Uzmanlar Konuştu: 'Eğitimde Hedefler Gerçekleşirse Kalite Artar'

Başbakan Binali Yıldırım 2017-2019 Orta Vadeli Programı'nı dün açıkladı. Programda eğitim sistemine dair de önemli hedefler var. 2019’a kadar ikili öğretim kaldırılacak. Yani okullarda sabahçı-öğlenci olmak üzere iki şekilde eğitim yapılmayacak. Öğrenciler tam gün okula gidecek. Okul öncesi eğitim de zorunlu olacak. Bir diğer hedef ise, daha önce seçmeli olan yabancı dil dersi 5. sınıfta zorunlu olacak. Eğitim uzmanlarına göre eğitimin kalitesini düşüren ve eşitsizliği artıran bu iki sorun bu kez çözülürse önemli bir adım atılmış olacak. İkili öğretimin bitmesi içinse 74 bin dersliğe ihtiyaç var.

Başbakan Binali Yıldırım tarafından dün açıklanan 2016-2019 Orta Vadeli Programı'na göre, 2019’a kadar ikili öğretim kaldırılacak. Yani okullarda sabahçı-öğlenci olmak üzere iki şekilde eğitim yapılmayacak, öğrenciler tam gün okula gidecek.

Al Jazeera Türk'ten Umay Aktaş Salman'ın haberine göre ikili öğretim ve okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması Türkiye’de eğitimin niteliğin düşüren ve eşitsizliği artıran sebeplerden ikisi. 

İkili öğretim, öğrenme ve kişisel gelişim açısından engelleyici. Çocukların okula başlama saatlerini çok erken olması, bitişlerinin çok geç olması başarıdan beslenme düzenine kadar pek çok olumsuzluğa neden oluyor. 

Ayrıca ikili öğretim yapıldığı için okulların zaman ve yerinin azlığı nedeniyle çocuklar yeteri kadar sosyal gelişim imkânı bulamıyor.

Eğitim uzmanlarına göre, hedefler bu kez hayata geçirilirse eğitimde kaliteyi artırmak için çok önemli adımlar atılmış olacak. 

Hedefleri hayata geçirmenin yolu derslik sayısını artırmaktan geçiyor. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi'ye göre okul öncesi ile ilköğretimde ikili öğretime son vermek için yaklaşık 74 bin dersliğe ihtiyaç var. 

Okulöncesi eğitimin 5 yaşta zorunlu olması halinde ise 16 bin derslik gerekli.

Eğitim Reformu Girişimi Koordinatörü Batuhan Aydagül, ikili öğretim ve okul öncesi için somut bir hedef konulmasının çok sevindirici olduğunu söylüyor:

'Türkiyedeki her çocuğun bir yıl anaokulu eğitimi alarak ilkokula başlaması önemli. Bunun çocukların sosyo ekonomik gelişim farklarını azaltmada rolü çok büyük olacak. Daha geriden gelen çocuların akranlarını yakalamasına yardımcı olacak. Okul öncesi eğitim çocukların gelecekteki öğrenim hayatlarından iş hayatlarına, hatta sağlık hayatlarına kadar katkı sağlıyor. Geçikmiş ama gerçekten sevindiğimiz bir karar. 2017 Eylül’den itibaren hayata geçebilmeli. İkili öğretim de çok ciddi bir sorundu. Bu hedefler hükümetin elindeki kaynaklarla çözülebilir. Önemli olan o kaynağı ayırma iradesini göstermek.'

'Geçmişte de hedeflenmişti ama...'

Aydagül, geçmişte de sevindirici adımlar atıldığını ama yarıda kaldığını hatırlatarak, 'Okul öncesinin yüzde 100 yaygınlaştırılması hedefi vardı. Olmadı. Öğretmenin niteliğini artıran Öğretmen Strateji Belgesi’nin uygulaması üzerine toplandık ama beş senedir uygulanmıyor. Hedeflerin takipçisi ve destekçisi olacağız' diye konuştu.

Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu’na göre de hedefleri gerçekleştirirken iyi analiz yapılması gerektiğine vurgu yapıyor:

'Yıllardır niceliksel bir artış var eğitimde. Bu hem OECD hem de diğer verilerde son sıralarda almamızın temel nedeni bu. Niteliği konuşmaya geçeceğiz diye umuyorum. Bu hedefleri gerçekleştirirken dikkat etmek lazım. Simülasyon yapmazsak, yani insan kaynağı nasıl olmalı, öğretmen ve sınıf yatırım maliyeti ne olacak, verimliliğimizi nasıl değiştirecek? diye çalışma yapmazsak, 5 yıl sonra niye çözemedik deriz. Okul öncesi eğitime mevcut siyasi iktidar döneminde ciddi önem verilmişti. 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesiyle siyasi planlamanın dışına çıkarılmış gibi algı oluştu. Okul öncesi eğitimin zorunlu olması gerektiğini yıllardan beri dile getiriyoruz. İkili öğretim yüzünden teneffüsler bile sıkıştırılmış oluyor. Eğitimden fayda sağlanamıyor. Ülkemizde binlerce İngilizce öğretmeni var. Ancak hâlâ İngilizce öğretemiyoruz. Bunun sebeplerini iyi araştırmalıyız. Öğretmen niteliğini de artırmazsak ileride niye yapamadık diye konuşuruz.'

Pehlivanoğlu, sadece sınıf, binalar ve ders saatinin artırılmasının eğitimin çıktınının iyi olacağı anlamına gelmediğini de vurguluyor.