Sürekli benzer yapımlarda yer aldıkları için oynadıkları roller ve karakterler üzerlerine yapışmış olan birçok oyuncu tanıyoruz. Katherine Heigl, Zooey Deschanel ya da Michelle Rodriguez bu durumun ilk kurbanlarından.
Öte yandan acımasız bir kadınken tatlı bir meleğe dönüşebilen ve onlarca farklı rolle ağızları açık bırakan birçok aktris de mevcut. Kim olduklarını merak ettiyseniz gelin bu başarılı kadın oyunculara birlikte bakalım.
Cate Blanchett'in kariyeri gerçekten de imrenilesi. Kendisi, kadın, erkek rollerinin yanı sıra, ana ve kötü karakterler gibi onlarca farklı yapımlarda başarılı ve tecrübeli olduğunu göstermiş bir oyuncu. Üstelik aynı zamanda tiyatro da yapıyor!
En iyi rolleri arasında 'Elizabeth' filmindeki İngiltere Kraliçesi Elizabeth ve 'Indiana Jones 4: Kristal Kafatası Krallığı' filmindeki ajan Spalko rolleri yer alıyor. Şunu da ekleyelim; Blanchett'in oynadığı bu karakter, Spielberg'in 'Indiana Jones' filmleri arasındaki en favori kötü karakteri.
Imelda Staunton, Harry Potter serisinin öne çıkan acımasız karakterlerinden biri. Birçok dergide yazılanlara göre, izleyiciler gibi kendisi de Dolores Umbridge rolünü fazlaca benimsemiş ve sevmiş.
Ancak İngiliz aktris, iyilik timsali karakterleri canlandırmak konusunda da oldukça başarılı. Buna en iyi örneklerden biri 'Malefiz'deki, küçük prensesi yetiştiren sevimli peri rolü.
Eleştirmenlere göre bu iki rol de Staunton'un en iyi işleri.
Emma Thompson hayatın zorluklarına göğüs geren kadınları canlandırmayı seven bir oyuncu. İngiltere Kraliçesi'nin, Hogwarts'tan bir profesörün ya da kibirli bir Baronesin rolü olsun, oyunculuk performansı eleştirmenler tarafından övülmekte.
Thompson'ın övgüye değer iyi kalpli kadın kahraman rollerinden biri ise aynı isimli filmdeki Dadı McPhee karakteri. Hikayenin konusu gereği karakterin dönüşümü gözler önüne seriliyor ve ünlü aktris bunu ustalıkla seyirciye aktarıyor.
2021'de Cruella filminde kötü bir karakteri canlandırmasıyla Emma, bunca zamandır bu rolün hayalini kurmuş olduğunu göstermiş oluyor: özellikle de, filmde yer alan ve kendisinin sanat eseri olarak adlandırdığı kostümlerin...
'Açıkçası kendi hayatımdan faydalandım. Eşim odada olsaydı; 'Oyunculuğa hiç de gerek yok.' derdi' diyor.
Kendine has bir tarzı olan Helena Bonham Carter'ın bu özelliği, canlandırdığı karakterlerde de kendini gösteriyor. Öyle ki ünlü oyuncu, alışılmışın dışındaki kadın rollerini seçmeye eğilimli. Harry Potter serisindeki zalim karakter Bellatrix Lestrange ise en iyi işlerinden ve bu duruma harika bir örnek.
Bu karakterin ikonikleşmesi ise Helena'nın eseri. Korse giymek, dağınık saçlara ve çürük dişlere sahip olmak konusunda ısrar etmesi sonucunda oluşuyor bu ikonik ve senaryoda yazılandan daha çılgın karakteri.
Oscar ve Altın Küre ödüllü Jennifer Lawrence, aynı zamanda öne çıkan bir filmografiye sahip. Birkaç yıl art arda 'Forbes Celebrity 100' listesinde de yer alan başarılı oyuncu bağımsız ve gişe rekorları kıran filmlerin de göz bebeği ve birbirinden oldukça farklı karakterlerin başarılı temsilcisi.
'X-Men' film serisinde Mystique karakterini canlandıran Jennifer, adeta bir kalıp gibi olan makyajından dolayı tanınmayacak haldeyken 'Don't Look Up' filminde tamamen farklı bir görüntü ve karakterle çıkıyor karşımıza. Jennifer, filmde, Dünya'ya yaklaşan bir kuyruklu yıldız keşfeden, astronomi alanındaki bir doktora adayı rolünde.
Her iki film de, oyuncunun kariyeri açısından unutulmaz olarak görülmekte.
Modern Hollywood'un en iyi aktrislerinden olan Tilda Swinton, aşık bir kadını, çıldırmış durumda olan bir diktatörü ya da düşmüş bir karakteri canlandırmasıyla ilgileri üzerine çekiyor.
2020'de Pedro Almodovar'ın yayınladığı 'İnsan Sesi' filminde oyuncu, eski sevgilisiyle telefonda konuşan bir kadını oynuyor. Eleştirmenlere göre oyuncunun bu rolü ve film ise adeta 'çılgınca ve güçlü bir tutkunun infilakı'.
