyler - Samipaşazade Sezai

Küçük Şeyler sıradan insanın başına gelmesi muhtemel sıradan olayları, acıları, ümitleri, hayal kırıklıklarını, yani kimi hayat gerçeklerini ve bu gerçekler karşısında yaşanan duyguları ele alıyor. Ağaçların kesilmesine üzüntü duymamız, kuş sesleriyle neşelenip aşk uğruna acı çekmemiz, bir tebessümle umutlanıp kurduğumuz hayallerin yıkılıvermesi gibi olağan ama okuru derinden etkilemeyi başaran hikâyelerdir bunlar. Türk edebiyatına modern anlamda hikâyenin ilk örneklerini kazandıran Samipaşazade Sezai, Küçük Şeyler için yazdığı önsözde, neyin anlatıldığının değil, nasıl anlatıldığının önemli olduğunu vurgulayarak hikâyenin gücünün ayrıntıda gizli olduğunu ve güzel yazıldığı sürece basit konuların da önem kazanacağını söyler.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

21. Prens - Niccolo Machiavelli

“İnsanın, tuzakları tanımak için tilki, kurtları korkutmak için de aslan olması gerekir.”

Niccolò Machiavelli’nin ölümünden beş yıl sonra yayımlanan eseri Prens, o tarihten günümüze kadar devam eden bir tartışmayı başlatmıştır. Prens, devlet yönetiminde amaca ulaşmak için her yolun geçerli olduğunu savunan bir elkitabı mıydı, yoksa devletin ve iktidarın gerçek doğası üstüne felsefi ve siyasal bir başyapıt mı? Prens, kimilerince “şeytanın kitabı” olarak nitelendi, kimilerince de gerçekçi siyaset kuramının bir başyapıtı olarak. Ama kesin olan bir şey var ki, devlet yönetme sanatının en temel kaynaklarından birini oluşturdu. Yapıt, özlü anlatımı, etkileyici imgeleri ve gerek çağdaşları gerek sonraki kuşaklarca harfi harfine yorumlanan kimi özdeyişlerinin pervasızlığıyla çok daha büyük ün kazandı.

Yalnızca siyasal içeriğiyle değil, edebî üslubuyla da klasik edebiyatın ölümsüz metinleri arasına giren bu benzersiz eseri, yazar ve kitap üstüne kapsamlı bir incelemede açıklayıcı notlar eşliğinde sunuyoruz.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

22. Olalla - Robert Louis Stevenson

Stevenson’ın İspanya’nın ücra bir köşesinde, dağlarda geçen bu tüyler ürpertici öyküsü çürümekte olan aristokrasi ve trajik aşk temalarının yanı sıra vampirlik anıştırmalarıyla dikkat çeker. İlk kez 1885 Noel’inde The Court and Society Review’da bir hayalet öyküsü olarak yayımlanan Olalla, tıpkı Dr. Jekyll ile Bay Hyde gibi Stevenson’ın düşlerinden çıkmıştır. Yazar düşünde gördüklerini geleneksel bir anlatıya dönüştürürken çektiği zorlukları bir yazısında bizzat anlatır.

Yarımada Savaşı (1808-1814) sırasında İspanyol ordusuyla birlikte savaşırken yaralanan genç bir İskoç subayı hastanede tedavi gördükten sonra hava değişimi için yoksul düşmüş soylu bir ailenin evine pansiyoner olarak yerleştirilir. Orada kendini akla hayale sığmayacak olayların içinde bulacaktır.

Olalla, gotik edebiyatın kimi özelliklerini barındırır: Stevenson’ın yaman fırtınaların tozu dumana kattığı kıraç ve dağlık arazilerdeki viran bir konakta geçen öyküde yarattığı kasvetli atmosfer, soyunun günahlarının kefaretini ödemek için dünyadan elini eteğini çeken olağanüstü güzellikte bir genç kız, lanetlenmiş bir soy, sadizm… Yazıldığı tarihten beri görmezden gelinen bu muazzam öykü, Modern Klasikler Dizisi’nde yerini alıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

23. Karanlığın Yüreği - Joseph Conrad

“Ben küçük bir çocukken

dünya haritasında çok sayıda

boş alan vardı, parmağımı üzerine koyar ve

‘Büyüdüğümde oraya gideceğim,’ derdim.

Bunlardan bazılarına gittim…

Ama bir tanesi vardı ki ‒deyim yerindeyse en büyüğü,

en bilinmeyeni‒ oraya gitmek için yanıp tutuşuyordum.

O zamana kadar orası, küçük bir çocuğun üzerinde

keyifli düşler kurabileceği haritadaki boş

bir alan olmaktan çıkmıştı.

Karanlık bir yer olmuştu.”

Joseph Conrad

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

24. Çocukluğun Soğuk Geceleri - Tezer Özlü

d2hdivuvzlcc3x.cloudfront.net

Tezer Özlü'nün bu ilk romanı, yaşamın yalnızca başlangıcını oluşturmakla kalmayan, sürekli dönülen, belki de hiç çıkılamayan çocukluğu yansıtıyor. Yetişkinlerin, tıpkı çocukluğa olduğu gibi, farklılığa da aman vermeyen dünyasına karşı yazar anıların çıplak gerçekliğine sığınıyor.

Tezer Özlü, Türk edebiyatının nostaljik prensesi.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

25. Bu Bir Pipo Değildir - Michel Foucault

d2hdivuvzlcc3x.cloudfront.net

Michel Foucault, Magritte'in tedirgin edici resimlerinden birkaçına aklını takmıştı. Hem bu resimlerle, hem de ressamla uzun uzun söyleşti, uzun uzun düşündü ve kısaca, ama sıkıştırılmış barut gibi, okurun zihnini patlatmaya aday bir kitapla çıkageldi. Gördüğümüz, gördüğümüz müdür? Bu bir pipodur. Mudur?

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Kitap Okumaya Vakit Bulamıyorum Diyenlere Müjde! Sadece Bir Gününüzü Ayırarak Bitirebileceğiniz Kitaplar
Özenle Oluşturulmuş Bir Kütüphanenin Olmazsa Olmazı Olan 33 Şahane Kitap
Okuyunca İçinizde Kelebekler Uçmasına Sebep Olacak 20 Mutluluk Verici Kitap

Popüler İçerikler

Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!