Hayatımızı Zorlaştırmaktan Başka Hiçbir İşe Yaramasa da Yapmayı Bırakamadığımız 12 Şey

Her birinin birbirinden gereksiz olduğunu yaşarken anlayamayabiliyoruz ama belki dışardan birinden duyarsak biraz olsun kendimize gelebiliriz.

1. İnsanların gereksiz fikir ve önerilerini kafamızda döndürüp durmak.

İnsanların bizim hakkımızda söyledikleri şeyleri, verdikleri tavsiyeleri gereğinden fazla ciddiye alıyor, bizi yiyip bitirmelerine izin veriyoruz. Kaldı ki onlar da hayatı sınırlı tecrübelerine dayanan küçük pencerelerinden seyrediyorlar. Kimi zaman bu insanlardan kaçınmak mümkün olmasa da, kafamızın içinde devamlı onlarla birlikte yaşamamak mümkün.

2. Yaşadığımız tüm olumsuzluklar için kendimizi suçlamak.

Öyle zamanlar oluyor ki, yaşadığımız tüm olumsuzluklar için kendimizi suçlamayı en iyi çözüm olarak görüyoruz. Kaldı ki böyle durumlarda esas çözümü de ister istemez elimizin tersiyle kenara itmiş oluyoruz. Devamlı kendimizi suçlamak, yaşadığımız olumsuz şeyleri değiştirmek için sorumluluk almamıza engel oluyor ve biz sorumluluk alıp bunları değiştirmeye çalışmadığımız sürece, ters giden her şey ters gitmeye devam ediyor.

3. Başarısız olmaktan, rezil olmaktan, aptal gibi görünmekten korkmak.

Evet dostlar, pek çoğumuz yapacağımız şeylere insanların nasıl tepki vereceklerini ölçüp tartmadan hareket edemiyoruz. Bu durum da yeni bir şey denememizi, risk almamızı güçleştiriyor. Kimi zaman sırf risk alıp başarısız olmaktan korktuğumuz için risk almıyor, mutlu olmasa da en azından 'güvenli' bulduğumuz hayatımıza kendimizi sıkıştırıyoruz.

4. Gereğinden fazla şüpheci olmak.

İletişim içerisinde olduğumuz insanların davranış ve söylemlerinde samimi olup olmadıkları, yüzümüze gülmelerine rağmen kötülüğümüzü istiyor olabilecekleri gibi şeyler de kafamızı gereksiz yere meşgul eden konulardan. Bunun yanında bir de kendi davranışlarımızı aşırı analiz etme durumumuz var. Birine söylediğimiz bir şeyi ve o kişinin karşılık olarak verdiği tepkiyi defalarca kez düşünüyor, altını kazıyor, kendimize gereksiz kaygılar yaratıyoruz.

5. Kendimizi devamlı diğer insanlarla karşılaştırmak.

Bunu yapmayan tek bir insan bile yok diyebiliriz. Devamlı karşılaştırıyor, devamlı yarışıyoruz. Bu da bizi yoruyor, üzüyor ve sahip olduğumuz şeylerin kıymetini unutturuyor. Ha illa karşılaştıracaksak, eskiden olduğumuz insanı bugünküyle karşılaştıralım mesela. Kendimizi geliştirmeye bakalım, diğer insanları bırakalım.

6. Herkesi memnun etmeye çalışmak.

Herkesi memnun etmeye çalışmak, kendi kişiliğimizi, fikirlerimizi, sınırlarımızı ortaya koymamızı imkansız kılıyor. Etrafımızdaki insanların yönlendirdiği bir hayat yaşamaya başlıyoruz ve bu durum bizi baskı altına sokuyor. Bizler herkesi memnun etmek zorunda değiliz sevgili dostlar. Kendi biricikliğimizi ortaya koymak, fark yaratmak, 'ben buradayım' demek zorundayız.

7. Talihsiz bir insan olduğumuzu düşünmek.

Kimi zaman başımıza hep en kötüsünün geldiğini ve dünyanın en şanssız insanı olduğumuzu zannediyoruz. Fakat kendimizi böyle bir yalnızlığın içine sürüklerken, zaman zaman herkesin böyle zannettiğini gözden kaçırıyoruz. E durum böyle olunca da hayata katlanılması gereken bir şeymiş gibi yaklaşıyoruz; umudumuzu kaybedip sıkıntılara sürükleniyoruz.

8. Dünyayı siyah ve beyazdan ibaret görmek.

Kafamızdaki tanımlamalarla yaşamak ve herkesi ve her şeyi bu tanımlamalar çerçevesinde değerlendirmek, bizi dışardaki renkli dünyayı olduğu gibi algılamaktan alıkoyar ve potansiyelimizi kısıtlar. Şeyleri ve insanları kafamızdaki konseptlere sıkıştırmak, onları tanımamızı ve anlamamızı imkansız kılar. Dünyadaki her şey aynı anda hem siyah, hem de beyazdır sevgili dostlar. Bu belirsizliğe kendimizi açalım.

9. Geçmişi arkamızda bırakamamak.

Hatalarımızı, rahatsız edici anılarımızı unutamamak; kendimizi ve bize kötülük yapmış insanları affedememek üzerimize çok büyük ve gereksiz yük bindirir sevgili dostlar. Bunları unutmazsak daha bilinçli ve daha güçlü olacağımızı düşünürüz fakat geçmişe dair hesaplaşılması gereken meselelerin asla sonu gelmez ve geri dönüp değiştirilemediği için boş yere enerjimizi tüketirler.

10. Ufacık şeylerin cesaretimizi kırmasına izin vermek.

Ailemiz dahil etrafımızdaki hiç kimse bizim hedeflerimizi ve hayallerimizi anlamak zorunda değil a dostlar. Onlar başka insanlar ve hayata yaklaşımları da bu yüzden bambaşka. Bu hayallere inanması gereken tek kişi kendimiziz, gerisi ise her zaman boş muhabbet.

11. Hiçbir önemi olmayan işlere çok fazla vakit ayırmak.

Yapmaktan keyif aldığımız şeylere elbette vakit ayırmalıyız; yaptığımız her şeyin bir fayda getirmesi gerekmiyor fakat, bu şeylerle çok fazla vakit geçirmek uzun vadede boş bir hayat geçirmekte olduğumuz hissini yaratır. Zamanımızı iyi planlamak ve gerçekten yapmak istediğimiz şeylerle bu boş aktiviteleri dengelemek zorundayız. Aksi halde hayatımızın bir rutine dönüştüğünü ve ne uzayıp ne kısaldığımızı hisseder, bunalımlara koşarız.

12. Ve gerçekleştirmek istediğimiz hayalleri ileri tarihlere ertelemek.

Hepimiz zaman zaman geleceğe dair hayaller kuruyoruz ve bir noktadan sonra her şeyin daha farklı olacağını düşünüyoruz. O hayalleri şu anda gerçekleştiremeyiz çünkü çok fazla sorumluluk var, şu işlerin biraz rahatlaması gerekiyor, ailevi durumların düzene oturması gerekiyor falan filan. Harekete geçeceksek şimdi geçmeliyiz sevgili dostlar. Yoksa onların birer hayal olması durumunu değiştirmemiz mümkün olmayacak.

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu