Hayatı Boyunca Hiçbir Yenilgiyi Kabul Etmeyen ve Sesiyle Tüm Dünyayı Etkisi Altına Alan Bir Kadın: Edith Piaf

Sevdiği her şeyi kaybetmiş olsa da inatla sevgiye ve onun gücüne inanmayı sürdüren kocaman yürekli minik bir kadındı Edith Piaf...

Gerçek adı Édith Giovanna Gassion olan Edith, yarı Faslı yarı İtalyan olsa da Fransa’nın sembolü haline geldi.

19 Aralık 1915'te soğuk bir kış gecesinde dünyaya geldi. Annesi Anetta Giovanna Maillard, doğum sancıları başladığında yalnızdı. Taksi için sokağa çıksa da çok geçti. İki polis memuru, Edith'in orada kaldırım üzerinde doğmasına yardımcı oldular. Edith'in annesi bir sokak şarkıcısıydı.

Bir çocuk büyütmek için yetersiz olan annesi, kızını Normandiya'daki genelev Madamı olan babaannesi tarafından yetiştirilmek üzere terk etti.

Edith bakımsızlıktan 6 yaşında kornea iltihabı yüzünden kör oldu. Bu yüzden büyükannesi ve genelevde onun için çalışan tüm kadınlar Saint Theresa'dan Edith'i iyileştirmesini istemek için Lisieux'a gitti. Doktor tedavisi de görerek Lisieux'da iyileşerek tekrardan görmeye başladı.

Babası Paris sokaklarındaki kafelerin önünde akrobasi gösterileri yapan bir adamdı.

Edith, 12 yaşındayken babası Louis Alphonse Gassion, onu büyükannesinden almaya karar verdi. Edith babasıyla sokaklarda şarkı söylemeye başladı. 18 yaşındayken ilk aşkı Louis Dupont'tan kızı Marcelle Dupont dünyaya geldi. 

Ancak kızı iki yıl sonra menenjitten öldü ve ilk aşkıyla da ayrıldılar. Bu dönemde ünlü bir gece kulübü sahibi olan Louis Leplee, Edith'in sokakta şarkı söylediğini görünce “Burası böyle bir sesle şarkı söylemeniz için uygunsuz bir yer” dedi.

Sonrasında bir anlaşma ile gece kulübünde sahne almasına karar verdiler.

Ayrıca ona bir sahne adı da buldular. “Bana Paris sokaklarında şarkı söyleyen küçük bir serçeyi hatırlatıyorsun-La Môme Moineau Piaf”. İlk albümü 1936'da çıktı. Ancak patronu Leblee mafya tarafından öldürülünce albüm işleri sekteye uğradı. Şöhretiyle beraber özgürce harcayabildiği bir servetinde sahibi oldu.

Büyük ve de hatırı sayılır bir çevresi vardı.

Edith ayrıca Yves Montand ve Charles Aznavour dahil olmak üzere birçok yeteneğin kariyerinin başlamasına yardım etti. Sahnedeyken küçük siyah elbisesinin içinde kız çocuğu gibiydi. Edith Paris'ti ve Paris Edith'ti. En sofistike şekilde her sınıftan insana ulaşan şarkıları, tüm Paris'in kalbine dokunuyordu.

II. Dünya Savaşı sırasında Almanya'daki Fransız mahkumlar için şarkı söylemeye gitti ve onlarla fotoğraflarda yer aldı.

Fransa'ya döndüğünde ziyareti sırasında çekilen fotoğrafları kullanarak Fransız mahkumlar için bireysel pasaportlar yaptırttı. Onlara şarkı söylemek için tekrar gittiğindeyse onları özgürlüğe kavuşturacak pasaportlarını verdi. 

Edith Piaf'ın kariyeri yükselişe geçti ve bu olayla birlikte daha da sevilir hale geldi. Yazar Jean Cocteau arkadaşı oldu ve ona ‘Le Bel Indifferent’ oyununu yazdı. Yetenekli bir oyuncuydu. ‘Montmartre-sur-Seine’ filminde de rol aldı.

Daha sonra kişisel besteleriyle dünyanın en ünlü Fransız şarkıcısı haline geldi.

New York’da turnesinde Fransız boksör Marcel Cerdan aşk yaşadı. Ama Marcel'in bir uçuşta ölmesiyle onu da kaybetti. Edith 1948'de Carnegie ve Versay'da şarkı söyleyerek zirveyi gördü. Savaş sırasında en sevilen şarkısı 'La vie en rose' şarkısını yazdı. Edith için zor zamanlar olsa da sahneden her şeyi unutuyordu.

1952'de ilk eşi Jacques Pills ile evlenseler de 1956'da boşandılar.

İkinci eşi Théo Sarapo son aşkıydı. 1962'de onunla evlendi. Öldüğünde sadece bir yıllık evliydiler. Kalbine derinden dokunan adamların, Marcel Cerdan ve Théo olduğuna inanıyordu. İhtişamlı kariyerine rağmen her zaman hüzünlü bir hali vardı Edith'in. Tüm hayatı boyunca en büyük özlemi bir aileye sahip olmaktı.

Annesi onu terk ettikten kısa bir süre sonra ölmüş ve babasıyla da yeteri kadar vakit geçirememişti.

Sokaklarda edindiği arkadaşlarıyla erken yaşlarda içmeye başlayan Edith, yaşlandıkça alkolik olma eşiğine geldi. Birkaç trafik kazasından sonra sahneye çıkabilmek için ilaç almaya başladı. Karaciğerinde çok zor ameliyatlar gerektiren bir rahatsızlık vardı.

Edith Piaf sahnede şarkı söyleyerek ölmek istese de 10 Ekim 1963'te 47 yaşındayken tatile gittiği yerde vefat etti. Son eşi Théo Sarapo da Edith'in ölümünden 7 yıl sonra bir araba kazasında vefat etti. Paris'teki Père Lachaise mezarlığına gömüldü.

Öldüğü gün en yakın dostu yönetmen Jean Cocteau da üzüntüden kalp krizi geçirerek hayata veda etti.

Kaldırım Serçesi Edith, ölümünden onca yıl sonra bile Fransa'da, hatta tüm dünyada bir efsane olarak bilinmeye devam eden müzik duayenlerinden birisi olarak kalplerdeki yerini korumayı sürdürüyor.

Sesiyle bizleri mest ederek adeta büyüleyen bu minik kadının şarkılarıyla sizi baş başa bırakıyoruz... 👩🦱🎙🎷

Popüler İçerikler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
YORUMLAR
05.04.2020

ilgilenenler edith piaf'ın hayatının anlatıldığı "Kaldırım Serçesi ( La Mome)" filmini izleyebilirler. kadının hayatını cok guzel anlatmalarını gectım, basroldeki Marion Cotillard'ın performansı muhtesem. edith piaf dırılse orjınal olan o dıyebılırdı o kadar dıyım sıze. oscar aldı kadın ztn bu roluyle.

05.04.2020

Maşallah kadın herkesi öldürmüş 🤣 keşke bir aile kurabilseydi üzüldüm 😔

Pasif Kullanıcı
05.04.2020

padam padam şarkısıyla ilk dansımı yapmaya cebelleşiyordum lise yıllarımda

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