Futbol dünyasında yaşanan adaletsizliklere ve çirkin olaylara artık alıştık. Bu türden olaylar, yaşanma sıklıkları arttıkça sıradanlaşır ve normal olarak algılanırlar.
Şimdi bu olaylardan bazılarını hatırlayalım:
Futbol dünyasında yaşanan adaletsizliklere ve çirkin olaylara artık alıştık. Bu türden olaylar, yaşanma sıklıkları arttıkça sıradanlaşır ve normal olarak algılanırlar.
Şimdi bu olaylardan bazılarını hatırlayalım:
Ciner ile birlikte Kasımpaşaspor’un geçmiş yönetim kurullarında, Beşiktaş’ta yönetim kurulu üyeliği yapmış olan Zafer Yıldırım, İhsan Kalkavan ve Beşiktaş’a büyük bağışlar yapacağını vaat eden ama sonra ortadan kaybolan Mubariz Mansimov Gurbanoğlu da görev aldılar.
Beşiktaş yeni stadyumunu yaparken, Kasımpaşaspor’dan stadyumlarını ortak kullanmayı talep etti. Adı geçen muhterem zatlar Beşiktaş’ın bu talebini kayıtsız şartsız reddettiler.
Ama aynı Kasımpaşa, transferde finansal fair-play engeline takılan Galatasaray’a kaleci Fatih Öztürk’ü, Fenerbahçe’ye ise Mame Thiam’ı bir kuruş almadan hediye etti. Bu transferler konusunda başkan Ciner, yönetim kurulu üyesi Fatih Saraç’a şunları söylemiş: “ Fatih… Ara Ali Koç’u… Bedelsiz transfer yapacağımızı söyle… Unutma ki Adil rekabetçi ortam sağlanmadan Türk futbolu bir yere gelemez. Fenerbahçe çok önemli bir kulüp. Haksız limit aşımı sebebiyle transferde sıkıntı yaşamasına gönlümüz razı gelmez. Madem Thiam’ı çok istiyor Ali Bey… Onlara da bu jesti yapalım…'
Beşiktaş’ın üç sezon boyunca göçebe gibi dolaşması, Ciner’e göre ‘adil rekabetçi bir ortam’ olmalı ki stadyumlarını Beşiktaş’a çok gördüler. Burak Yılmaz’ın kulüpten ayrılmasından sonra Beşiktaş santrafor olarak Kasımpaşaspor’un oyuncusu Koita’ya talip oldu. Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı oldukça bonkör davranan Kasımpaşaspor yönetimi, Beşiktaş’ın parasını ödeyerek transfer yapmasına müsaade etmedi.
Boluspor’un Fenerbahçe’nin yedek kalecisine 1 milyon Euro vermesine inanacak kadar saf değiliz. Nitekim aynı futbolcu, 50 bin Euro bonservis bedeli ile geçen sezon Kasımpaşaspor’a geldi. Bu olaylar başından sonuna kadar TFF’nin gözü önünde gerçekleşti.
Bu yıl aynı kaderi yaşayan Galatasaray ise transfer yasağını delebilmek için, Erencan Yardımcı adlı 19 yaşındaki orta saha oyuncusunu 4.2 milyon TL’ye Eyüpspor’a sattığını(!) açıkladı. İkinci lig (eski sıralamaya göre üçüncü lig) takımlarından Eyüpspor’un 19 yaşındaki bir oyuncuya böyle bir bonservis bedeli ödeyebilmesi kesinlikle hayal mahsulüdür.
Eyüpspor’un Transfermarkt sitesindeki kadro değerlerine baktığımızda, bu oyuncunun kadronun en değerli oyuncusu olduğunu görmekteyiz. Ancak bu çok değerli oyuncu, maalesef, henüz Eyüpspor’da süre alamadı.
Galatasaray kulübü futbolseverlerin zekâsı ile dalga geçmekte, TFF ise bu yalanın üstüne gitmeyerek suça ortak olmaktadır.
Bu tür Ali Cengiz oyunları sadece genç ya da bonservis bedeli düşük oyuncular kullanılarak yapılmıyor. Son yılların en pahalı oyuncularından olan İrfan Can Kahveci’nin Fenerbahçe’ye transferi de pek çok şaibeyi barındırıyor.
Başakşehirspor başkanı Göksel Gümüşdağ, Milliyet Gazetesi spor yazarı Atilla Gökçe’ye transferi şöyle anlatıyor: “İrfan için Fenerbahçe’den 7 milyon Euro nakit aldık. Deniz’in bonservisini ve Tolga’yı aldık. İrfan’ın bir sonraki satışından %20 net pay için anlaştık. Fenerbahçe şampiyon olursa 1 milyon Euro alacağız. Toplarsanız 10 milyondan fazlası ediyor.”
Söz konusu anlaşmanın, şampiyonluk gerçekleştiğinde alınacak 1 milyon Euro maddesi son derece sakıncalıdır. Aynı ligte mücadele eden iki takımın böyle bir anlaşma yapması hem şike hem de teşvik primi açısından şaibe doğurmaktadır. Başakşehirspor ve Fenerbahçe arasında oynanacak maçların şike ihtimali göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekir. Zira Başakşehir’in çıkarı Fenerbahçe’nin şampiyon olmasından yanadır. Aynı şekilde Fenerbahçe’nin rakipleri ile oynayacakları maçlar da Başakşehirspor’un teşvik primi aldığı gözüyle değerlendirilebilir.
Bu olaylar buzdağının görünen parçası. Basına yansımayan ama kulaktan kulağa yayılan olayları yazmaya kalksam tazminat ödemeye servetim yetmez.
Burası Bizans, buradan çıkış yok!