1. İnsanlarla tanıştığınızda, onlara gülerken göz renklerini ayırt etmeye çalışın. Belki 2 saniyeden fazla gözünüzü dikip baktığınız içindir, tam bilinmiyor ama insanlar gerçekten buna pozitif yanıt veriyor.
2. İnsanların ayaklarına dikkat edin. Dost başa düşman ayağa diye düşünmeyin, eğer iki insan bir şey hakkında konuşurken onlara yaklaştıysanız ve onlar ayaklarıyla değil, sadece vücutlarıyla size döndüyse, emin olun o konuşmada orada olmanızı istemiyorlardır. Benzer şekilde, eğer iş arkadaşınızla bir konuşma yapıyorsanız ve sizi dikkatlice dinlediğini düşünüyorsanız, ve gövdesi size dönük ama ayakları başka yöne bakıyorsa, o konuşmanın hemen bitmesini istiyorlardır.
3. İnsanlara bir görev vermek istiyorsanız, yavaş yavaş gerçekleştirin. Yani, önce daha dandik, daha basit bir görev verin, daha sonra vereceğiniz esas görevi daha kolayca yerine getireceklerine emin olabilirsiniz.
4. Ya da önce daha anlamsız ya da yapılması zor bir şey yapmalarını isteyin, size “hayır” dedikleri için kendilerini kötü hissedip, daha “yapılası” görevi yapmayı daha hızlıca kabulleneceklerdir.
5. Eğer birinden sizin için ufak bir iyilik yapmasını isterseniz, bilişsel uyumsuzluk (cognitive dissonance) gereği o kişi size o iyiliği yaptığı için sizden “hoşlanmak zorunda” hissedecekler.
6. Eğer birine bir şey sorduysanız ve size “kısmen” cevap verdiyse, hiçbir şey yapmadan bekleyin. Sessiz kalıp, göz kontağı kurmaya devam ederseniz, muhtemelen konuşmaya devam edeceklerdir.
7. Topluluk önünde konuşma ya da yamaç paraşütü gibi sizi geren durumlara girmeden önce sakız çiğneyin. Çünkü çiğnemek sizin beyninize “yemek yiyor” olduğunuz sinyalini gönderecek ve beyniniz otomatik olarak “Eğer tehlikede olsaydım yemek yemezdim, demek ki tehlikede değilim.” Mantığını konuşturup, sizi rahatlatacaktır.
8. Yeni bir şeye çalışırken ya da öğrenmeye çalışırken, bir arkadaşınıza öğretmeye çalışın. Bırakın size sorular sorsun. Eğer bir şeyi öğretebiliyorsanız, öğrenmişsiniz demektir.
9. İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler, ama onları nasıl hissettirdiğinizi asla. Bunu unutmayın, ona göre davranın.
10. Röportaj/görüşme yapmayı içeren bir göreviniz varsa, psikolojik olarak kendinizi buna hazırlayın. Kendinize “Görüşme yapacağım insanı uzun süredir tanıyorum.İki eski arkadaş, arayı kapatacağız. Sabırsızlanıyorum.” Deyip tekrarlayın. Bu deneyimi görselleştirmeye çalışın kafanızda, el sıkışın, göz kontağı kurun, muhabbet açın. Neleri ona söylemek için sabırsızlanıyorsunuz? Rahat bir pozunuz olsun, ayaklarınız açık durun, ellerinizi kalçanıza koyun, gülümseyin.” Size biraz klişe gibi gelebilir ama psikolojik olarak kendinizi bunu yaşamış gibi hissettirmeniz, sizi her duruma hazırlayacaktır.
11. Eğer gerçekten mutlu hissediyorsanız ve diğer insanlarla görüşmek için sabırsızlanıyorsanız, size aynı şekilde tepki vereceklerdir. Her zaman değil, ama inanın %90 enerjiniz karşılıklıdır.
12. Eğer biri size kızgınsa, bağırıp çağırıyorsa ve eğer siz sakinliğinizi korursanız, bu onları daha da çıldırtacak ancak daha sonra bu yaptıklarından utanmalarını sağlayacaktır.
13. Eğer birinin elini sıktığınızda, elinizin sıcaklığı yüksekse, sizinle anlaşmayı, arkadaş olmayı daha çok isteyecektir.
14. İnsanların kendileri hakkında yarattıkları bir imaj, bir resim vardır, ve bundan kurtulmaları çok ama çok zordur. Bu bilgiyi bilgece kullanın. Onların kurduğu imajlarına saldırarak, kolayca sizden nefret etmelerini sağlayabilirsiniz.
15. Biriyle ilk kez çıkıyorsanız, onları heyecan dolu bir yere götürün. Kalbinizi pat pat pat çarpıtacak bir yere. Mesela lunapark! Ya da korku filmi! Adrenalinleri artacaktır. Adrenalin artınca da sizinle zaman geçirmenin ne kadar keyifli olduğunu hatırlayacaklar, aktivitenin değil!
16. Kendine güvenmenin kilit noktası, bir odaya girdiğinizde herkesin sizden hoşlandığını düşünmektir. Düşünün, gerçekleşsin.
17. Stresin fiziksel etkileri (hızlı soluk alıp verme, kalp atışları vs.) cesur olmanın etkilerinin muadilidir. Yani, eğer bir şeyden dolayı stresli hissediyorsanız, hemen kendinize “Cesaret gerektirecek bir şey yapmak üzereyim, stresli hissetmiyorum” şeklinde telkinlerde bulunun. Araştırmacılar, psikolojide “cognitive reframing” denen bu olayın, aslında bir durum karşısında o durumu tehdit olarak görmekten ve strese girmektense, bir “meydan okuma” olarak görmenin sizin onu atlatmanızı çok daha kolaylaştıracağını söylüyor. Stresli değilim, cesurum!
18. Henüz yeni tanıştığınız insanlara direk isimleriyle hitap edin. İnsanlar isimleriyle çağrılmaya bayılırlar, ve bu onlarda güven ve arkadaşlık duygusunu pekiştirir.
19. Eğer gülebileceğiniz en kocaman gülümsemeyi suratınıza koyabilirseniz, otomatik olarak çok daha mutlu hissedersiniz. Unutmayın, gülümsemek ve mutluluk bulaşıcıdır.
20. İnanın insanlar dokunuşlarının farkındalardır. Hoşlandığınız biri, ya da karşı cinsten biri eğer “kazara” dizini sizinkilere değdiriyorsa, emin olun bunun farkındalardır. Bu bilgi hem pozitif, hem de negatif yorumlanabilir, yani kişisine göre dikkat edin!
21. Alarmınız çaldığı anda, hemen yatağınızdan fırlayın, yumruklarınızı sıkın ve “İŞTE BÖYLEEEEEEEEEEEE” diye bağırın.
22. Çocuklarınızı kontrol altında tutmak ve dediğinizi yaptırmak adına bir seçenek sunun. Örneğin eğer ayakkabılarını giymesini istiyorsanız “Star Wars ayakkabılarını mı giymek istersin köpek balıklı olanları mı?” diyin, birini seçip giyeceklerdir.