Ancak Tilda, trendeki bir komutanın öfkeli yardımcısını oynadığı, kıyamet sonrasını konu edinen Snowpiercer'da sanki tamamen başka biri! Oyuncu, karakterini olabildiğince rahatsızlık verici kılmayı başarmış; üstelik birçok özellik kendisinin fikriymiş.
Nicole Kidman; müzikaller, tarihi filmler, psikolojik gerilim filmleri ve gişe rekorları kıran süper kahraman filmleri gibi farklı film türlerinde kendini kanıtlamış aktrislerden ve oynadığı karakterler fazlasıyla çeşitli. 1990'dan bu yana da en çok arananlar arasında.
Kidman, 'Grace of Monaco' filminde Grace Kelly karakterini öyle güzel canlandırdı ki eleştirmenler 'O, her ekranda belirdiğinde kamera zevkle, derin bir iç çekiyordu' benzetmesini bile yaptılar.
Fakat aktris, kötü bir karakteri nasıl canlandıracağı konusunda da usta. 'Ayı Paddington' filminde ayının peşine düşmüş tahnitçi Milicent rolünü oynuyor. Kidman'in bu rolü canlandırırken fazlasıyla hevesli olduğunu da ekleyelim çünkü çocukluğunda Michael Bond kitaplarının hayranıymış. Role hazırlanırken bıçak fırlatmayı ve döndürmeyi dahi öğrenmiş ve tahnitçiliğe dair dersler almış.
Lena Headey'i neredeyse herkes 'Game of Thrones'daki Cersei Lannister rolüyle tanır ancak filmografisi başka birçok havalı karakterleri de içeriyor. Örneğin 'Terminatör: The Sarah Connor Chronicles' dizisinde Lena tarafından hayata geçirilen Sarah Connor, izleyicilerden tam not alanlardan. Hatta kendisi, hedeflerine ulaşmak için her şeyle başa çıkabilecek 'İnsanlığın güçlü lideri' olarak bile anılmıştır.
Ayrıca, Headey'nin en iyi işleri arasında 'Ripley's Game' filmindeki Sarah Trevanny, 'Fighting with My Family'deki Julia Knight ve '300:Rise of an Empire'daki Kraliçe Gorgo da yer alıyor.
Oyuncunun Cersei rolüne tekrar gelecek olursak; Lena yalnızca şan, şöhret ve para değil, fanlarının öfkeli nefretini de kazanmış oldu. Headey, rolünde öylesine inandırıcıydı ki bazı hayranları gerçek olduğu şüphesine bile düşmeye başladı. Comic-Con'da gerçekleşen bir imza gününde bazıları, Lena'nın imzalamasına engel olmak için kitaplarını onun elinden kapıp almaya çalışıyorlardı.
Natalie Portman'ın oyunculuk kariyerindeki en önemli rollerinden biri 'V for Vendetta'daki Evey. Bu rol için saçlarını kazıtan ve aksanı için günlerce çalışan Portman'ın rolü ve filmi izleyici tarafından çok beğenilmiş. Kendisi de bu rolü fazlasıyla benimseyip sevmiş olmalı ki bir röportajında, yapımcılar filmi tekrar çekmeye karar verdiklerinde Evey'i tekrar oynayacağını söylüyor.
Ancak Natalie'ye, Oscar'ı kazandıran 'Black Swan' filmindeki takıntılı Nina Sayers rolü oluyor. Portman, mükemmelliğe ulaşma uğruna kendine adeta işkence eden bir sanatçıyı olağanüstü bir şekilde gözler önüne seriyor.
2003'te yayınlanan 'Monster'ın başrolünü oynayan Charlize Theron bu işten 30 pound kazanmış. Natalie'nin saçlarını kazıtması gibi Charlize da kaşlarını kazıtmış bu rolü için. Performansı eleştirmenler tarafından da övgülere boğuldu. Yalnızca bakışlarıyla ve mimikleriyle bile canlandırdığı karakterin duygularını aktarabilmesinde başarılı olduğunu söylüyorlar.
Ancak Charlize, oyunculuğundan çok fiziksel değişiminin konuşulmasından dolayı hayal kırıklığına uğradığını belirtiyor. Bunun ardından, rolü için Oscar kazanarak kendini ve oyunculuğunu kanıtlamış oluyor.
Diğer bir ünlü karakteri ise 'Mad Max: Fury Road'daki Furiosa. Bu karakter ise diğerlerini kurtarabilmek adına kendi hayatını riske atan bir savaşçı. Öyle ki, tabloidlere göre, bu Furiosa bütün dikkatleri kendi üzerine çekmiş; hatta Max karakterini oynayan Tom Hardy'yi gölgede bırakmış.
İçeriğimizdeki oyuncular gibi başarılı ve her farklı karakterlerin hakkını veren başka hangi oyuncuları biliyorsunuz? Öyleyse sizleri yorumlara alalım.
Bu karakterleri çok seviyorum . Gerçekten çok güzel bir sıralama olmuş ellerinize sağlık .
Güzel içerik... .... 👍👏