Hem Güldürecek Hem Düşündürecek: Yaratıcılığın Sınırlarını Zorlayan Ortaçağ Sanatçılarının İlginç El Yazmaları

Bir an için Ortaçağ'da bir Avrupa manastırında papaz olduğunuzu düşünün. Dua ettikten sonra kütüphaneye gidip bir kitap seçersiniz. Kitap, aynı zamanda yetenekli birkaç yazarın emek verdiği kaliteli çalışmalarındandır. Tezhipli el yazmaları dönemin en zarif eserleri arasındadır. Kaliteli ciltlemeye, güzel el yazısına, en iyi parşömenden yapılmış sayfalara ve renkli resimlere hayran kalırsınız. Her ne kadar kitabı incelemeye çalışsanız da sayfaların kenarlarından gözlerinizi alamazsınız. Ortaçağ el yazmalarının skandal sanatı olan marjinal sanat, gerçekten yakından incelenmeye değer! Ortaçağ'ın en tuhaf sanatlarından bazıları, ortaçağ kitaplarının kenar boşluklarında ve köşelerinde gizlenmiş olarak bulunabiliyor. Peki o dönemlerde yaratılan bu sanat ve akımlar neyi temsil ediyordu? Bu yazımızda eserlerin sembol ettiği kavramları ve o günün şartlarını en ince ayrıntısına kadar konuştuk.

Marjinal sanat, sisteme karşı bir başkaldırı mıydı?

Kitaplar Ortaçağ'da bir lükstü. Elit kesimler, bir kitap ile alakalı illüstrasyon çalışması yapmak için yetenekli zanaatkarları işe aldılar. Kitabı bir araya getirmek uzun zaman aldı ve çok pahalıya mal oldu. Müşteriler, olağanüstü bir iş ortaya çıkarmak için tek bir proje üzerinde çalışarak günlerce vakit geçirmeleri için yeminli papazlara para ödediler. Kitabın estetiği ve görünüşü, içeriği kadar önemliydi.

Kitapların çoğu Hristiyanlığı anlatan metinlerden oluşuyordu.

Bu kitaplar Tezhipli El Yazmaları olarak biliniyorlardı. Manastırlar bu kitapları Johannes Gutenberg'in 1450'de mekanik matbaasından önce üretmişti. En iyi korunmuş tezhipli el yazmaları 12. yüzyıldan 14. yüzyıllara kadar bulunur. Ortaçağ dünyasını hayal ettiğimizde, muhafazakar bir toplumu düşünürüz. Bununla birlikte, kitap kenar boşluklarına baktığımızda, o zamanki insanların bugün insanlar kadar kaka şakasından hoşlandıklarını ortaya koymaktadır. Asıl şaşırtıcı olansa, seçkinlerin çirkin mizaha tolerans göstermesi ve teşvik etmesidir.

Çizimler genellikle absürt ve eleştirel bir tondaydı.

Kitapların kenar boşluklarına bir şeyler çizmek, sanatçıların kendilerini ifade etmeleri için bir başka yoldu. Aklınıza gelebilecek her şeyi çizmişlerdi: Gargoyles, katil tavşanlar, şeytanı makatından vuran figürler, dışkılayan krallar ve çok daha fazlası. On dokuzuncu yüzyıla kadar, tarihçiler marjinalliği önemsiz ve seviyesiz bir sanat olarak reddettiler. Ancak son yıllarda, sanat tarihçileri marjinalliğin arkasındaki anlamı keşfetmekle daha fazla ilgilenmeye başladılar. Muhafazakar bir ortamda, yazarlar neden Family Guy'daki Peter Griffin gibi şakalar yapmaya çalışıyorlardı ki? Ortaçağ boyunca, papazlar, rahibeler ve krallar muazzam bir güce sahipti. Sanatçılar, bu mutlak güçleri farklı şekillerde tasvir ederek alay etti.

Diğer sanat tarihçileri bu çizimleri popüler ortaçağ şakaları olarak yorumladılar.

Bu şakalar herhangi bir kasabada başlayan ama krallığın her tarafına yayılan türden şakalar olabilir. Okuyucular bu tür şakaları anlayabilirler. Başka bir teori, şok edici sanatın papazların ve kralların yaşamına göre uyarlanmış olmasıydı. Sanatçılar, zamanında bir destek bulabilseydi efsanevi yaratıklar ve hayvan-insan melezleri bile yaratacaktı. Hatta bu sanatçılar, sırf papazlar görsün diye kitabın arkasına gaz kaçıran bir papaz resmi eklemekten de mutluluk duyacaktı. Belki de bu skandal sanatla ilgili tüm teoriler doğrudur. O zaman şimdi tezhipli el yazmalarının kenarlarında bulunan tuhaf sanatlardan bazılarını görelim.

