Bu değişimin bir başka etkisi ise semtin gittikçe güvensiz bir yaşam alanına dönüşmesi idi. Geceleri sarhoş kavgalarının, silahlı çatışmaların yaşanır olduğu bu semtte, kadınlar ve çocuklar tacize uğramaya başlayınca ‘Beyaz Türkler’ de Cihangir’i apar topar terk etmek zorunda kaldılar.
İşte bu süreçte, biz Fındıklı çocuklarının Cihangir’e çıkması, ailelerimiz tarafından yasaklanmıştı.
Gayrimeşru işlerle uğraşan bu kesim, 2000’li yılların başında, Beyoğlu’nun arka sokaklarını terk etmek zorunda kaldılar. Bu süreci “Beyoğlu’nda Gezersin” başlıklı yazımda anlattığımdan detaya girmeyeceğim. İşte tam da bu dönemde, Beyaz Türklerin Cihangir’e tekrar dönüşü başladı. Öncülüğünü Sinan Çetin’in yaptığı bir grup ‘girişimci’ entelektüel, Beyoğlu’nu terk eden bu mafya mensuplarından Cihangir’deki mülklerini ucuza satın almaya başladılar. Öyle ki, Cihangir’in adı, espri amaçlı olarak, ‘Sinangir’ olarak anılmaya başlandı.
Bu entelektüel ‘girişimcilerin’ semtte mülk toplamaya başlamaları sanat ve edebiyat çevresinden insanların da ilgisini çekmeye başladı; bir anda Cihangir’e hücum ettiler. Semte ünlü ve zengin insanların yerleşmeye başlaması, doğal olarak, konut fiyatlarını artırdı. Bu artış sonucu, daha önceden azınlıkların mülklerini ucuza kapatmış olan kişilerin de iştihanı açtı ve gasp ettikleri mülklerini satmaya başladılar.
Bu değişim elbette çevre esnafını da etkiledi. Eskinin bakkal, kasap, manav, kahvehane gibi dükkanları, lüks kafe, bar ve lokantalara dönüşmeye başladı.
***
‘Cihangir Cumhuriyeti’ olarak adlandırılan bu bölge, kültür, sanat, edebiyat merkeziymiş gibi lanse edilir. Oysa sadece, kültür, sanat ve edebiyattan, özellikle de sinema ve TV’den iyi para kazananların sakinleri olduğu bir semttir Cihangir. Entelektüel faaliyetlerinden para kazanamayanların bu semtte işi olamaz. Belki arada sırada çay içmeye, kendilerini göstermeye gelebilirler.
Cihangir Cumhuriyeti, iktidarı, özellikle de bazı siyasileri çok rahatsız ediyor. Semtin kültürel yapısından ve yaşam biçiminden hoşnut olmayan yöneticiler, her fırsatta rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Yöneticilerin bu rahatsızlığı güvenlik güçlerine de sirayet ettiğinden, her fırsatta semtte güç gösterisinde bulunuyorlar.
Taksim, Galatasaray, Tünel gibi merkezlerde yapılan her türlü gösteri ve protesto eylemi sonunda, polis göstericilere müdahale eder ve polisten kaçan göstericiler Cihangir’e sığınırlar. Peşlerinden gelen emniyet güçleri ise, gaz bombaları ve TOMA’larla bir anda Cihangir’i savaş alanına çevirirler.
İki yıl önce bu durumu protesto etmek için esprili bir dille aşağıdaki satırları yazmıştım:
“Cihangir Cumhuriyetinin nasıl fethedileceğini anlatarak devletime, milletime hayırlı bir iş yapayım:
Arap ülkelerinde Türk TV dizileri pek revaçta; bu dizlerde oynayanların büyük bir kısmı da Cihangir’de yaşadığına göre, Arabistan’dan Cihangir’e dizi artistleri ile tanışma turları düzenleyerek işe başlanabilir. Aşk-ı Memnu’nun çekildiği Sarıyer’deki konağı görmek için az Arap turist gelmemişti. Cihangir için daha da çok gelir.
İlk iş olarak, Beyoğlu Belediyesi’nin semtin bazı parklarına TV dizilerinin ismini verip, oyuncularının heykellerini dikmesi gerekir. Tur esnasında, bu park ve heykellerin ziyaretinden sonra, ev adresleri tespit edilmiş olan ünlülerin kapısında geçilip, rehber tarafından evler tanıtılabilir. Öğle saatlerinde, semtte oturan ama yakın zamanda iş bulamamış ünlüler ile semtin önemli mekânlarında sohbet edilip, yemek yenilebilir.
Ev sahipliği yapan restoranların, zengin Arap turistlere hesabı bir güzel abartarak ödetmelerinde bir sakınca yok; değeri düşmüş Türk Lirası olarak ödeyecekleri hesap, onlar için çerez parası değerindedir.
Arap turistlerin bu ziyaretlerinden iyi para kaldırmaya başlayan mekanlar, gelen yoğun talebi reddedemez ve mönülerini Arap turistlerin damak zevkine göre yeniden düzenlerler. Tabii bu arada Arapça bilen Urfalı, Mardinli, Hataylı gençleri de garson olarak işe alırlar. Tabelalar değişmeye başlar; Symirna kebapçısı, Rose Marine Baklavacısı, Savoy nargilecisi vs.
Esnaftaki bu değişim emlakçıların da dikkatini çeker. Önce evler kısa dönem için, çok iyi paralara Araplara kiralanır. Bu kira rakamları duyulunca, ev sahipleri mevcut kiracılarını evden çıkarmaya başlar ve bu yeni paralı Araplara kiraya verirler.
Çok değil, iki yıl içinde, Cihangir’deki evlerin yüzde 70’i, Türk vatandaşlığı almak isteyen zengin Araplar tarafından satın alınır.
Bu planım uygulandığı takdirde, Cihangir Cumhuriyeti maksimum iki yıl içerisinde, son derece ‘demokratik ve barışçıl’ bir şekilde fethedilebilir (!)
Devlet büyüklerimize duyurulur…'
Dün gece Cihangir'debir kadına şiddet uygulayan yabancı uyruklu bir adamı esnaf uzaklaştırdı. Yarım saat geçmeden 7-8 kişi ellerinde sopa ve kılıç ile ortalığı dağıttılar, anlamadığımız bir dilde bağrındılar. Yabancı dediysek de Finlandiyalı, Norveçli, Danimarkalı değil, anladınız siz...
İstanbul'un uzak ara en overrated muhitidir kendileri.
Ben sana!!!!Girişimci!!! Sinan Çetinden bahsedeyim biraz.cihangiri eşcinsellere ve tekin olmayan her türlü marjinal gruplara kiralayarak konut fiyatlarında maniplüsyon yapmak suretiyle düşmesini sağlamış.Sonra silah zoruyla bu grupları kovarak birçok gayrimenkulua adeta çökmüştür.