Bazı edebiyatçılar yaşamları boyunca edebiyat dünyasına yaptıkları katkılar bir yana yaşamlarını yitirdikten sonra bile bizlere 'tuhaf' hikayeler bırakabiliyor. Bu onların sıra dışılığının bir göstergesi mi?
Kıymetli edebiyatçıların akıllara kazınan ölüm hikayelerini dinleyin, siz karar verin.
Edgar Allen Poe, rivayet doğruysa (ki alternatif çokça tez vardır) sıkıntıdan kahrolarak ölmüştü. Elbette böyle bir ölüm sebebi bulunmuyor, bunu biliyoruz. Fakat Poe'nun yaşadığı çağda belirsiz ölümlere belirsiz gerekçeler koymak o kadar da istisnai ve zor görünmüyor.
Bildiğimiz, son anlarını büyük bir sıkıntı ve üzüntü içerisinde geçirdiğiydi. Onun ortaya koyduğu eserlerdeki karanlık atmosferle paralel biçimde böylesine gizemli biçimde dünyadan göçmüş olması da hayli ironik.
ABD'li oyun yazarı Williams uzun yıllar ona zorluk yaratan göz problemi için kullandığı göz damlasının kapağı ağzına kaçtığında boğularak yaşamını yitirdi.
Burada bitmiyor, bu talihsiz ölümü bir talihsiz olay daha takip etmiş: Ölünce denize atılmayı vasiyet eden yazarın bu isteği yerine göz ardı edilmiş ve sıradan bir mezarlığa defnedilmiş.
Susann yaşamını kanser sonucunda yitirdi fakat bunu duyunca 'Ne zamandan beri kanser tuhaf bir ölüm şekli oldu?' diye sormanız hayli normal, açıklayalım ABD'nin önde gelen kadın yazarlarından Jacqueline Susann'ın ölüm şekli değil, bunun ardından olayların akıbeti son derece ilginç.
Ve bu kap da kütüphanede yazdığı kitapların arasında tıpkı bir kitap gibi muhafaza edilmiş. Yani yazar tam anlamıyla eserleriyle yaşamış!
Shelley, denizde boğularak yaşamını yitirdi ve evet, denizde boğulmak da pek ilginç değil. İngiliz romantik akımı yazarlarından Percy Bysshe Shelley'nin hikayesinin ilginçliği de ölümünden sonra ortaya çıkıyor zaten.
Bedeni yakıldıktan sonra fark ediliyor ki kalbi bu alevlerden etkilenmiyor ve kül olan bedenin içinde sapasağlam duruyor. Yanmayan bu kalp tarihe not düşecek bir ilginçlikle şairin karısına teslim ediliyor.
Antik Yunan döneminin önde gelen düşünür ve oyun yazarlarından Eshilos'un ölümü muhtemelen duyup duyacağınız en tuhaf şekilde gerçekleşmişti: Kafasına kaplumbağa isabet ederek.
Şöyle anlatalım, kartalların yakaladıkları kaplumbağaları sert kayalara fırlatarak kabuklarını parçaladıkları binlerce yıllık bilinen bir yöntem. Eshilos'un talihsizliği ise hayatının ilerleyen demlerinde kelleşen kafasının bir kartal tarafından taş zannedilmesiydi.
Hayatı boyunca pek çok estetik operasyon geçiren ve bu yönüyle ufak çaplı bir ün kazanan ABD'li feminist yazar Goldsmith bir gerdan sıkılaştırma ameliyatı için doktoruna başvurur, bu ameliyat sırasında bazı şeyler yolunda gitmez ve kalp krizi geçirir.
Kurtarmaya çalışılsa da başarılı olunamaz, yaşamını yitirir.
Macar yazar, Paris'te yaşadığı yıllarda şiddetli bir fırtınanın ortasında kalır. O esnada fırtına ağaçları yerinden sökecek şiddete ulaşır ev bir ağaçtan kopan büyükçe dal kafasına çarpar. Maalesef yaşamını yitirir.
İtalyan edebiyatının öncü ismi ve dünya çapında ününü borçlu olduğu İlahi Komedya'nın yazarı Dante 1321'de sıtma hastalığı sebebiyle yaşamını yitirdiğinde gömüldüğü yerden çıkarılıp bir kilise duvarının içine yerleştirilmişti., gömüldüğü yerden çıkarılıp bir kilisenin duvarının içine koyulmuş.
Dante ile ilgili bu gizemin, yüzyıllar sonra gerçekleştirilen bir restorasyon çalışması esnasında tesadüfen ortaya çıktığını da belirtelim.
Dante ile ilgili bu gizem o yıllarda anlaşılmasa da neredeyse yüzyıllar sonra gerçekleştirilen bir restorasyon çalışması esnasında tesadüfen ortaya çıktı.
Polonyalı yazar Kont Jan Potocki bir vampir olduğuna inanıyordu. Bu yüzden de kendisini halktan korumak maksadıyla gümüş bir kurşun yerleştirdiği tabancasıyla kendisini öldürmüş.
Sylvia Plath ölümünden bir süre önce ağır bir depresyon altındaydı ve bunun sonucu olarak çevresinin endişe duymasına yol açacak davranışları bile vardı. Bu davranışların sonuncusu ve en trafiği olarak kafası evindeki fırının içine sokulu halde ölü bulundu. Durum literatüre bir intihar vakası olarak geçse de, çoğu insan Sylvia Plath'ın bir kaza eseri kendini öldürdüğünü düşünür.
Devam eden günlerde bu olayın ardından rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığında sıkıntısı bir türlü anlaşılamayan Orhan Veli'nin bu dünyadan göçüş hikayesi de tıpkı şiir üslubu gibi bir 'garip' olmuş.
"Tuhaf ölüm hikayelerinin yazdıklarının önüne geçmesi..."? Bu Edgar Allan Poe, Orhan Veli Kanık ve Sylvia Plath gibi şairler; Tennessee Williams gibi efsane bir oyun yazarı için kurulmuş haksız bir cümle.
Yazdıklarınızı gönder tuşuna basmadan önce bir kez daha okusanız... Hatta "trafik" yanlışları yapmamak adına birisine okutsanız... Bir de "9. Jan Potocki: Kendisini halktan korumak için öldürmektense, halkı kendisinden korumak için intihar etmiş olması daha mantıklı değil mi?" Ha bir de vampir değil "kurt adam"
Morgta açılınca kafatası Doktor beyler beyin gördüler İndirince tenkafesine neşteri Doktor beyler yürek gördüler Yürekte ne gördüler dersiniz Yürekte memleket gördüler Dünya gördüler Bir de dost gördüler Ama bu işte doktor beyler Doğrusu geç kaldılar Çok geç kaldılar...