Bunlardan ilki ağaçtan penis toplayan rahibe figürü...

Azgın rahibenin yaptığına bakın! İşinin başında gibi gözüküyor. Normal şartlarda bu rahibenin erkek cinsel organına dokunmaktan çekinmesi gerekiyordu! Bu görüntü, aşk hakkında 14. yüzyıldan kalma romantik bir Fransız şiiri olan Roman de la Rose'dan alınmış. Kitap hem popüler hem de tartışmalı, çünkü aşk ilişkileri olan çiftlerin toplumsal tabuları ile alakalı. Sanatçının yaratıcılığıyla hangi cesaretle bu kadar ileri gittiğini görebiliyoruz!

İnsan katliamı yapan acımasız tavşanlar.

Hiç tavşanların insanları yönettiği ve avladığı distopik bir dünya hayal ettiniz mi? Monty Python and the Holy Grail'den önce, ortaçağ yazarları sevimli kabarık yaratıkların acımasız katiller olduğunu düşünüyorlardı. Tavşanların insanları avlayıp öldürdüklerini düşündükleri için onlara merhamet etmediler. 1340'lardan kalma Smithfield Decretals'in kenar çizimlerinden yapılan bu kolaj katil tavşanları gözler önüne seriyor.

Piskopos tarafından azarlanan bir papaz.

Bir piskopos, Tanrı'nın bulunduğu yerde gaz kaçıran bir papaz görürse ne olur? Papazın kendini açıklamak zorunda kalacağından hepimiz eminiz. Bu tuhaf sanat eseri, çıplak bir piskoposu, merhamet dilenirken osuruk veya kaka yapan bir papazı azarlarken tasvir ediyor. Bu çirkin marjinal resim, 14. yüzyılın başlarında İngiltere'de yayınlanan Gorleston Psalter'da bulundu.

Okçulukta kendini geliştirmiş canavarlar hedefi tam on ikiden vuruyorlar...

Bu çizim, aralarında en şok edicisi olabilir. Kafası göğsünde olan bir ogre, bir yaratığın makatına bir ok atıyor. Yarı insan, yarı balık görünümlü melez muhtemelen bir deniz adamı, ama bir bacağı var mı? Burası biraz şaibeli. Burada neler olup bittiğini eminim siz de benim gibi anlayamadınız. Belki de bir kâtip rahiplerden bıkmıştı ve kelimenin tam anlamıyla onları kızdıracak bir şeyler çizmek istedi! Çizim Rutland Psalter, 1260 yılından alınmıştır.

Kafası kesik düellocular ne yapmaya çalışıyorlar?

Eski moda bir ortaçağ düellosunu kim sevmez ki? Ama burada yarışmacılar kendi kafalarını keserek yarışmaya çalışıyorlar. Belki de sanatçı burada düelloların ironisini yapmak istedi. Bu resim belki de iki tane mesaj vermeye çalışıyordu: 'Birinin ölmesi gerekiyordu. Neden kendini öldürmüyorsun ve ikimizi de bu beladan kurtarmıyorsun?' Ya da 'Belki de bu düello, kazanma şansı olmayan iki tarafın çatıştığı umutsuz bir durumu' temsil ediyordu. Ortaçağ boyunca, şövalyeler ve krallar sık sık gereksiz nedenlerle çatıştılar ve sanat dediğimiz şey bu durumu hiciv olarak ele aldı. Bu resim, Renaud ve Marguerite de Bar, Metz, Fransa 1302-1305 Breviary'nin cildindendir.

Şunlara da bir göz at derim:

NASA'nın Sır Gibi Sakladığı Uzayın İlk Turisti Dennis Tito'nun Nostaljik Uzay Gezisinde Başına Neler Geldi?
Kural Tanımaz Alcatraz Adası Firarilerinin Akıllara Durgunluk Veren Hapisten Kaçış Hikayeleri
Günahlar Şehri Las Vegas Nasıl Oldu da Kumarın Başkenti Oldu?

Popüler İçerikler

Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"