Nihat Özdemir iktidara en çok iş yapan beş müteahhitten biridir. Devletin zirvesi ile çok yakın ilişkileri vardır. Bu yüzden de iktidarın tepesindekilerin hiçbir ‘ricasını’ geri çeviremez.
AKP yöneticileri, tüm sivil toplum örgütlerini ele geçirmeyi iktidarda kalmanın en önemli yolu olarak görmektedirler. Bunun için futbol endüstrisinin kurumları da ele geçirilecekler listesinin başında yer almaktadır.
Önce futbol kulüplerinin tüm borçlarını Ziraat Bankası’na ödeterek, kulüplerin sadece Ziraat Bankası’na borçlu olması sağlandı. Bu operasyon kulüplerin lehineymiş gibi kamuoyu yaratıldı. Oysa bu operasyonla kulüplerin ipleri Ziraat Bankası vasıtasıyla iktidarın eline geçti. Şimdi bu kulüplere istediklerini yaptırabilirler.
AKP iktidarı uzun zamandır sportif bir başarı peşinde koşmaktaydı. Uluslararası arenada bu başarıya ulaşılamadı. Akdeniz Olimpiyatları dahil pek çok uluslararası turnuvada elde edilen madalyalar dopingli madde kullanımı nedeniyle iade edildi. Yurt içinde kayda değer bir başarı elde etmenin yolu ise Başakşehir’i şampiyon yapmaktan geçiyordu. Bu hedefe ulaşmak için Türk futbolun en önemli kurumu olan TFF ele geçirilmek zorunda idi. Bu hedefi Nihat Özdemir’i başkan yaparak sağladılar. Nihat Özdemir ise görevi başarıyla yerine getirdi:
Önce Trabzonspor’un başarılı teknik direktörü Ünal Kahraman görevden uzaklaştırıldı, sonra da son haftalarda Trabzonspor ve Sivasspor resmen hakem kararları ile nakavt edildi. Bu arada da Başakşehir sessiz sedasız aradan sıyrılarak şampiyon oldu.
Nihat Özdemir’le ilgili kısa bir tanıtım bölümü yazdıktan sonra gelelim asıl konuya; bildiğiniz üzere TFF karantina döneminde durdurduğu maçları tekrar başlatmak için birtakım sıkı kurallar koymuştu. Futbolcuların seremonide birbirinden bir buçuk metre mesafede durmasından tutun da top toplayıcı çocukların eldivensiz topa dokunmamasına kadar, en ince ayrıntıya kadar inen kurallar konulmuştu. Futbolcuların ve teknik ekibin belli periyodlarda testten geçirilmesi de bu kuralların arasındaydı.
Ümraniyespor futbolcuları ve teknik kadrosundan 14 kişide Covid19 virüsü tespit ediliyor. Normalde bu kişilerin derhal karantinaya alınması ve tedavilerine başlanması gerekir. Ama Nihat Özdemir için bu kişilerin ne hasta olmaları ne de virüsü çevrelerine ve rakip oyunculara bulaştırması önemli değil. Nihat Bey için önemli olan maçların aksamadan oynanması.
Bakın bu konuda ne demiş;
Sağlık Bakanı neredeyse halka önlem alması için yalvarıyor. Sıkılaştırılmış kuralların tekrar geri getirilmesi söz konusu ama Nihat Bey, ilk haftadır bir şey olmaz mantığı ile 14 kişinin hayatını riske ediyor. Yapılan istatistikler, her bir virüs taşıyıcısının 10 sağlıklı kişiye bulaştırma olasılığını ortaya koyuyor.
Yani ilk temasta bu 14 kişinin 140 kişiye bulaştırma ihtimali mevcut. Bu 140 kişinin de bulaştıracağı kişi sayısını düşünürsek neredeyse Bakanlığın her gün ilan ettiği günlük yeni vaka sayısına Nihat Özdemir’in bu kararı ile ulaşmış oluruz.
Nihat Özdemir demokratik bir ülkede yaşıyor olsaydı bu kararı alabilir miydi? Alsa bile hemen ertesi gün istifası istenmez miydi? Ama bizler bu tür keyfi
kararlara o kadar çok alıştık ki, Nihat Özdemir’in bu kararını da ‘vakayı adiyeden’ kabul edilip, önümüzdeki maçlara bakmaya başladık bile.
NOT: Rizespor başkanının Nihat Özdemir hakkında söyledikleri ise başlı başına bir inceleme gerektirir. Bu inceleme sonucunda ya Rizespor başkanının yalan söylemekten ya da Nihat Özdemir’in maç sonucunu belirlemekten yargılanmaları gerekir. Ama biz önümüzdeki maçlara bakacağız artık.